Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/2003 E. 2023/1701 K. 22.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/2003
KARAR NO : 2023/1701
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2021
NUMARASI : 2020/359 E. – 2021/343 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/10/2021 Tarih ve 2020/359 Esas – 2021/343 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, TÜRKPATENT nezdinde tescillenmiş olan “…” markasının tüm kullanım haklarının müvekkili … Anonim Şirketi’ne ait olduğunu ancak davalı tarafın “…” markasını sendika adı olarak bilfiil kullandığını, bu sebeple davalının, müvekkili marka hakkını ihlal ettiğini, ihlalden haberdar olunması ile davalı tarafa 19378 yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek söz konusu ihlali gidermelerinin ihtar edildiğini, davalı tarafından, müvekkili şirkete ait “…” markasının, gerek yazılış, gerek söyleyiş, gerek logo kullanımı bakımından, sendika isminde birebir aynı şekilde kullanılarak iltibas suretiyle müvekkiline ait marka hakkına tecavüz edildiğini, müvekkilinin tanınmışlık düzeyinin Türkiye’de en üst sevide olduğunu, söz konusu ihlal ile … markasının itibarının zarar gördüğünü, ayırt edici karakterinin zedelendiğini, SMK 6/5 düzenlemesi ile, sınıfsal olarak aynı olup olmadığına veya benzerliğine bakılmaksızın iltibasın varlığının kabul edileceğini, davalı tarafın kullanmakta olduğu sendika adı sebebiyle haksız rekabet hükümlerinin de ihlal edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden davalı eylemlerinin tespitine, men’ine, durdurulmasına, davalının hukuka aykırı olarak kullandığı müvekkili adına tescilli “…” markasının davalıya ait sendika adından, tabelalardan, davalı tarafından tüm tanıtım ve reklam ürünlerinden, her türlü yazılı ve görsel belgelerden ve materyallerden(broşür, katalog, ilan vs.) internet ortamı ve tüm sosyal medya hesaplarından ve logoların yer aldığı her türlü içeriğin kaldırılmasına ve toplatılmasına, davanın kabulü halinde, kararın Türkiye genelinde yayınlanan tirajı en yüksek gazetede masrafları davalıya ait olmak üzere yayınlatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … (…Sendikası) tarafından davaya cevap dilekçesi sunulmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının taşımacılık iş kolunda faal olan bir işçi sendikası olduğu, davalının, davacıya ait tescili markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı ya da benzer bir sahada ticari faaliyette bulunmadığı, hatta davalının herhangi bir ticari sahada faaliyette bulunduğuna ilişkin delil bulunmadığı, davalı eylemlerinin sendikal faaliyetleri ile sınırlı olduğu, dava tarihinden önceki maddi vakıalar nazara alınarak yapılan incelemede, “….org.tr” alan adının 30/07/2019 tarihinde davalı …Sendikası (…) adına kayıtlı olduğu, alan adında yer alan “org” ibaresinin, kâr amacı gütmeyen, ticari faaliyet kastı olmayan dernek veya vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarının kullandığı bir alan adı uzantısı olduğu, bu alan adı içeriğinde davalının “…” ibaresini, sendika logosu, olağan kongre duyurusu, ana tüzük, davacı yönetim kurulu başkanı ile gerçekleştirilen görüşmeye dair açıklama, olağan genel kurul faaliyet raporları, olağan genel kurul ilanı paylaşımlarında, facebook ve twitter hesaplarında ise; haber içerikli video paylaşımları, intenet haber gazetesi paylaşımı, kargo çalışanlarının sorunlarına ilişkin tweet paylaşımları, farklı twitter hesaplarında yer alan tweetlerin retweet olarak paylaşımların bulunduğu, ayrıca davacı vekilinin 30/04/2021 tarihli dilekçesi ekinde ibraz edilen “…” isimli gazete haberinde, … işçilerinin eylemlerini Ankara’ya taşıyacaklarına dair bir haber metninin bulunduğu, ancak bu haber metni dava tarihinden sonraki bir tarihli olduğundan (25 Ocak 2021) eldeki dava tarihi itibari ile yargılamanın konusu olamayacağı, davalıya ait sanal ortam faaliyetlerinin hiçbirinin ticari faaliyet olarak nitelenemeyeceği, davalının sendikal faaliyetlerini yürütürken “… …”, “…” gibi işaretleri kullanmasının, ilgili tüketici kesimi nezdinde, bu kullanımlarının davacıya ait “…” markası ile ilişkilendirilebilecek nitelikte olmadığı, davalı eylemlerinin, davacıya ait marka haklarını ihlal etmediği, davalının sendikal faaliyetlerde bulunurken, üye işçilerin bünyesinde çalıştığı davacı işveren ile menfaat çatışması içerisine girmesinin, sendikal faaliyetinin doğal bir sonucu olduğu, davalının kötü niyetli olarak ve sırf davacıya zarar vermek kastıyla faaliyetlerde bulunduğunun tespit edilmediği, davalı eylemlerinin bir kısmı davacıyı rahatsız edecek açıklamalar barındırsa da, bu açıklamaların düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında kalan, haksız rekabet teşkil etmeyen açıklamalar olduğu, esasen davacının toplum nezdinde böylesi faaliyetlerden etkilenmeyecek derecede güçlü bir yapıya sahip olup, güven ve itibarının bulunduğu düşünüldüğünde, kendisine karşı davalı tarafından ileri sürülen bir kısım itham ve olgulara tahammül göstermek durumunda olduğu, davalının eylemlerin sendikal faaliyetleri çerçevesinde, örgütlenme ve ifade hürriyeti kapsamında kaldığı, davacı aleyhine haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, … markasının müvekkili tarafından ihdas edilip tanıtıldığını, davalının sendika kurma hakkını kötüye kullandığını, Sendika Kanununa aykırı şekilde hizmet koluna yönelik kurulmayıp doğrudan müvekkili …’yi hedef aldığını, sadece … taşeron işçileri tarafından kurulduğunu, org uzantısının internet alan adı sisteminde bulunan üst seviye alan adlarından biri olduğunu, herkese açık olan ve herkesin kullanabileceği bir site uzantısı olmadığını, bu yüzden bu özelliğin “gov” uzantısını kullanan müvekkili ile karıştırılma ihtimalini arttırdığını, ortalama bir vatandaşın gov ve org ayrımını bilmemesine rağmen resmi bir kurum olduğu yönündeki bilgisinin, karıştırılmasına sebep olacak bir özellik olduğunu, müvekkiline ait “…” markasının kullanımının, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, davalının kullanımının, müvekkilinin markasının itibarından, kalite algısından ve tanınmışlığından yararlanma amacına yönelik ve kötüniyetli bir kullanım olduğunu, davalının adı “…sendikası” olmasına rağmen, genel anlamda taşımacılık sektörü üzerine değil sadece müvekkili … üzerine faaliyet yürüttüğünü, kullandıkları uzun isim ve tüzüğün sahte bir görüntü olup, asıl maksatlarının “…” ismi üzerinden çıkar sağlamak olduğunu, davalı karşı tarafın, Anayasal hak olan sendika kurma hakkını kötüye kullandığını, müvekkilinin faaliyetlerine engel olmak, müvekkili ile müşterileri arasındaki ilişkileri olumsuz etkilemek, sonucunda çıkar sağlamak maksadıyla, davaya konu markalarını kullandığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i, sendika adının terkini ve kararın ilanı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının uygulama ve eylemlerinin ticari etki doğurmasının haksız rekabet hükümlerinin uygulanabilmesi için zorunlu olduğu oysa davacı ile davalının aynı ve benzer alanlarda faaliyet göstermedikleri, davalı Sendika’nın ticari bir kurum olmadığı veya ticari faaliyetlerinin bulunmadığı, davalının sendikal faaliyetlerinin ve bu kapsamdaki haber içerikli paylaşımlarının markasal nitelikte bulunmadığı, ticari bir etki yaratmasının veya yaratma ihtimalinin bulunmasının ya da iktisadi rekabet ortamını ve piyasayı etkilemesinin mümkün olmadığı, bu durum karşısında davalının ticari hayata yansımayan dava konusu davranış ve uygulamalarının SMK’nın 29/1. maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz ve TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil etmediği, sendika ile işveren arasındaki ilişkinin mahiyeti gereği ortaya çıkan sonuçların, işbu davanın konusunu oluşturmadığı, açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55‬-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip