Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/232 E. 2023/175 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/232
KARAR NO : 2023/175
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2020
NUMARASI : 2019/5 E. – 2020/95 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI : 1 -… – … …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/03/2020 tarih ve 2019/5 Esas – 2020/95 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı şahıs tarafından “…” ibaresinin 29,30 ve 35. sınıf mal ve hizmetlerde tescili için … sayılı marka başvurusunun yapıldığını, müvekkiline ait … esas unsurlu markaları ile karışıklığa meydan verecek derecede benzer olması gerekçesiyle yayına itiraz edildiğini, davalı Kurum tarafından müvekkili itirazının reddedildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, itiraza konu edilen marka ile müvekkilinin tescilli markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, karşılaştırılan işaretlerin halkın karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurabilmesinin benzerlik için yeterli olduğunu, halk tarafından iki marka arasındaki bir ilişki kurulmasının ve hatta çağrıştırmasının dahi karıştırılmanın kabulü için yeterli bir ölçü olduğunu, müvekkili şirketini markalarının esas unsurunun … kelimesinden oluştuğunu, dava konusu markada da esas unsur olarak bu ibarenin bulunmasının tüketici nezdinde taraf markalarının ilişkilendirilmesine ve markaların karıştırılmasına neden olacağını, müvekkili şirketin … markalarının tanınmış marka olmasının da markaların ilişkilendirme ihtimallerini artıran bir unsur olduğunu, önceki markanın tanınmış marka olması durumunda markanın, yüksek oranda tanınmışlığı nedeniyle, ortalama tüketicinin sonraki markayı gördüğünde derhal önceki tanınmış markayı hatırlayacağını ve bağlantı kuracağını, böylece çağrıştırma ve işletmesel bağlantı yoluyla daha kolay bir biçimde markalar arasında karıştırılma ihtimali ortaya çıkabileceğini, müvekkili şirketin “…” markası ile ayrı bir ürün piyasaya sürdüğünü düşünebileceğini, davaya dayanak gösterilen … esas unsurlu müvekkili şirket markalarının 05,29,30,32,21. sınıflarda tescilli olduğunu, dava konusu markanın ise 29,30. sınıf mallar ve 35. sınıfta 29. ve 30. sınıf malların satış hizmetleri bakımından tescil edilmek istendiğini, dava konusu markanın müvekkiline ait tescilli markalar ile 29. ve 30. sınıflar bakımından aynı, 35. sınıfta ise 29 ve 30. sınıf malların satış hizmetleri yönünden benzer mal ve hizmet için tescil edilmek istendiğini ileri sürerek, 2018-M-8401 sayılı YİDK kararının iptaline, markanın tescili halinde “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkiline ait markanın bileşke bir marka olduğunu, sadece … kelimesinin alınarak karşılaştırma yapmanın hukuka aykırı olduğunu, kavramsal yönden bütünüyle bıraktıkları izlenime bakmak gerektiğini, davacının içinde … ibaresi geçen tüm bileşke markalar hakkında dava açmasının haksız olduğunu, müvekkilinin bu markayı yıllardır kullandığını, haksız kazanç elde etmesinin söz konusu olmadığını, müvekkiline ait markanın kavramsal bir bütün dahilinde okunup algılandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı, “…” ibaresi davacı adına tanınmış marka olarak tescil edilmiş olsa dahi ilgili maddenin uygulanması için gerekli şartların sağlandığının davacı tarafından ispatlanamadığı, taraf markaları arasında bir benzerlik bulunmaması nedeniyle markalar arasında herhangi bir imaj transferinin oluşma ihtimalinin bulunmadığı, SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddelerinden kaynaklı bir tescil engelinin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvurunun tescili halinde müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve bunun da iltibası artıran bir unsur olarak kabulünün gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu başvurunun bir bütün olarak davacı markalarından farklı bir algı yarattığı, davacı markalarının tanınmış olmalarının da varılan sonucu değiştirmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 125,50 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip