Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/2066 E. 2022/72 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2021
NUMARASI :……

DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/10/2021 tarih ve 2021/157 E. – 2021/700 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalıya bağlı Kurumla 27.02.2010 tarihli araç kira sözleşmesi imzaladıklarını ve 01.02.2011 tarihinde işe başladıklarını, davalının teknik şartnamenin 4.2. maddesindeki hükmü ihlal ettiğini, ihlale ilişkin hiçbir uyarılarının dikkate alınmadığını, ihlale ilişkin açmış oldukları Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/78 E. Sayılı dosyasında davalarının kabulüne karar verildiğini, dava dışı … tarafından kendileri aleyhine iş mahkemesinde dava açıldığını ve mahkemece 6970,03 TL fazla mesai ücretinin ödenmesine karar verildiğini, bu alacak nedeniyle 13.01.2017 tarihinde 21.500,00 TL ve 17.01.2017 tarihinde 93,33 TL ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı dikkate alındığında fazla mesai alacağından sorumlu olmadıklarını ileri sürerek, 6.970,03 TL fazla mesai alacağı ve bu alacağa işlemiş 3.835,85 TL faiz alacağının, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının, davasına dayanak yaptığı ilamın henüz kesinleşmediğini, davacının yaptığı hizmetlerin karşılığını aldığını, muayene tutanağı ve hak ediş raporlarında fazla mesai ödemelerinin yapıldığının gösterildiğini, teknik şartnamenin 5.4. maddesi uyarınca dava konusu alacaklardan davacının sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava dışı işçiye yapılan ödemenin davalıdan tahsili istenilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin eki niteliğindeki teknik sözleşmenin 5.4.maddesinde, ”araç sürücülerini sağlamak yüklenicinin yükümlülüğündedir. Sürücüler ile yüklenici arasındaki çalışma ilişkileri özel hukuk hükümlerine tabi olacaktır. Sürücülerin ücretleri, SSK Primleri, fazla mesai hakları, tazminat hakları vb her türlü hak ve taleplerinden yüklenici sorumlu olacaktır” şeklinde düzenleme mevcut olup, buna göre davacının alt iş veren sıfatı ile fazla mesaiden ötürü dava dışı çalışana yapmış olduğu ödemeyi davalı üst iş verenden talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalının taraflar arasındaki sözleşme hükmünü ihlal ederek işin başlanmasından sona ermesine kadar, müvekkiline de herhangi bir bildirimde bulunmadan müvekkili şirketin araç ve sürücüsünü çalıştırdığını, nitekim bu hususa ilişkin açtıkları davada da davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığının tespit edildiğini, dolayısıyla davalının, fazla mesai yaptırdığı araç sürücülerinin fazla mesai ücretinden sorumlu olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde, “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü bulunmaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinde de, “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Somut uyuşmazlıkta da, dava tarihinin 11/01/2019 ve talebin kaynağının da taşıma sözleşmesi olduğu, davanın ticari dava olması ve bir miktar paranın ödenmesini içermesi nedeniyle, 6102 sayılı TTK’nın 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak dosya kapsamında arabuluculuk son tutanağı bulunmadığı gibi arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin bir bilgi ve belgeye de rastlanılmamıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğinden HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince işin esası incelenmeden kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/10/2021 tarih ve 2021/157 E. – 2021/700 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Kararın niteliğine göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 04/02/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a.4. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.