Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/225 E. 2023/153 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/225
KARAR NO : 2023/153
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2020
NUMARASI : 2019/50 E. – 2020/145 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : … – …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/09/2020 tarih ve 2019/50 E. – 2020/145 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markalarını mesnet göstererek davalının … sayılı “…” ibareli marka başvusuna itiraz ettiğini, itirazın davalı… Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa SMK’nın 6/1. maddesi koşullarının bulunduğunu, marka işaretlerinin yazılış ve okunuş olarak benzerlik arz ettiğini, dava konusu markaların esas unsurlarının … ve … olduğunu, işaretlerdeki ilave kelime ve şekil unsurlarının tali nitelikte olduğunu, bu anlamda dava konusu marka işaretleri arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, davalı markasının davacının seri markalarından biri gibi algılanacağını, diğer yandan davalı markası kapsamındaki 25. sınıf malların davacı markalarının tescilli olduğu emtialar ile aynı olduğunu, davacının … markasının T/02136 sayı ile tanınmış marka olduğunu, bu sebeple SMK’nın 6/5. maddesinin somut olayda uygulanması gerektiğini, müvekkilinin ticaret unvanı ve tescilli alan adının da “…” ibaresini içermesi sebebiyle SMK’nın 6/6. maddesinin de dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin tanınmış markasına ayniyet derecesinde benzer nitelikteki markayı tescil ettiren davanın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 07/12/2018 tarih ve 2018-M-10577 sayılı kararının iptaline, … sayılı “…” ibareli markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı… vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili tarafından tescili istenen markanın “…” olduğunu, uzun yıllardır ABD California’da yaşayan davalının Türkiye’ye dönünce tekstil işi ile ilgilenmeye başladığını ve bu kapsamda … isminden esinlenerek … ibareli markayı tescil ettirdiğini, dava konusu markalar arasında benzerlik ve karıştırılma/ilişkilendirilme ihtimali bulunmadığını, markalarda benzer harflerin iltibas oluşacağı yönünde değerlendirme yapılması için yeterli olmadığını, markaların tamamen farklı tasarımlarda olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, emtia benzerliğinin gerçekleştiği, taraf markalarının ayırıcı unsurları olan “…” ibaresi ile “…” ibaresi arasında kelimelerin anlamı bakamından benzerlik bulunmadığı, öte yandan “Ç ve K” harflerinin baskın olduğu beş harfli “…” ibaresi ile “…” ibaresi arasında fonetik benzerlik de bulunmadığı, davalıya ait “…+şekil” markası koyu kare zemin üzerine lila tonlarında yerleştirilmiş şekil ögesi ile ayırıcı özelliğini kuvvetlendirdiği, ve “…” ibareli marka serisinden tamamen ayrıldığı, markalar arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı olarak görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı veya dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım ve yararlanım süresi içinde, davalının markasını gördüğünde bunun davacının mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, tescilli markaların bir uzantısı, yeni bir versiyonu, yeni bir serisi olarak algılanmasının ihtimal dahilinde olmadığı, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, iltibas tehlikesinin bulunmaması halinde SMK’nın 6/5. maddesinin uygulama alanı bulmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLER: Davacı vekili, taraf markalarının ve tescil sınıflarının benzer olduğunu, markaların bütünsel olarak incelenmesi gerektiğini, dava konusu markadaki baskın unsuru “…” ibaresinin oluşturduğunu, markaların karıştırılması ihtimalinin bulunduğunu, başvurunun müvekkilinin tanınmış markasına zarar vereceğini, önceye dayalı hak sahipliği, ticaret unvanı, alan adı ve kötü niyet iddialarının da değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalının “…” ibaresinin marka olarak tescili için davalı kuruma başvurduğu, başvuru kapsamında 25. sınıftaki malların yer aldığı, başvurunun ilanı üzerine davacı şirketin “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak SMK’nın 6/1, 6/5, 6/6 ve 6/9. maddesine dayanarak başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının Markalar Dairesince reddine karar verildiği, davacı tarafın bu karara karşı itirazının da YİDK’ın 2018-M-10577 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacı tarafa 10.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın 2 aylık hak düşürücü süre içerisinde 06.02.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup davacının istinaf itirazları gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık taraf markaları arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı, aynı Kanun’un 6/5 ve 6/6 maddesi uyarınca başvurunun tescili engeli bulunup bulunmadığı ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olup olmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408-409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında, dava konusu başvuru kapsamında 25. sınıftaki malların bulunduğu, davacının itiraza mesnet markaları kapsamında da 25. sınıf malların aynen yer aldığı, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Tarafların marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru “…”, davacının itiraza mesnet markaları ile “…”, “… …” ibarelerinden oluşmaktadır. Buna göre, dava konusu başvurunun esas unsurunu “…”, itiraza mesnet markaların esas unsurunu ise “…” ibaresi oluşturmaktadır. Zira, taraf markalarında yer alan şekil unsurları ile tescilli oldukları sınıflar yönünden tanımlayıcı nitelikteki “tekstil, pamuk, kot” gibi anlamlara gelen ibareler tali unsur niteliğindedir. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda başvurunun esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin tüketiciler tarafından … olarak telaffuz edileceğinden hareketle bu ibarenin “…” ibaresinden farklı olduğu yönünde görüş bildirilmiş ise de, sözcük anlamı bulunmayan bu ibarenin … olarak okunacağı, bu hali ile davacının “… olarak telaffuz edilen itiraza mesnet markalarına görsel ve işitsel olarak benzer olduğu, başvuruyu oluşturan ibarenin bir anlamının bulunmaması nedeniyle de tüketiciler tarafından davacının “…” ibareli markalarından ayırt edilemeyeceği, başvurudaki şekil unsurunun ve tanımlayıcı nitelikteki “tekstil” anlamına gelen kelimenin de markayı davacının markalarından farklılaştırmaya yetmediği, davacının markasının tanınmış olduğu da gözetildiğinde başvuru ile karşılaşan tüketicilerin derhal ve hiç düşünmeden davacının markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, ortalama tüketiciler nezdinde dava konusu markanın davacının markalarıyla ilişkilendirilmesi ihtimali de dahil karıştırılması ihtimalinin bulunduğu, başvuru kapsamındaki tüm mallar yönünden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Diğer taraftan davacı taraf somut olay bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/5 ve 6/6. maddesindeki koşulların oluştuğunu ileri sürmüşse de, uyuşmazlık konusu olan tüm mal ve hizmetler bakımından iltibas koşullarının oluştuğu kabul edildiğinden Dairemizce davacının bu iddiası yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmediği gibi kötü niyet iddiası da ispatlanamadığından davacının bu iddiası da yerinde bulunmamıştır.
Bu durumda, somut uyuşmazlık yönünden SMK’nın 6/1. maddesinin uygulanması koşulları bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 10.09.2020 gün ve 2019/50 E. – 2020/145 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile; YİDK’nın 07.12.2018 tarih ve 2018-M-10577 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu … nolu “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, karar kesinleştiğinde Türk Patent ve Marka Kurumuna müzekkere yazılmasına,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 225,95-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 62,80-TL tebligat masrafı, 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.237,35-TL yargılama giderine, 44,40-TL başvurma harcı, 44,40-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.326,15-TL’nin davalı… ile davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı… ile davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 16/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip