Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/241 E. 2023/161 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/241
KARAR NO : 2023/161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2020
NUMARASI : 2020/256 E. – 2020/368 K.

DAVACI : … – (TC:…)
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/12/2020 tarih ve 2020/256 E. – 2020/368 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu marka başvurusunun müvekkili markaları ile karıştırılma ihtimaline yol açacak derecede benzer olduğunu, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın 2020-M-3553 sayılı kararının iptaline, dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, 15.12.2020 tarihli celsede davanın süresinde açılmadığından dolayı reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 5000 sayılı kanunun 15/C maddesi uyarınca … tarafından verilen nihai karar olan YİDK kararlarının iptali istemiyle kararın tebliğinden itibaren iki ay içinde dava açılabileceği, Kanunda belirlenen iki aylık sürenin hak düşürücü süre olduğu, bu nedenle dava şartı niteliğinde olup resen dikkate alınacağı, 25.03.2020 tarih 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile dava açma sürelerinin 13.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar durdurulduğu, daha sonra 30.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair” 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 7226 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi birinci fıkrasında düzenlenen durma süresinin, 01.05.2020 tarihinden 16.06.2020 tarihine kadar uzatıldığı, iptali istenen 2020-M-3553 sayılı YİDK kararı davacı vekiline 18.05.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü sürenin 16.06.2020 tarihinde başlayıp 17.08.2020 tarihinde dolduğu, davanın ise iki aylık hak düşürücü süre dolduktan sonra 19.08.2020 tarihinde açıldığı, HMK 114/(2) hükmünde ifadesini bulan diğer kanunlarda yer alan dava şartı niteliğindeki SMK 172. maddesi ile 5000 sayılı Kanuna eklenen 15/C maddesi ile belirlenen dava şartının mevcut olmadığı, dolayısıyla HMK 115, 138 ve SMK 172. maddesi ile 5000 sayılı kanuna eklenen 15/c maddesi uyarıncı dava şartı yokluğundan işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile davanın süresinde açılmadığından dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, hükümsüzlüğü istenen … sayılı markanın henüz tescil edilmemiş olması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, iş bu davanın adli tatilde görülmeye devam edilecek işler içerisinde sayılmadığını, Türk Ceza Kanunu ve İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerince uzama ile ilgili istisna düzenlemediğini, ne SMK’da ne de çıkan yönetmeliklerde iş bu sürenin kısalacağına ilişkin bir istisna bulunmadığını, mahkeme açıkça usul kanununda hükmü bulunan bir maddeyi hiçe saydığını, SMK’yı kesin olarak nitelediğini, adli tatilde esas kural hukuk mahkemelerinin acil olmayan dava ve işlere bakmaması olduğunu, dava 19.08.2020 tarihinde adli tatil içerisinde açılmış olduğundan verilen kararın yanlış olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, iptali istenen 2020-M-3553 sayılı YİDK kararının davacı vekiline 18.05.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü sürenin 16.06.2020 tarihinde başlayıp 17.08.2020 tarihinde dolduğu, davanın ise iki aylık hak düşürücü süre dolduktan sonra 19.08.2020 tarihinde açıldığı, YİDK kararının iptali için kararın bildiriminden itibaren öngörülen iki aylık hak düşürücü sürenin, tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın tayin ettiği bir süre olmadığı, bu nedenle adli tatil de dahil olmak üzere sürenin işleyeceği ve uzamayacağı, eş söyleyişle özel kanunda tayin edilen bu süre yönünden HMK’nın adli tatil hükümlerinin uygulanmayacağı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/05/2013 gün ve 2012/5900 E – 2013/9012 K sayılı kararında da aynı görüşün benimsendiği, bu itibarla davacı vekilinin davanın adli tatil süresi içerinde açıldığı yönündeki istinaf itirazlarının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip