Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/223 E. 2023/150 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/223
KARAR NO : 2023/150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2019
NUMARASI : 2018/356 E. – 2019/456 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/11/2019 tarih ve 2018/356 E. – 2019/456 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibaresini ilk olarak 1986 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde büyük yatırımlar yaparak markalarını artırdığını, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı …Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, mal ve hizmet sınıfının aynı olduğunu, bu durumun ve müvekkili markalarının tanınmışlığının iltibas ihtimalini kuvvetle muhtemel kıldığını, davalının müvekkillerine ait tanınmış “…” markalarına benzer marka başvurusunda bulunmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, davalı şirketin, davalı şirketin müvekkiline ait “…” markalarına “e” harfini ekleyerek ve lider markası olan “…” ibaresini kullanarak “… …” ibaresiyle ayırt edilemeyecek kadar benzerini tescil ettirmeye çalıştığını, bu sayede dava konusu markanın tüketiciler nezdinde yarattığı güven ve haklı ünden faydalanma kastı ile başvuruda bulunduğunu, “…” ibaresinin davalı şirketin lider markası olduğu için benzerlik incelemesinde dikkate alınmayacağını, ortalama tüketici nezdinde iltibas oluşturacağını, ileri sürerek, 13.08.2018 tarih ve 2018-M-6503 sayılı YİDK kararının iptaline, … sayı ile tescil başvurusu yapılan “… …” ibareli markanın tüm sınıflar yönünden iptaline, tescili halinde hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, benzerlik ve iltibas değerlendirilmesi yapılırken markaların bölünüp parçalanmamasının ve markanın bütününün tüketici üzerindeki etkisinin dikkate alınmasının gerektiğini, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzemediğini, iltibas tehlikesi bulunmadığını, davacının davaya gerekçe olarak ileri sürdüğü bir diğer marka olan “…” markasına ilişkin müvekkilleri tarafından yapılan araştırmalarda kullanıma ilişkin veriye rastlanmadığını, dosya içinde de “…” markasının kullanıldığına ilişkin bir veri bulunmadığını, davacı tarafından “…” markasının tek başına kullanılmadığını, “…” markası ile “… …” markası arasında gerek görsel, gerek işitsel gerekse anlamsal olarak fark olduğunu, benzerlik, ilişkilendirme ve iltibas ihtimali olmadığını, davaya konu markaların benzer olmaması, iltibas tehlikesinin bulunmaması nedeniyle davacının markalarının tanınmışlığının da davaya bir etkisi bulunmadığını, kötü niyet iddiasını kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şirketin davaya konu edilen ve tescil talep etmiş olduğu markada yer alan 29, 30 ve 32. sınıftaki emtiaların tamamının, davacı adına tescilli önceki tarihli markalar kapsamında aynı sınıfta yer alan emtialar ile aynı, aynı tür ya da benzer oldukları, taraf markaları arasında görsel bir benzerlik bulunmadığı, zira davacı markalarının bir kısmında şekil unsuru yer almakla birlikte davalının dava konusu marka başvurusunda şekil unsuru yer almadığı, taraf markaları arasında anlamsal benzerliğin de bulunmadığı, genel izlenim ve bütünsel imaj bakımından farklı oldukları, ortalama tüketicilerin dava konusu markayı bir bütün olarak algılayacağı, parçalara ayırarak algılamayacağı, bu markaları okuyan ortalama bir tüketicinin taraf markalarının birbirinden farklı markalar olduğunu kolaylıkla anlayacağı, günümüz tüketicilerinin gerek fiyatı gerekse kalite, sağlık kriterleri yönünden o kadar da dikkatsiz ve özensiz olmadıkları, başvurunun davacı markalarından yeterince uzaklaştığı, ortalama tüketiciler nezdinde markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, idari ve ekonomik anlamda bağlantı algısının oluşmayacağı, SMK’nın 6/5. maddesinde sayılan koşulların gerçekleşmediği, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili markasının tanınmışlığının ve sınıfsal benzerliğin iltibası artırıcı etki oluşturacağını, markalar arasındaki benzerliğin ayniyet derecesinde olduğunu, iltibas incelemesinin markalar arasındaki farklılığa odaklanılarak yapılmasının hatalı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre tüketicilerin markalardaki faklılıktan ziyade benzerliğe odaklanacaklarını, ortalama tüketicilerin sıkı bir denetim sonucu ürün tercihinde bulunduğu değerlendirmesinin de doktrindeki baskın görüşle çeliştiğini, tanınmışlık ve kötü niyet konusunda yanlış değerlendirme yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalının “… …” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğu, başvuru kapsamında 29, 30 ve 32. sınıftaki malların yer aldığı, başvurunun ilanı üzerine davacı şirketin “…”, …” ibareli markalarına dayalı olarak SMK’nın 6/1, 6/4 ve 6/5. maddesine dayanarak başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının Markalar Dairesince reddine karar verildiği, davacı tarafın bu karara karşı itirazının da YİDK’ın 2018-M-6503 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacı tarafa 15.08.2018 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın 2 aylık hak düşürücü süre içerisinde 12.10.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup davacının istinaf itirazları gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık taraf markaları arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı, aynı Kanun’un 6/4 ve 6/5. maddesi uyarınca başvurunun tescili engeli bulunup bulunmadığı ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olup olmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408-409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında, dava konusu başvuru kapsamındaki 29, 30 ve 32. sınıftaki malların, davacının itiraza mesnet markaları kapsamında aynen yer aldığı, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Tarafların marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru “… …”, davacının itiraza mesnet markaları ile “…”, …” ibarelerinden oluşmaktadır. Buna göre, dava konusu başvurunun esas unsurunu “…”, itiraza mesnet markaların esas unsurunu ise “…”, “… …”, “…” ibareleri oluşturmaktadır. Zira, taraf markalarında çatı markasını oluşturan ibareler benzerlik karşılaştırmasında dikkate alınmayacaktır. Bu hali ile taraf markalarını oluşturan ibareler arasında benzerlik bulunduğu, davacının “…” ibaresini taşıyan markaları bulunduğundan, başvurunun davacı markalarının serisi olarak algılanacağı, tüketiciler nezdinde markaların ilişkilendirilmesi ihtimali dahil karıştırılması ihtimalinin bulunduğu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28.09.2022 tarih ve 2021/1696 E. – 2022/6400 karar sayılı ilamında da “…” ibaresinin davacının itiraza mesnet markalarıyla benzer bulunduğu, işaret benzerliği şartının gerçekleştiği, anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Diğer taraftan davacı taraf somut olay bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddesindeki koşulların oluştuğunu ileri sürmüşse de, uyuşmazlık konusu olan tüm mallar bakımından iltibas koşullarının oluştuğu kabul edildiğinden Dairemizce davacının bu iddiası yönünden inceleme yapılmasına gerek görülmediği gibi kötü niyet iddiası da ispatlanamadığından davacının bu iddiası da yerinde bulunmamıştır.
Bu durumda, somut uyuşmazlık yönünden SMK’nın 6/1. maddesinin uygulanması koşulları bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 05/11/2019 gün ve 2018/356 E.-2019/456 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile; YİDK’nın 13.08.2018 tarih ve 2018-M-6503 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu … nolu “… …” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, karar kesinleştiğinde … müzekkere yazılmasına,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 35,90-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 144,00-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 237,30-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 244,00-TL tebligat masrafı, 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 2.429,90-TL yargılama giderine, 35,90-TL başvurma harcı, 35,90-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.501,70-TL davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 16/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip