Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1996 E. 2022/45 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2021
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/06/2021 tarih ve 2021/20 E. – 2021/404 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalıya bağlı Kurumla 27.02.2010 tarihli araç kira sözleşmesi imzaladıklarını ve 01.02.2011 tarihinde işe başladıklarını, davalının teknik şartnamenin 4.2. maddesindeki hükmü ihlal ettiğini, ihlale ilişkin hiçbir uyarılarının dikkate alınmadığını, bu sebeple Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/78 E. Sayılı dosyasında açtıkları davanın kabulüne karar verildiğini, dava dışı… tarafından işçilik alacaklarının tahsili amacıyla Ankara 27. İş Mahkemesinin 2016/802 esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, dava sonunda müvekkili tarafından toplam 24.251,27 TL ödeme yapıldığını, bu miktarın 7.824,74 TL’sinin fazla çalışma ücreti olduğunu, söz konusu alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilinin gerektiğini ileri sürerek, 12.130,97 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının, davasına dayanak yaptığı ilamın henüz kesinleşmediğini, davacının yaptığı hizmetlerin karşılığını aldığını, muayene tutanağı ve hak ediş raporlarında fazla mesai ödemelerinin yapıldığının gösterildiğini, teknik şartnamenin 5.4. maddesi uyarınca dava konusu alacaklardan davacının sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin eki mahiyetindeki Sürücülü … Araç Kiralama Hizmeti alımına ait ihale Teknik Şartnamesinin 5.4. maddesine göre, sürücüler ile yüklenici davacı arasındaki çalışma ilişkilerinin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu ve fazla mesai hakları bakımından davacının sorumlu bulunduğu, buna göre davacı tarafça dava dışı işçiye yapıldığı ileri sürülen ödemelerin davalı idareden rücuen talep edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalının taraflar arasındaki sözleşme hükmünü ihlal ederek işin başlanmasından sona ermesine kadar, müvekkiline de herhangi bir bildirimde bulunmadan müvekkili şirketin araç ve sürücüsünü tüm hafta sonlarında çalıştırdığını, nitekim bu hususa ilişkin açtıkları davada da davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığının tespit edildiğini, dolayısıyla davalının, fazla mesai yaptırdığı araç sürücülerinin fazla mesai ücretinden sorumlu olduğunu, bilirkişi raporunda taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan teknik şartnamenin 4.3 maddesinin dikkate alınmadığını, yine teknik şartnamenin 5.4 maddesinde müvekkilinin sorumluluğuna yer verilmekle birlikte davalıya rücu edilmeyeceğine dair bir hüküm bulunmadığını, 4857 sayılı İş Kanunun gereği işçilik alacağından davalının da müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı aleyhine sözleşmenin ihlal sebebiyle açtıkları ve davalının sözleşmeyi ihlal ettiğine karar verilen Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/552 Esas 2021/560 Karar sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde, “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü bulunmaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinde de, “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Somut uyuşmazlıkta da, dava tarihinin 11/01/2019 ve talebin kaynağının da taşıma sözleşmesi olduğu, davanın ticari dava olması ve bir miktar paranın ödenmesini içermesi nedeniyle, 6102 sayılı TTK’nın 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak dosya kapsamında arabuluculuk son tutanağı bulunmadığı gibi arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin bir bilgi ve belgeye de rastlanılmamıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğinden HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince işin esası incelenmeden kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi gereğince Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/06/2021 tarih ve 2021/20 E. – 2021/404 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Kararın niteliğine göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
6-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin yerel mahkemece yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 20/01/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a.4. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/02/2022