Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/196 E. 2023/136 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/196
KARAR NO : 2023/136
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
NUMARASI : 2020/77 E. – 2020/326 K.

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/11/2020 tarih ve 2020/77 Esas – 2020/326 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin …” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalı Şirketin ise bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, … kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa davalının müvekiline ait ürünleri Filistin bölgesinde belirli bir süre kendi nam ve hesabına satan bir firma olduğunu, davalının bu ticari ilişkiden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine müvekkilinin aralarındaki ticari ilişkiyi 15.06.2018 tarihinde sonlandırdığını, bunun üzerine davalının müvekkili aleyhine tazminat davası açtığını, bu davanın yargılamasının Eskişehir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam ettiğini, müvekkilinin de davalıya karşı markaya tecavüz ve haksız rekabet davası açtığını, bu hususların davalının müvekkil markaları, ambalaj tasarımları ve ürünleriyle ilgili ciddi bilgisi olduğu ve müvekkili markalarının tanınmışlığından faydalanma niyetini gösterdiğini, davalı şirketin somut olaya benzer şekilde, “…” ibareli marka başvurusuna karşı müvekkili tarafından açılmış olan davanın da, Ankara 5. FSHHM’nde yargılamasının sürdüğünü, aynı şekilde davalı adına üretim gerçekleştiren dava dışı bir firmaya karşı müvekkili tarafından açılmış olan davanın da bulunduğunu, müvekkilinin “…” ürünlerinin Filistin bölgesinde satış rakamlarının yüksek olduğunu, tarafların ticari ilişkisinin henüz devam ettiği zamanlarda davalının, müvekkilin “…” ürününü Filistin bölgesinde taklit ettiğine dair müvekkiline dava dışı fırmaların e-postalar gönderdiğini, bu hususun dahi davalının kötü niyetini kanıtlar mahiyette bir delil olduğunu, taraf markalarının her ikisinin de birebir aynı emtialarda kullanılacağını, bu emtiaların hitap ettiği alıcı kitlesinin düşük algı seviyesi ve ürünlerin alımına ayrılan zamanın kısalığı gibi kriterlerin de, dava konusu edilen YİDK kararında dikkate alınmadığını, davalının markasında geçen “ortadan ikiye ayrılmış bir kek ve kekin içinden gözüken çikolata damlaları ile kekin yanında duran çikolata parçası” şeklindeki ambalaj tasarımının müvekkilinin tescilli marka ve endüstriyel tasarımında geçen ambalaj tasarımı ile birebir aynı bulunduğunu, müvekkilinin “…” markalarının tanınmış marka olduğunu, davalının tescil başvurusunun kötü niyetli olduğunu ve müvekkil markasının tanınmışlığından yararlanılmak istenildiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-10888 sayılı kararın iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, karşılaştırılan markaların başlangıç ve bitiş hecelerinin farklı olduğunu, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal açılardan benzemediğini, davacının taraf markalarının kullanımına dayalı iddialarının da, marka tescil sürecindeki itiraz işlemlerinde markaların ticaret alanında nasıl kullanıldıklarına göre inceleme yapılmaması nedeniyle yerinde olmadığını, böyle bir inceleme yapılmasının …’in yetki alanında bulunmadığını, somut olayda davacının SMK m. 6/5 ve m. 6/9 hükümlerinin uygulanması koşullarının oluştuğunu da ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin 1990 yılından beri “tek yetkili satıcı” olarak Filistin’de faaliyetlerini sürdürdüğünü, bu hakkını dava dışı …. Ltd.’den usulüne uygun olarak devraldığını, söz konusu selef ile davacı arasında 20.11.2001 yılında tek satıcılık sözleşmesinin imzalandığını, dolayısıyla taraflar arasında 18 yıldır süregelen bir ticari ilişki olduğunu, davacının, müvekkili ile olan bu tek satıcılık sözleşmesini haksız olarak feshetmesi üzerine müvekkilinin açtığı davanın devam ettiğini, bu meyanda müvekkilinin dava konusu marka başvurusunu yapmasının en doğal haklarından biri olduğunu, davacının ise müvekkilinin tüm marka başvurularına itiraz ederek adeta kendisinden başka kimsenin gıda sektöründe faaliyet göstermesini istemediğini ve asıl davacının bu yaklaşımının kötü niyetli bulunduğunu, dava konusu edilen “…” markasının davacının tescilli markalarından son derece farklı ve kendine özgü bir marka olduğunu, davacının … nezdinde sunduğu itirazlarına mesnet olarak hiçbir endüstriyel tasarım tesciline dayanmamış iken huzurdaki davada bu tasarım tescillerine de dayanmasının hukuka aykırı bulunduğunu, zaten tasarımlarda yer verilen marka ibarelerinin marka bakımından korunmayacağını, davacının huzurdaki davada dayandığı markalarının da davacının … nezdinde sunduğu itirazlarına mesnet markalardan farklı olduğunu, davacının kötü niyet iddialarını ispat edemediğini, tarafların fiili marka kullanımlarından doğan iddia ve taleplerin huzurdaki davanın konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının tescilli markaları/endüstriyel tasarımları ile davalı firmanın … sayılı markasının SMK m. 6/1 hükmü anlamında benzer olmadığı, karşılaştırılan markaların kapsamına giren emtianın bir kısmı yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, ancak işaretler arasında benzerlik görülmediğinden SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacının SMK’nın 6/2 maddesi hükmüne dayalı iddialarının davalının … sayılı markasının tesciline engel olmayacağı, SMK 6/4 ve 6/5 maddeleri hükmü uyarınca davacının tanınmışlıktan kaynaklanan ve korunması gereken bir hakkının mevcut olmadığı, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu bulunmadığından, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markaları arasında sınıfsal benzerlik tespit edilmişken ve sınıfsal benzerliğin markalar arasındaki benzerlik tespitinde ihtiva ettiği önem açıkken işbu karardaki gibi sonuca ulaşılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, mahkemece verilmiş olan kararın aksine taraf markaları arasında iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, mahkemece davalının kötü niyetli olduğunu ispatlar nitelikte olan belgelerin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, müvekkil şirket markalarının tanınmış marka niteliğinde olduğunu, tanınmış markalarda iltibas ihtimalinin yüksek olduğunun dikkate alınmadığını, dava konusu markaların tescil edildiği emtiaların aynı/benzer olması ve bu emtialar bakımından tüketicilerin gösterdiği özenin düşük olmasının mahkemece verilmiş olan kararın haksızlığını ortaya koyduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu markalar ve tasarımlar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, zira marka işaretleri arasında hiçbir benzerlikten söz edilemeyeceği, tarafların fiili kullanımlarının ise işbu davanın konusu olmadığı, dolayısıyla davalının ambalaj kullanımının, davacı markaları ile benzerlik taşıyıp taşımadığının bu davada tartışılamayacağı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacının tanınmışlığa ilişkin iddialarının da yerinde bulunmadığı, yine dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 125,50 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip