Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/224 E. 2023/148 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/224
KARAR NO : 2023/148
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI : 2018/295 E. – 2019/417 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : … –
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/10/2019 tarih ve 2018/295 E. – 2019/417 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının “… …” ibareli marka başvurusuna yönelik itirazlarının davalı …Yeniden İnceleme ve Değerlendirme kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu markanın sınıfsal açıdan birebir aynı olduğunu, bu nedenle ortalama tüketici nezdinde iltibas ihtimalinin çok yüksek olduğunu, dava konusu markada asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, başvurudaki “…” ibaresinin hiçbir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, “…” ibaresinin ise İngilizce’de “doğuştan, doğal, tabi” anlamlarına geldiğini, müvekkilinin markaları ile dava konusu markanın bu anlamda benzer olduğunu, davalının markasında “…” ibaresini hiçbir şekilde değiştirmeksizin kullandığını, önüne hiçbir ayırt ediciliği bulunmayan ve ne anlamda kullanıldığı dahi belli olmayan ibareleri markasına eklediğini, bu nedenle markaların işitsel olarak da benzer olduklarını, davalı markasının, müvekkilinin markalarının serisi olarak algılanacağını, markaların kapsamındaki ürünlerin tüketicinin herhangi bir planlama yapmaksızın satın alıp çıktığı ürünler olduğunu, gerek eski tarihli gerekse de güncel tarihli çok sayıda mahkeme kararında müvekkilinin “…” markalarının korunduğunu, davalı marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu, davalının tesadüf eseri bir şekilde bu ibareyi seçmiş olamayacağını ileri sürerek, 2018-M-5177 sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı markanın 05/02, 29 ve 30. sınıf emtialarda hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka başvurusu kapsamında başvuru konusu edilen 05.02, 29 ve 30. sınıf emtiaların tamamının, davacı yanın işlem dosyasına ve hükümsüzlük taleplerine dayanak yaptığı markaları kapsamında yer alan emtialar ile genellikle aynı, aynı tür ya da benzer oldukları, dava konusu marka “… …” şeklinde kelime kombinasyonu markası olup, marka içerisinde “…” ibaresinin marka mizanpajının üst kısmında ve markanın bütününe hakim unsur olarak yer aldığı, bu ibarenin hemen altında da küçük bir şekilde yazılmış “… …” kelimelerinin yer aldığı, “…” ibaresinin günlük hayatta “… …” kavramındaki kullanımının en yaygın bilinen kullanımı olduğu, bu anlam temelinde anılan ibarenin sağlıklı yaşama, sağlıklı beslenme, sağlıklı olma, zinde olma, formda kalma amaçlı kullanımlarının zayıflama amaçlı diyet ürünleri başta … üzere sağlıklı beslenmeye yönelik gıda ürünlerinde, diyetetik amaçlı farmasötik ve nutrasötik ürünlerde yaygın bir şekilde bulunduğu, dolayısıyla anılan emtialarda ayırt edici vasfı çok da güçlü olmayan ve diyetin ürünlerinin kullanımının meydana getireceği sonuçlara yönelik bir ibare olarak “…” kelimesinin, işbu mahiyetteki emtialarda ticaret hayatında herkesçe kullanılabilir, orijinal olmayan, yaratılmamış bir sözcük unsuru olduğu, taraf markaları kapsamında 05.02 alt grubunda yer alan “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları bakımından, anılan emtiaların ilgili tüketici kitlesinin dikkat, özen ve malı satın alırken harcadığı süre bir bütün olarak değerlendirildiğinde, tüketicinin “…” şeklindeki bir ibareyi bu mahiyetteki ürünlerde son derece zayıf ayırt edici bir işaret olarak yorumlayacağı, böyle bir durumda markalardaki sair unsurların ön plana çıkacağı, nitekim dava konusu markada da markanın bütününe hakim unsurun “…” ibaresi olduğu, “…” kelimesinin marka içerisindeki kullanımının, anılan ibarenin kelime anlamı itibariyle tüketiciye mesaj vermeyi amaçlayan şekilde ve hatta bir bütün olarak (… …) “doğal zindelik, doğal sağlık” anlamıyla kullanıldığı, Yüksek Mahkemenin, “…” ibaresinin marka içerisinde ön plana çıkacak mahiyette bir kullanımının bulunmadığı veyahut bağımsız ayırt edici korur nitelikte kullanımların bulunmadığı hallerde davacı markaları ile başvuru konusu işaretler arasında iltibas ihtimalinin bulunmayacağı yönünde de kararlarının olduğu, dava konusu markada ön planda olan işaretlerin varlığına rağmen, ortalama veyahut dikkat düzeyi yüksek tüketiciler nezdinde, taraf markalarının birbirleri ile benzer görülerek, markalar arasında iktisadi-idari bir bağ bulunduğu yönünde algının oluşmayacağı, taraf markalarının birbirlerinin serisi, devamı gibi algılanmasına neden olacak düzeyde bir ilişki ya da benzerlik taşımadıkları, nihayetinde taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunmadığı, tanınmışlığın kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olmadığını, aksi yönde Yargıtay kararlarının bulunduğunu, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduklarını, markaların kapsamındaki emtiaların da benzediğini, ortalama tüketicilerin markaların kapsamındaki malları satın alırken gösterdikleri özen seviyesinin düşük olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas tehlikesi olmadığı, zira tertip tarzı itibariyle dava konusu başvurunun asli unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, başvuruda geri planda kalan ve tali unsur olarak yer verilen “… …” ibarelerinin, markanın üzerinde kullanılacağı malların özelliklerine işaret ettiği, bu itibarla markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, kaldı ki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/09/2022 tarih, 2021/1685 E.- 2022/6319 K. sayılı bozma ilamında da vurgulandığı üzere davacının itirazına mesnet markalarındaki “…” ibaresinin, sağlıklı, zinde, formda, uygun anlamlarına geldiği ve dava konusu başvurunun kapsamında yer alan gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde olduğu, dava konusu başvurunun açıklanan nedenlerle davacının seri markalarından biri olarak da algılanmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık … üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 12/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip