Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1941
KARAR NO : 2023/1699
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2021
NUMARASI : 2020/189 E. – 2021/232 K.
DAVACILAR :
DAVACILAR VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Kullanmama Nedeniyle Marka İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/06/2021 Tarih ve 2020/189 Esas – 2021/232 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar ile davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, …’ün 1985 yılında …’nde müvekkili … ile dava dışı…tarafından kurulduğunu, 1985 yılından itibaren 2010 yılına kadar tüm tescil ücretleri, reklam, vergi vb ödemeleri bu üç ortak tarafından birlikte finanse edilmiş ise de 2010 yılından itibaren tüm tescil ücretleri, reklam, tabela vergisi, billbord bedelleri ve ilgili diğer ücret ve vergi ödemeleri sadece müvekkil … ve …’nın yetkilisi olduğu şirketler tarafından karşılandığını, davalı tarafın, dava konusu 2004/00439 tescil numaralı “…” ibarelerinden oluşan markayı 12.01.2004 tarihinde 03 ve 44. Sınıflar için tescil ettirdiğini ancak markanın davalı şirket tarafından on yıldır kullanılmadığını, markanın 2010 yılından itibaren davacı tarafça kullanıldığını, davalının buna rağmen Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/28 D.İş sayılı dosyası, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/29 D.İş sayılı dosyası, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/30 D.İş sayılı dosyası, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/31 D.İş sayılı dosyası ve Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/32 D.İş sayılı dosyası ile delil tespit davaları açtığını, davalı şirket yetkilisinin kullanmadığı markaya dayanarak kötü niyetli davranışlar sergilemesinin müvekkili şirketlerin ticari itibarını zedelediğini ileri sürerek, 2004/ 00439 sayılı markanın SMK m. 9 ve sair düzenlemeler kapsamında iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı …’nın 2010 yılında müvekkili şirket ortaklığından ayrıldığını, bu tarih itibariyle marka üzerinde hiçbir kullanım hakkı kalmadığını, bu tarihten sonra müvekkili tarafından şifahi anlaşma kapsamında davacı … ve şirketlerine marka kullanım hakkı verildiğini, dava konusu markanın 2010 yılından günümüze kadar davacı … tarafından müvekkilinin verdiği izin kapsamında kullanıldığını, nitekim davacı şirketlere karşı açılmış bulunan değişik iş dosyalarına davacılar tarafından sunulan dilekçelerde de dava konusu markaya dair kullanımlarının müvekkili ile yaptıkları şifahi anlaşma kapsamında olduğunun açıkça kabul edildiğini, davacıların bu markayı 2019 yılına kadar kullandıklarını, bunun karşılığında lisans bedelinin bir kısmı olarak müvekkili şirketin ve tarafların ortaklık yaptıkları diğer şirketlerin SGK ve vergi borçlarının … tarafından ödenmesi, bir kısmının da müvekkili şirket yetkilisine aylık olarak ödenmesine karar verildiğini, kaldı ki müvekkili şirket yetkilisi …’in fiili olarak 2019 yılına kadar davacıların işyerlerinde dava konusu markayı davacı tarafla birlikte olmak üzere kullanmaya devam ettiğini, markanın müvekkilinin izni ile dava dışı … tarafından da kesintisiz olarak kullanılmakta olduğunu, 1985 yılında davacı … ile müvekkil şirket yetkilisi dava dışı … ve dava dışı … tarafından kurulan … markasının, müvekkil şirket adına 2004 yılında tescil edildiğini, 2008 yılında dava dışı …’ın müvekkili şirket ortaklığından ayrıldığını, bu ayrılıkla birlikte …’a dava konusu marka üzerinde kullanım hakkı tesis eden 2008 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin münhasır olarak …’ın ortaklıktan ayrılmasını düzenlemekte olup müvekkili şirketin kalan ortakları bakımından bir düzenleme içermediğini, …’nın yalnızca müvekkili şirket ortağı olması nedeniyle anılan sözleşmeyi imzaladığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra yaklaşık iki yıl daha davacı …’nın müvekkili şirket ortaklığını sürdürdüğünü ve 2010 yılında ortaklıktan ayrıldığını, dava dışı …’ın müvekkili şirket ortaklığından ayrılmış olduğu 2008 yılından beri dava konusu markayı sözleşme kapsamında kesintisiz olarak kullanmaya devam ettiğini, davacıların kötü niyetli olduğunu, müvekkil markasını müvekkilin izniyle kullanmakta olduğu halde 2019/35932 numaralı “…” ibareli ve 2020/69069 numaralı “… … kadın erkek güzellik ….com.tr” ibareli marka başvurularında bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şirket ortaklarının bir dönem …, … ve … olduğu, …’ın 10.04.2008 tarihli ticaret sicil gazetesinde tüm hisselerini, … ve …’e devrettiği, 05.04.2010 tarihli ticaret sicil gazetesinde ise …’nın, şirketteki hisselerini … ve …’a devrederek şirket ortaklığını sonlandırdığı, davalının en son 28.10.2011 tarihinde fatura düzenlediği, sonraki yıllarda sadece zarar kaydının mevcut olduğu ancak davalı şirketin eski ortakları olan …, … ve … arasında 01.04.2008 tarihinde imzalanan sözleşme ile “…” ve “…” ibareli markaların kullanımları konusunda her üç kişinin de davalı şirketten bağımsız olarak kullanımlarda bulunabilmesi (münferiden veya yeni kurulacak ortaklıklarla) konusunda taraflar arasında bir anlaşmaya varıldığı, ilgili sözleşmede kullanım izni verilen markanın doğrudan hangi marka olduğuna dair bir tescil numarasına yer verilmemiş ise de sözleşme tarihinde “…” markasının davalı şirket adına tescilli olduğunun görülebileceği, sözleşme tarihi itibariyle adı geçen her üç kişinin de şirketin ortakları olduğu gözetildiğinde, bahsi geçen şahısların ortaya koyduğu iradenin uyuşmazlık konusu “…” markasının kullanımına yönelik bir anlaşma olarak yorumlanması gerektiği, dava konusu marka sahibi davalı şirketin verdiği izin ile davacılar ve dava dışı …’ın kurucu ortağı olduğu dava dışı şirketin “…” esas unsurlu markasal kullanımlarda bulunduğu ve bu kullanımların SMK m.9/3 hükmü uyarınca davalı şirketin kullanımları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, “…” esas unsurlu markasal kullanımların “Kuaförlük Hizmetleri”ne ilişkin olduğu, bu hizmetlerin davaya konu marka kapsamında yer alan “Güzellik salonu hizmetleri, kuaför salonları hizmetleri, manikür hizmetleri, masaj hizmetleri, cilt bakımı hizmetleri.” ne karşılık geldiği, dolayısıyla dava tarihinden önceki son beş yıl içinde davalı şirketin bu hizmetler bakımından davaya konu markasını pazar payı oluşturacak şekilde ve ciddi surette kullandığı ancak davaya konu 2004/00439 sayılı markanın “Parfümler, losyonlar, kolonyalar, deodorant, gül suyu, traş losyonlar, ter önleyici deodorantlar. Oje, ruj, rimel, krem, saç boyası, şampuan, kozmetik amaçlı aseton, traş kremi.” emtiaları bakımından pazar payı oluşturacak şekilde ciddi surette kullanılmadığı gerekçesiyle, markanın, “Parfümler, losyonlar, kolonyalar, deodorant, gül suyu, traş losyonlar, ter önleyici deodorantlar. Oje, ruj, rimel, krem, saç boyası, şampuan, kozmetik amaçlı aseton, traş kremi.” emtiaları bakımından iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili …’nın doğrudan kendisinin ve/veya ortağı olduğu şirketlerin, …’nın öncelikli sahibi olduğu “…” markasını 1985 yılından bugüne kadar kesintisiz biçimde kullanmasının hak sahipliğine dayalı kullanım olduğu açık iken ilk derece mahkemesince bu hususun göz ardı edildiğini, dava dışı … ve şirketi …. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından “…” markasının daha sonraki kullanımlarının hak sahipliğine dayalı kullanım olduğunu, dava dışı … ve şirketinin dava konusu markayı kullanımının üç kurucu ortaktan biri olmasına dayandığını, dava konusu marka sahibi firmanın müvekkillerine “güzellik salonu hizmetleri, kuaför salonları hizmetleri, manikür hizmetleri, masaj hizmetleri, cilt bakımı hizmetleri” için herhangi bir şekilde yazılı ya da sözlü hiçbir izni bulunmadığını, taraflar arasında bir lisans sözleşmesi de bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını, davalı şirket adına tescilli 2004/00439 numaralı markanın iptali ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece davanın kısmen reddine karar verilmiş ise de, benzer sınıflarda kullanıldığı ispatlandığından, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Dava, kullanmama nedeniyle marka iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, SMK’nın markanın kullanım külfetine ilişkin 9. maddesi uyarınca davalı markasının tescil edildiği tarihten sonraki tüm zaman sürecinde kullanım külfetinin bulunduğu, bu kullanımının SMK’nın 7. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen şekilde, yine 7. maddenin 3. fıkrası ve SMK’nın 9. maddenin 2 ve 3. fıkrasında belirlendiği şekilde gerçekleşmesi gerektiği, markanın kullanımından söz edilebilmesi için ciddi nitelikte olması gerektiği, ciddi kullanım ibaresi SMK’da çok açık değil ise de her şeyden önce sadece markanın iptal edilmesini önlemek için göstermelik küçük ölçekte ve sembolik kullanmaların ciddi bir kullanım olmayacağı (Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 4. Baskı, İstanbul, s.972), yargılama konusu markayı kapsamında bulunan uyuşmazlık konusu hizmetler için kullandığını ispat yükünün davalıda olduğu, somut olayda davalı Şirket’in eski ortakları olan …, … ve … arasında 01.04.2008 tarihinde imzalanan sözleşme ile her üç kişinin de davalı Şirket’ten bağımsız olarak “…” ibareli markanın münferiden veya yeni kurulacak ortaklıklarla kullanabilmesi konusunda anlaşmaya varıldığı, sözleşme ile kullanım izni verilen markanın dava konusu dışında başka bir “…” markası olduğunun davacı tarafça iddia ve ispat olunamadığı, davacıların ve dava dışı eski ortak …’ın bu sözleşme ile davalı şirket tarafından verilen izin kapsamında “…” esas unsurlu markasal kullanımlarda bulunduğu ve bu kullanımların SMK m.9/3 hükmü uyarınca davalı şirketin kullanımı sayıldığı, ancak davalı Şirket’in izniyle gerçekleşen “…” esas unsurlu markasal kullanımların “Güzellik salonu hizmetleri, kuaför salonları hizmetleri, manikür hizmetleri, masaj hizmetleri, cilt bakımı hizmetleri.” yönünden ispat olunduğu, davalı tarafından marka kapsamındaki “Parfümler, losyonlar, kolonyalar, deodorant, gül suyu, traş losyonlar, ter önleyici deodorantlar. Oje, ruj, rimel, krem, saç boyası, şampuan, kozmetik amaçlı aseton, traş kremi.” emtiaları bakımından pazar payı oluşturacak şekilde ciddi surette markasal kullanımı ispatlamaya elverişle delil sunulmadığı, bu nedenle mahkemece markanın, “Parfümler, losyonlar, kolonyalar, deodorant, gül suyu, traş losyonlar, ter önleyici deodorantlar. Oje, ruj, rimel, krem, saç boyası, şampuan, kozmetik amaçlı aseton, traş kremi.” emtiaları yönünden kullanmama nedeniyle iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85’er TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacılar ile davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın anılan taraflardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacılar ile davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafların uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…