Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/198 E. 2022/1681 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/198 – 2022/1681
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/198
KARAR NO : 2022/1681
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2020
NUMARASI : 2019/414 E. – 2020/235 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararı İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/10/2020 tarih ve 2019/414 E. – 2020/235 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” markalarını yıllardır kullanarak meşhur hale getirdiğini, markalara ayrı bir statü, tanınmışlık ve ayırt edicilik kazandırdığını, “…” ibaresini standart kullanım dışına çıkartarak markalaştırmasının sonucunda pamuk anlamının geri planda bırakıldığını, müvekkilinin “…” markası ile “…” kelimesine yabancı dildeki kelimelerin de ek yapılması suretiyle oluşan “… …”, “……”, “…”, “… …”, “……”, “… …” şeklinde oluşturulan markaların da sahibi olduğunu, başvuru markası kapsamında kalan sınıflarda kullanıldığını, “…” sözcüğünün, müvekkilinin yurtiçi ve yurtdışında tanınmış olduğu markasının yabancı dildeki karşılığı olduğunu, “…” markasının …sayı ile tanınmış marka statüsüne alındığını, dava konusu “…” markası ile müvekkiline ait markaların karıştırılma ihtimali karşısında dava konusu markanın tescil talebinin reddi ile markalar arasında iltibas bulunmadığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek 2019-M-9352 numaralı kararın iptaline, tescil işlemleri devam eden… başvuru numaralı “…” ibareli markanın markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının saptanmasında, ilgili mal/hizmetin orta yetenekteki alıcılarının dikkat ve özeninin esas alındığını, önemli bir ilkenin markanın bütünü itibariyle nazara alınması olduğunu, başvuru markası olan “…” markası ile davacının “…” esas unsurlu markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırılacak derecede benzer olmadığını, öncelikle anılan markaların genel izlenimlerine bakılması gerektiğini, davalı başvurusunun dava konusu olan işaretin, davacıya ait tescilli markalara toplu olarak bıraktığı umumi intiba itibariyle ilk bakışta kolayca ayırt edilemeyecek şekilde benzemediğini, iltibasa sebebiyet vermediğini, “…” sözcüğünün, Türk Dil Kurumunun internet adresinde, “Pamuktan yapılan” anlamına geldiğini, “…” ibaresinin de İngilizce’de pamuk anlamına geldiğini, “…” ve “…” ibarelerinin özellikle tekstil sektöründe sıklıkla kullanılan ibareler olduğundan fantazi-orijinal olmayan zayıf marka konumunda olduğunu, “…” markasında bulunan “Bee” ibaresi ile birlikte belirgin sarı renkli şekil unsurunun, başvuru markasına ayırt edicilik kazandırdığını, bu nedenle başvuru markası bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı markalarının serisi gibi algılanmayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili adına tescil edilen ‘… BEE’ markası ile davacı şirket adına tescilli ‘…’ markası arasında görsel olarak ne yazım şeklinde, ne de logoda benzerlik söz konusu olduğunu, … kelimesinde çift ‘T’ kullanıldığını, ayrıca ‘…’ markasının yazım stili ile müvekkilinin kullanımındaki ‘…’ kelimesinin yazım stilinin farklı olduğunu, davacı şirketin faaliyet alanının farklı olduğunu, YİDK kararının usule uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şahsa ait… sayılı markanın koruma kapsamı altında bulunan mal ve hizmetler ile davacıya ait 2001/07981, 2001/25615, 2005/47445, 2006/62366, 2006/62367, 99/000162, 2011/101027, 2011/43340, 2014/17842, 2013/23440, 2013/82673, 2015/89403, 2013/82282, 2013/81561, 2005/09423, 2013/45069, 2015/03350, 2005/09420, 2005/09430, 2005/09419 ve 2015/19748 sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan mal ve hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer oldukları, markalar arasında benzer bulunan unsurların “…” ve “…” ibareleri olduğu, “…” ibaresinin anlamı Türkçe’de yaygın olarak bilinen İngilizce bir ibare olduğu, söz konusu kelimenin “Pamuk” anlamına geldiği, “…” ve bu ibarenin telaffuz yazılışı olan “…” ibaresinin, “Pamuk” anlamı nedeniyle davaya konu tekstil ürünleri bakımından başlangıçtaki ayırt ediciliği düşük, zayıf bir ibare olduğu, davaya konu 35. Sınıftaki hizmetler bakımından ise söz konusu ibarelerin somut ayırt edici niteliği haiz ibareler oldukları, tekstil ürünleri bakımından “…” ibaresinin başlangıçtaki ayırt ediciliğinin düşük olduğu kabul edilmiş olsa bile, davacının “…” esas unsurlu markasını WIPO nezdinde 18, 25 ve 35. Sınıflarda 19.03.2002 tarihinde tescil ettirdiği, Madrid Protokolü uyarınca söz konusu tescilin Türkiye’nin yanı sıra 15 farklı ülkede daha geçerli olduğu, bu markanın özellikle tekstil sektörünü ilgilendiren konularda birçok görsel ve yazılı basında geçmiş olması nedeniyle bilinirliğinin ilgili sektördeki herkes tarafından yaygın olarak tanınan marka olduğunun tespitine 2008 yılında karar verildiği, davacı markasının tanınmışlığının deracaattan geçen yargı kararlarına konu olduğu (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.04.2013 Tarih, 2012/8659 Esas ve 2013/8232 Karar sayılı kararı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.06.2018 Tarih, 2016/13378 Esas ve 2018/4889 Karar sayılı kararı), dava konusu marka başvuru tarihi itibariyle itiraza mesnet gösterilen “…” ibareli markaların ortalama tüketici nezdinde marka olarak algınlanma ihtimalinin, tekstil ürünlerini tanımlayıcı pamuk cinsi ürünler olarak algılanma ihtimalini bertaraf ettiği, davaya konu 24. Sınıf malların hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, davacıya ait “…” ibareli özellikle giyim ürünleri bakımından tanınmışlığa ulaşan markaları bilen, bu markalı emtialardan yararlanan ortalama tüketici kitlesinin, dava konusu “… Bee+Şekil” ibareli 24. Sınıftaki emtia ile karşılaştığında, söz konusu emtiayı, davacıya ait “…” ibareli 25. Sınıfta tanınmışlığa ulaşan emtia ile benzeştireceği, davaya konu 35/1.sınıftaki hizmetler bakımından da markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, ticaret unvanının ayırt ediciliği sağlayan unsurunun da “…” ibaresi olduğu, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların ve ticaret unvanının iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 2019-M-9352 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu… sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili adına tescil edilen ‘… …’ markası ile davacı şirket adına tescilli ‘…’ markası arasında görsel olarak yazım şeklinde, işitsel (bütün) olarak telaffuzunda ve logoda görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik olmadığını, bilirkişi raporunda …/… ibarelerinin doğrudan hammadde adına işaret ettiği ve ayırt ediciliğinin düşük olduğu belirtildikten sonra işbu tespit ile açıkça çelişkiye düşülerek mahkemenin takdir yetkisine müdahele edercesine, davacı yanın dava dosyasına (sözde) emsal olarak sunmuş olduğu Yargıtay tarafından onanan mahkeme kararları üzerinden subjektif yorum yapılarak … markasının kelime anlamından uzaklaşıp ayırt edicilik kazandığını görüş ve kanaat olarak bildirdiğini, davacının fikri ve kişilik haklarının ihlalinin söz konusu olmadığını, kararın yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuru markasının, davacının “…” esas unsurlu markaları ile genel izlenim itibariyle benzer olmadığını, kaldı ki tekstil sektöründe “…” ibaresinin pamuk anlamına geldiği ve ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu göz önüne alındığında, başvuru markasının baskın şekil unsuru ve bir bütün olarak “… …” ibarelerinden oluşturulmuş olması sebebiyle, davacı markalarından yeterince uzaklaştığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı şirketin önceki tescilli, tanınmış olduğu daha önce yargı kararı ile belirlenmiş olan “…” ibareli ve esas unsurlu markaları ile davalının dava konusu edilen başvurusuna konu ‘… …’ ibareli markasının kapsamlarının benzer olduğu, diğer taraftan anlamsal, görsel ve fonetik yönden de, taraf markalarının birbirinin aynı ve/veya benzeri ve/veya birbirinin devamı intibaını oluşturacak şekilde benzer bulunduğu, bu bağlamda somut uyuşmazlık açısından SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşulunun oluştuğu, taraf markalarına konu işaretler arasındaki benzerlik dikkate alındığında, giyim eşyaları yönünden davacının tanınmış “…” markasını gören, bilen, satın alan ortalama tüketici kitlesinin, daha sonra başvuruya konu giyim eşyaları üzerinde ‘… …’ markasını gördüklerinde her iki ticari işletme arasında bağlantı olduğunu her ikisinin de aynı ticari işletme tarafından üretildiği veya satıldığı düşüncesine kapılma ihtimalinin yüksek olduğu, markanın bu haliyle tanımlayıcı olduğundan söz etmenin mümkün bulunmadığı, bu uyuşmazlığa esas alınabilecek nitelikte bulunan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/2679 Esas, 2022/6941 Karar ve 12/10/2022 Tarihli, “… – …” markalarına ilişkin verdiği ilamının da bu yönde olduğu anlaşılmakla, davalı … ve davalı … istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … ve davalı … ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … ve davalı … tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalı … ve davalı … ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.