Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/217 E. 2022/1553 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/217 – 2022/1553
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/217
KARAR NO : 2022/1553
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2020
NUMARASI : 2018/305 E. – 2020/27 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/02/2020 tarih ve 2018/305 E. – 2020/27 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili tarafından, … başvuru numaralı ve 07.02.2017 başvuru tarihi ile kayıtlı olan “… şekil” ibareli marka tescil başvurusuna itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olduklarının, aynı/aynı tür/benzer malları/hizmetleri kapsadıklarının tespit edildiğini ve bu nedenle itiraz gerekçesinin yerinde bulunarak başvurunun, tescil edilmek istendiği mal ve hizmet listesinden, 34. ve 35. sınıfta yer alan bazı mal ve hizmetlerin kısmen çıkarılmasına karar verildiğini, ancak başvurunun tamamen reddedilmediğini, kısmi ret kararına itiraz edildiğini, 2018-M-4785 sayılı YİDK kararı ile itiraz incelenerek itirazın reddine karar verildiğini, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun, SMK madde 6/3 kapsamında yapılan itirazı, söz konusu ibarenin itiraza konu mallar/hizmetler üzerinde başvurudan önce marka olarak kullanıldığını gösterir yeterli bilgi ve belgeye rastlanılmadığı gerekçesiyle kabul etmediğini, ancak müvekkili şirkete ait itiraza gerekçe … ibareli markaların, bir asrı aşkın süredir dünyada ve uzun yıllardır Türkiye’de kullanılmakta olduğunu, tütün tüketicileri arasında dünya çapında yüksek bir bilinirliğe sahip bulunduğunu, … markasının, 1994 yılından bu yana, WIPO nezdinde de tescilli olduğu, … kelimesini taşıyan diğer markaların da farklı zamanlarda, aynı kurumda tescil edildiğini, davaya konu … markalarının, … no ile tescilli olduğunu ve yine, EUIPO’da 40’ın üzerinde ülkede tescile sahip olduğunu, müvekkiline ait … markalı ürünlerin, www…..net alan adını taşıyan internet sitesinde tanıtıldığını, markanın Türkiye’de ciddi biçimde kullanıldığının sabit olduğunu, davaya konu marka başvurusunun SMK madde 6/9 uyarınca kötüniyetli şekilde yapıldığının ortada olmasına rağmen, YİDK kararında bu durumun, göz ardı edildiğini, marka başvurusunun, hem Türkiye’de hem de yurtdışında tescilli tamamıyla özgün ifadelerden oluşan, müvekkiline ait … ana unsurlu ibarelerin birebir aynısını içerdiği ve benzer mal ve hizmetlerde tescil amacı taşıdığını, YİDK’nın, SMK 6/6 yönünden de itirazda bulunulmuş olmasına karşın bu açıdan herhangi bir değerlendirme yapmadığını ileri sürerek YİDK’nın 2018-M-4785 sayılı kararının iptali ile bağlantılı diğer hususlara karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, YİDK Kararının hukukuna uygun olduğunu, dava konusu marka ile itiraza mesnet markaların karşılaştırılmasında, markanın tescili veya kullanımının, önceki markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağı veya markanın ayırt edici karakterine veya itibarına zarar vereceği sonucuna ulaştıracak herhangi bir haklı sebebin, davacı tarafından, ortaya konulamadığını, farklılaşan mal/hizmetler açısından iltibas ihtimalinin bulunmadığını, somut olayda sunulan bilgi ve belgelerin, dava konusu marka bakımından, kötüniyet iddiasını ispatlar mahiyette belgeler sunulamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davaya konu marka ile ilgili olarak verilen YİDK kararının, reddedilen sınıflar bakımından, kendileri tarafından da iptal davasına konu edildiği, bahse konu davanın, Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/284E. sayılı dosyası üzerinden yargılamasının devam ettiğini, müvekkiline ait marka başvurusuna, … adlı firmalar tarafından, birlikte sunulan tek dilekçeyle itiraz edildiği, tek itiraz ücreti yatırıldığını, iki ayrı tüzel kişilik adına itiraz edildiğine göre, SMK ve SMK’nın Uygulanmasına Dair Yönetmenlik hükümleri gereğince, süresi içinde iki ayrı itiraz ücretinin ödemesi ve itiraz eden şirketlere göre de iki ayrı itiraz gerekçesinin açık, net ve anlaşılır biçimde ayrı ayrı yapılması, aksi halde itirazların yapılmamış sayılmasının gerektiğini, davacı markalarının, tanınmış marka niteliğinde olmadığını,… no ile tescilli “… original chameleon behaviour şekil” markasının, müvekkiline ait olduğu, seri marka oluşturmak için bu markayı referans alıp başka marka başvurularında bulunmasının hiçbir şekilde kötü niyetli sayılmasını gerektirmeyeceğini, davacı markalarının Türkiye’de hiçbir şekilde kullanılmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, www…..net alan adı tescil tarihi 1997 senesine ve bu sitenin ilk internet arşiv kaydı tarihinin ise 2001 senesine ait olmasına rağmen, bu alan adının, davacı şirkete ait olduğu hususunun ispatlanamadığı ve bu nedenle, davaya konu olayda, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu md.6/6 hükmüne dayanılması imkanı bulunmadığı, davacı adına WIPO ve EUIPO nezdinde tescilli … esas unsurlu markaların bulunduğu ve yine … esas unsurlu markaların tescilli olduğu, ancak, markanın tescil edildiği markaların süre ve coğrafi alanı, ilgili markanın tanınmışlığı ile göz önüne alınması gereken kriterlerden bir tanesi olmakla birlikte, tek başına bu kanıya varılabilmesi için yeterli bir ölçüt olmadığı, davacı adına tescilli … ibareli markanın, Türkiye’de, davaya konu marka başvurusu tarihi olan 07.02.2017 tarihinden önce tanınmış marka statüsüne ulaştığını ispatlayacak nitelikte delilin olmadığı ve bu nedenle de 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu md.6/5 hükmünün uygulanması imkanının bulunmadığı, davalının markanın amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı ve 3. Kişileri baskı altına alma, engelleme, santaj, yedekleme, tuzak, marka ticareti yapma konusunda kötüniyetli başvuruda bulunduğuna dair delilin mevcut olmadığı, yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmak kötüniyetli başvuru olduğunu kabule yeterli olmadığı, davalının markanın kullanım amaç ve fonksiyonlarına aykırı olarak davacıyı veya 3. kişileri baskı altına almak, engellemek, santaj, yedekleme ve marka ticareti yapmak amacıyla kötüniyetle başvuruda bulunduğu ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili şirketin … Şirketler Grubunun bir parçası olduğunu, müvekkili şirketin tanınmışlık ve eskiye dayalı kullanımının ispat edilemediğine dair yerel mahkemenin sunmuş olduğu gerekçelerin hukuka uygun bulunmadığını, … markasının 1994 yılından bu yana WIPO nezdinde tescilli olduğunu, müvekkiline ait … ibareli markaların özellikle tütün içenlere mahsus malzemeler açısından Türkiye’de ciddi biçimde kullanıldığını, söz konusu marka başvurusunun SMK madde 6/9 uyarınca kötüniyetli şekilde yapıldığının açıkça ortada olduğunu, davacının başvurusunu yapmış olduğu markanın müvekkiline ait “…” ibareli markaların bir serisi gibi algılanmaya açık olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu olayda, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/6. maddesine dayanılması imkanının bulunmadığı, davacı adına WIPO ve EUIPO nezdinde tescilli … esas unsurlu markaların bulunduğu ve yine … esas unsurlu markaların tescilli olduğu, ancak, markanın tescil edildiği markaların süre ve coğrafi alanı, ilgili markanın tanınmışlığı ile göz önüne alınması gereken kriterlerden bir tanesi olmakla birlikte, tek başına bu kanıya varılabilmesi için yeterli bir ölçüt olmadığı, davacı adına tescilli … ibareli markanın, Türkiye’de, davaya konu marka başvurusu tarihi olan 07.02.2017 tarihinden önce tanınmış marka statüsüne ulaştığını ispatlayacak nitelikte delilin olmadığı ve bu nedenle de 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu md. 6/5 hükmünün uygulanması imkanının bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Ancak, SMK’nın 6/9. maddesi uyarınca kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. Tescil başvurusu sırasında kötüniyetin başlı başına bir itiraz sebebi olarak öne sürülebilmesi mümkün olduğu gibi, sonradan aynı nedenle hükümsüzlük davasının açılabilmesi de mümkündür. Çünkü bu düzenlemeler, esasen, TMK’nın 2. maddesinin özel bir uygulamasından ibarettir (Yargıtay HGK 16/07/2008 T., 2008/11-501 Esas, 2008/507 Karar).
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2011/5436 Esas, 2013/6621 Karar ve 02/4/2013 Tarihli kararına konu bir olayda, mahkemece, “…” markasının yaratılmış bir marka olduğu ve yüksek derecede ayırt ediciliğinin bulunduğu, bu ibarenin davalı tarafından tesadüfen seçilip tescil ettirilmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği, saat sektöründe ya da ziynet eşyası sektöründe bulunan bir kimsenin bu markadan haberdar olmamasının da hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı, davalının da bu markayı hangi saik ile seçerek tescil ettirdiği konusunda ikna edici bir açıklamasının bulunmadığı, bu nedenle davalının marka tescili sırasında markanın davacıya ait olduğunu bildiği, bu itibarla davalının SMK’nın 6/9. maddesi anlamında kötü niyetli olduğu belirlenmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/2725 Esas, 2021/445 Karar ve 26/01/2021 Tarihli kararında; olaya uygulanacak mülga 556 sayılı KHK’da açıkça düzenlenmese de, Dairemiz uygulamalarında KHK’nın 35/1, 42/1-a maddeleri ile TMK’nın 2.maddesi birlikte yorumlanarak, kötü niyetin bir hükümsüzlük sebebi olarak kabul edildiği, marka başvurusunun hangi hallerde kötü niyetle yapıldığının her bir somut olayda ayrı ayrı değerlendirilecek olmakla birlikte, Daire uygulamalarında daha ziyade markanın ticaret yapmak için değil, başkalarına şantaj yapmak ve para koparmak, başkalarının ticaretine engel olmak veya kendisine duyulan güveni kötüye kullanarak markayı kendi adına tescil ettirmek, sözleşme hükmüne aykırı olarak markayı adına tescil ettirmek gibi hususların genel kötü niyet sebepleri olarak görüldüğü, kötü niyetli marka tescilinde, başvuru konusu tüm mal ve hizmetler yönünden marka başvurusunun reddi gerektiği belirlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde, davacının, sistematik biçimde “…” asıl unsurlu marka başvuruları yaptığı, davalının özgün biçimde oluşturulmuş “…” ibareli markayı tercihinin nedenine dair bir açıklamada da bulunmadığı, redde mesnet markaların sahibi olan Şirketle aynı sektörde faaliyet gösteren davalının bu markayı tesadüfen seçtiğinin söylenemeyeceği, bu nedenlerle dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğu kanaatine varılmıştır.
Esasen kötüniyetli başvuru durumu mal ve hizmetlerle ilgili olmayıp, markanın tamamı ile ilgili olabileceğinden, kötüniyetli başvuru iddiası ile açılan davada, marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı kanaatine varıldığında, kötüniyet tescilin tamamını kapsar ve bölünemez (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.953). Bu nedenle davalının kötüniyetli markanın bütün sınıflar yönünden reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/02/2020 tarih ve 2018/305 E. – 2020/27 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın KABULÜ ile, Türk Patent ve Marka Kurumunun 2018-M-4785 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
4-Davalı Şirket adına tescil edilen … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile Sicilden Terkinine,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80.TL’nin davalı şirketten ve davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalı şirketten ve davalı … alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 159,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 115,30.TL tebligat ve posta giderleri, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplamından oluşan 2.222,9‬0.TL yargılama gideri ve 35,90.TL başvurma harcı, 35,90.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.294,70.TL’nin davalı şirketten ve davalı … tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.