Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/197 E. 2023/170 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/197
KARAR NO : 2023/170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2020
NUMARASI : 2019/473 E. – 2020/194 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/09/2020 tarih ve 2019/473 E. – 2020/194 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 1980 yılından beri kablo üretim sektöründe faaliyet gösterdiğini, … ortaklarının aynı sektörde işlerini büyütmek adına 1990 yılında …. Şti.’yi kurduğunu, bu iki firmanın ticari hayatlarında kullandıkları logoların dahi aynı olduğunu, “…” ibaresinin uzun yıllardır müvekkili firma ve … Kabloları tarafından marka olarak kullanıldığını, her iki firmanın da ortakları aynı olup, aynı sektörde hizmet vererek “…” ibaresini marka haline getirdiklerini ve tanınır kıldıklarını, … … firmasının her iki firma tarafından da kullanılan ve kendi ticari unvanı da olan “…” ibaresini tescil ettirmek için başvurduğunu, 2018/75228 no.lu başvurunun, davalı firmaya ait … tescil no.lu “…” markası ile iltibas teşkil ettiği gerekçesiyle kısmen reddedildiğini, kararın yayımlanması üzerine davalı … marka başvurunun reddi talebiyle itiraz ettiğini, 15.11.2019 tarihli 2019-M-9842 sayılı YİDK kararı ile marka başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkili firmanın uzun yıllardır kullandığı ve üzerinde gerçek hak sahipliği kazandığı markanın, daha sonra ve kötüniyetli şekilde kullanılan bir başka markayla benzer olduğu gerekçesiyle marka tescilinin reddi kararının hatalı olduğunu ileri sürerek davalı Kurum tarafından tesis edilen YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. AŞ vekili, davacı tarafın iş bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını, davanın usule ve hukuka aykırı olduğunu, 2 aylık süre içerisinde açılmadığını, davanın soyut iddialara dayandığını, eksiklikler bulunan dava dilekçesinin tamamlanması için davacı yana süre verilmesi, bu süre içerisinde eksikliklerin tamamlanamaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında, markalar arasında “Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller.” emtiası bakımından SMK m.6/1 hükmü bağlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, davaya konu edilen diğer emtia bakımından, emtia benzerliği şartı gerçekleşmediğinden, markalar arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; “Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller.” emtiaları dışında kalan emtia bakımından 2019-M-9842 sayılı YİDK kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin 1980 yılından beri kablo üretim sektöründe faaliyet göstermekte olup, sektöründe öncü firmalardan olduğunu, “…” ibaresi uzun yıllardır müvekkili firma ve … Kabloları tarafından marka olarak kullanıldığını, “…” ibareli markanın gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda 6769 Sayılı SMK’nın 6/3. maddesi ile kullanımın mevcut olduğu dönemde geçerli olan 556 Sayılı KHK yönünden değerlendirilmediğini, bu kapsamda, … … şirketinin müvekkili şirkete devri ile; … ibaresinin ticaret hayatındaki aktif ve yoğun kullanımından ve … ibareli ticaret unvanıyla SMK’ nın 6/3 ve 6/6 maddeleri uyarınca markasal kullanımdan doğan gerçek hak sahipliğinin müvekkiline geçtiğini, davalı “…” ibareli marka için 13.01.2016 tarihinde başvuruda bulunmuş olup, bunun daha öncesinde kullanıldığına ilişkin herhangi bir fatura, broşür, tanıtım belgesi dosya kapsamında sunulmadığını, davalının, müvekkilinin tanınmış “…” marka ve ürünlerinden habersiz olduğunu iddia edebilecek konumda da bulunmamadığını, hükümsüzlük talebine konu “…” markasının salt SMK madde 6/4, m. 25/1 ve de TTK hükümleri uyarınca hükümsüz kılınması gerektiğini, karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerektiğini, bu şartın gerçekleşmediğini, benzer alıcı çevresine hitap etmediğini, yerel mahkemece verilen kararda “Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller” dışarıda tutularak davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, iş bu davaya konu marka başvurusunu yapan firma ile davayı açan şirketin tüzel kişiliklerinin farklı olduğunu, 2 aylık süre içerisinde açılmayan davanın usulen reddedilmesi gerektiğini, mahkeme kurum kararını iptal etmiş olsa da kurum adına markanın tesciline karar vermesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafın usul ve esasa aykırı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın bu davayı ikame etmesinin bütünüyle haksız ve kötüniyetli olduğunu, dava konusu YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, somut olayda taraf markalarının benzer mal ve hizmetleri kapsadıklarını, bu nedenle dava konusu marka başvurusunun çekişme konusu emtialarda tescil edilmesi halinde 6769 sayılı Kanunun 6/1- b maddesi uyarınca iltibas ihtimali doğacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, marka başvurusunu yapan … … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davacıya devredildiğinin 19/11/2018 tarih ve … sayılı Ticaret Sicili Gazetesinden anlaşılmış olması nedeniyle davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin olduğu, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği, açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, davacının başvurusuna konu ibare ile davalının itirazına mesnet markası arasında görsel, anlamsal ve işitsel olarak yapılan değerlendirmede tarafların markalarının benzer olduğu ve iltibas riski taşıdığı, SMK’nın 6/1 anlamında yönünden benzer bulunduğu, diğer yandan tescilli markaya rağmen, gerçek hak sahibine sonraki tarihli benzer markasını tescil ettirme hakkı veren bir hüküm bulunmadığı, zira, SMK’nın 6/3. (556 sayılı KHK’nın 8/3.) maddesinde yer alan ve tescilde öncelik ilkesinin istisnasını oluşturan hak, marka sahibine kendi markasını tescil hakkı değil, gerçek hak sahibi olduğu markanın başkaları adına tescilini önleme hakkı verdiği, bu bakımdan da, somut olayda davalının markası hükümsüz kılınmadıkça, davacı markasının “gerçek hak sahipliği” iddiasıyla çekişmeli mallar üzerinde tescilinin olanaksız olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davalılar vekillerinin istinaf itirazlarına gelince, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelere göre, … … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin … sayılı “…+Şekil” ibareli 06, 07, 08, 09, 11, 19 ve 35. sınıflarda bulunan mal ve hizmetler tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun SMK’nın 5/1-ç maddesi nedeniyle kısmen reddedilerek 09 ve 35. Sınıflara giren tüm mal ve hizmetlerin marka kapsamından çıkartıldığı, kalan 06, 07, 08, 11 ve 19. sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin Resmi Marka Bülteninde yayımlandığı, … … San. ve Tic. Ltd. Şti. marka vekilinin karara karşı yaptığı itirazının YİDK tarafından 2019-M-2529 sayılı karar reddedildiği, dava dışı … isimli şahsın 2018/05285 sayılı markasını mesnet göstererek SMK m.6/1 hükmü uyarınca yayına itiraz ettiği, davalı şirketin 12.03.2019 tarihinde … sayılı markasını mesnet göstererek SMK m. 6/1, m. 6/3, m. 6/4, m. 6/5, m. 6/6, m. 6/9 hükümlerine göre yayına itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığının dava dışı …’ın itirazını haklı bularak 7. Sınıf bir kısım emtianın başvurudan çıkartılmasına karar verdiği, davalı şirketin ileri sürdüğü itirazların ise reddine karar verdiği, davalı şirketin yayına yeniden itiraz dilekçesi sunduğu, itirazı inceleyen Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun dava konusu edilen 2019-M-9842 sayılı kararı ile; başvuru ile itiraza mesnet olan markaların yüksek düzeyde benzer oldukları, ayrıca söz konusu markaların benzer hizmetleri kapsadıkları, başvurunun tescili halinde, tüketici nezdinde sayılan markalar arasında ilişkilendirme/karıştırma ihtimalinin oluşabileceği gerekçesi ile itirazın kabulüne ve başvurunun reddine karar verilmiştir.
Yukarıda 1 nolu bentte de açıklandığı üzere, davacının başvurusuna konu ibare ile davalının itirazına mesnet markası arasında görsel, anlamsal ve işitsel olarak yapılan değerlendirmede tarafların marka işaretlerinin benzer olduğu ve iltibas riski taşıdığı, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında yönünden benzer bulunduğu anlaşılmıştır.
Ancak 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinin somut uyuşmazlığa uygulanabilmesi için karşılaştırılan markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile, davalının itiraza mesnet gösterdiği markasının 35/5. Sınıftaki tescilinin korumasının, ancak markanın fiilen kullanıldığı ürünleri kapsayacağı, bu yüzden, davalının markasının, Yargıtay 11. HD’nin 2017/3588 E., 2019/642 K. sayılı Kararında belirtilen “35/5. Sınıftaki tescilin (sadece) fiilen satışa sunulan ürünler gözetilerek korunması gerektiği”, davacının tescil ettirmek istediği … numaralı markasının emtia listesinde bulunan/geriye kalmış olan 06, 08, 11 ve 19. Sınıflara giren emtialardan sadece 06. Sınıfa giren; “Elektrik için olmayan madeni kablolar, teller” açısından, emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, diğer emtialar bakımından emtia benzerliği şartının gerçekleşmediği tespit edilmiştir.
Ancak, mahkemece, dava dışı … isimli şahsın … sayılı markasını mesnet göstererek SMK m.6/1 hükmü uyarınca yaptığı itiraz sonucunda Markalar Dairesi Başkanlığının dava dışı …’ın itirazının haklı bulunarak 7. Sınıf bir kısım emtianın başvurudan çıkartılmasına karar vermiş olmasının iş bu davanın konusundan 7. Sınıfı çıkarmadığı, bu nedenle mahkemece bu sınıf yönünden değerlendirme yapılmamasının doğru olmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan, mahkemece, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/3588 E., 2019/642 K. sayılı ilamının yanlış yorumlanması suretiyle “35/5. Sınıftaki tescilin (sadece) fiilen satışa sunulan ürünler gözetilerek korunması gerektiği” yönünde uygulama yapılması da doğru bulunmamıştır.
Zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/3588 E., 2019/642 K. sayılı ilamına konu olayda, davalı başvurusunda 35/6. sınıf hizmetler bakımından bu hizmet kapsamında hangi malların satışının yapılacağının sayma yöntemi ile belirtildiği, davacıya ait markaların ise 35/6. sınıfta bir belirleme yapılmaksızın genel olarak tescil edildiği açıkça belirtilmektedir. Somut olayımızda ise, davacının marka başvurusunun kapsamını 06, 07, 08, 11 ve 19. sınıflarda bulunan malları oluştururken, davalının itirazına mesnet markasının bu malları kapsayan hizmet sınıfında tescilli bulunduğu, genel olarak değil, özelleştirilerek tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu hale göre de, davacının başvurusu ile davalının itirazına mesnet markasının kapsamlarının aynı/benzer olduğu, zira karşılaştırılan malların dağıtım kanalları, kullanım yöntemleri, hedeflenen halk kesimleri aynı olduğu gibi birbirlerini tamamlama veya birbiri yerine ikame edilebilme niteliklerinin de bulunduğu, davacının başvurusu ile davalı şirketin itiraza mesnet markası arasında, başvuru kapsamında bulunan bütün emtia bakımından; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu anlaşılmıştır.
Her iki markanın esas unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, söz konusu yüksek düzeyde benzerlik nedeniyle, emtia benzerliği şartı sağlanan mal ve hizmetlerin ilgili tüketici kesiminin, bu mal ve hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markanın davalı şirkete ait markanın serisi bir marka olduğunu düşünebileceği, davalı şirkete ait önceki tarihli markayı daha önce gören, duyan, anımsayan bu tüketici kitlesinin, davacıya ait markayı davalı şirkete ait marka ile bağdaştıracağı, bu hususta yanılsamaya düşebileceği, bir kısım tüketicinin markaların farklı olduğunu algılama ihtimalinde bile bu marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurabileceği, dolayısıyla markalar arasında SMK m.6/1 hükmü bağlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6/1. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunduğu için davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/09/2020 tarih ve 2019/473 E. – 2020/194 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 135,5‬0 TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere yapılan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı şirkete verilmesine,
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olarak yapılan yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı … verilmesine,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davalılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
11-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 125,5‬0 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :14/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip