Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/194 E. 2022/1683 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/194
KARAR NO : 2022/1683
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2019/131 E. – 2020/254 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2020 tarih ve 2019/131 E. – 2020/254 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … numaralı “…” markasının tescili için yaptığı başvuruya diğer davalı tarafından yapılan itiraz üzerine başvurunun kısmen reddedilmesi kararına karşı yapılan itirazın da YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkilinin adına tescili istenen “…” markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin önceki marka tescillerine ve tanınmış şemsiye markasına bağlı seri marka niteliğinde olup, davalı firma markaları ile karıştırılma ihtimaline sebebiyet vermediğini, davalı firmanın markasına yaklaşma amacı güdülmediğini, “…” ibaresinin genel kullanıma açık ve tek başına tescil edildiğinde ayırt edici niteliği bulunmayan bir ibare olduğunun görüleceğini, davalı firmanın tescilli … sayılı ve “…” ibareli, … sayılı ve “…” ibareli, … sayılı ve “… …” ibareli, … sayılı ve “…” ibareli … sayılı ve “…, … sayılı ve “… …” ibareli markalarının Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanıldığını ispat etmesini talep ettiklerini, müvekkilinin daha önceden tescil edilen … sayılı “… …”,…sayılı “… …” ve … sayılı ve “… … …” ibareli markalarının mevcut olduğunu ileri sürerek 2019-M-6622 sayılı YİDK kararının iptaline, … sayılı markanın başvuru kapsamındaki tüm sınıf ve alt sınıflar yönünden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuru konusu “… … …” markası ile itiraz gerekçesi markaların benzerliği hususu incelendiğinde, itiraz gerekçesi markalardan …, …, …, …, … ve … sayılı markaların başvuru ile görsel ve işitsel düzeyde benzer markalar olduğunu, …, …, …, … sayılı markaların tescil kapsamındaki mal/hizmetler ile kullanıma konu … ve … sayılı markaların “reçeller” emtiasının, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvuru kapsamından çıkartılan mal ve hizmetleri ile aynı/benzer/ilişkili türde mal/hizmetler olduğunu, itiraz sahibinin, markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötüniyet gerekçeli itirazın haklı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin reçel, marmelat ve komposto, fındık, fıstık ezmeleri, çikolata gibi ürünlerin üretimi ile iştigal eden bir şirket olduğunu, davacının “… …” markaları ile müvekkilinin “…” markalarının karıştırılacak derecede benzer bulunduğunun kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit bulunduğunu, davacı tarafından sunulan ürünlerde ilk dikkati çeken unsurun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu “… … …” başvurusunun kapsamındaki mal ve hizmetlerin, müvekkilinin “…” markasının kullanıldığı ve tescilli markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı veya bağlantılı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu … sayılı markanın davaya konu edilen mal ve hizmetleri ile YİDK kararında redde mesnet …, …, … ve … (Kullanımı ispatlanan reçeller emtiası bakımından) sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan mal ve hizmetlerin aynı ve benzer mal ve hizmetler içerdikleri, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında, dava konusu markanın “… … …+Şekil” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin aynı zamanda davacı markasının ticaret unvanının eki olduğu, bu nedenle markasal ayırt edicilik bakımından tali nitelikte bulunduğu, markada “…” ibaresinin diğer ibarelere nazaran daha büyük punto ile yazıldığı ve markasal mizanpajın ortasında yer aldığı, dava konusu markayı oluşturan esas unsurun “…” ibaresi olduğu, redde mesnet markaların, “…, … …, …, …+Şekil, …+Şekil, …+Şekil” ibarelerinden oluştuğu, söz konusu markaların esas unsurunu “…” ibaresi oluşturduğu, karşılaştırılan markalar arasında “…” ibaresinin müşterek varlığından kaynaklı görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu, bu ibarenin davaya konu mal ve hizmetleri doğrudan tanımlamadığı ve somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleştiği, davacının önceki tarihli…sayılı markası haricindeki marka işlem dosyasında numaralarını bildirdiği diğer markaların tescil tarihleri ile dava konusu marka başvurusu arasında beş yıldan daha az süre bulunduğundan, söz konusu markaların hali hazırda hükümsüzlük tehdidi altında bulundukları, bu nedenle müktesep hak iddiasına mesnet olamayacakları, davacının önceki tarihli…sayılı “… …+Şekil” ibareli markasının kapsamınaki 31 ve 35. sınıftaki mal ve hizmetlerin aynı zamanda dava konusu marka başvurusuna konu edilen ve başvurudan çıkartılarak eldeki davaya konu olan mal ve hizmetlerden bir kısmını kapsadığı, önceki tarihli markanın esas unsurunun da “…” ibaresi olduğu, önceki tarihli markanın asli unsurunun korunarak eldeki davaya konu marka başvurusunun oluşturulduğu, davaya konu marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin tali konumda olması nedeniyle markanın asli unsuru olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla bu yöndeki bilirkişi heyetinin aksi yöndeki görüşüne itibar edilmediği, ancak davacı şirketin önceki tarihli…sayılı “… …+Şekil” ibareli markasını 31 ve 35. Sınıftaki mal ve hizmetler bakımından fiilen kullandığına ilişkin marka işlem dosyasına delil ibraz etmediği, fiilen kullanıldığı ispatlanamayan bu marka dolayısıyla da müktesep hak iddiasının yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, benzerlik bakımından yapılan incelemede markaların bir bütün olarak bıraktıkları izlenimin dikkate alınması zorunlu olup, müvekkili şirket adına başvurusu yapılan “… … … + şekil” markası ile davalı firmanın “…” ibareli markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını,”… … … + şekil” markasının, müvekkili şirketin önceki marka tescillerine ve tanınmış şemsiye markasına bağlı seri marka niteliğinde olup, davalı firma markaları ile karıştırılma ihtimaline sebebiyet vermediğini, müvekkili şirketin müktesep hakkı bulunduğunu, müktesep haklar yönünden benimsenen değerlendirmelerin son derece hatalı olduğunu, “…” ibaresini içerecek şekilde tescilli birçok marka bulunduğunu, “…” ibaresinin belirli bir firmaya özgülenebilecek nitelikte bir marka olmadığını, kullanım ispatı değerlendirmesinde davalı firma adına tescilli markaların yalnızca reçel ürünleri bakımından kullanıldığı tespit edilmiş ise de, müvekkili şirket marka başvurusunun reçel ürünü haricindeki sınıf ve alt sınıflar bakımından da reddi usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, davalı firmanın… numaralı markayı kullanma yükümlülüğünü yerine getirmediğinin iptal davası neticesinde sabit hale geldiğini, Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde ikame edilen 2018 / 91 Esas sayılı davanın 17.12.2020 tarihinde karara bağlandığını, davalıya ait … sayılı markanın 29. ve 30. sınıflar açısından 19/06/2007 tarihinden geçerli olmak üzere iptaline, davalıya ait … sayılı markanın 29., 30. ve 35. sınıflar açısından 20/06/2008 tarihinden geçerli olmak üzere iptaline, davalıya ait 2005/07791 sayılı markanın 29., 30. ve 40. sınıflar açısından 30/05/2011 tarihinden geçerli olmak üzere iptaline karar verildiğini, yine davalı firma adına tescilli ve itiraza dayanak gösterilen … numaralı markaların da İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2019 / 114 Esas sayılı kullanmama sebebi ile iptal davası neticesinde iptaline hükmedildiğini, kararların çeliştiğini, kaldı ki; bir markanın birkaç faturada, son derece düşük adette üründe kullanılmasının yasa ile aranılan “ciddi kullanım” kriterini karşılamayacağını, bununla birlikte ilk derece mahkemesi nezdinde davalı firmanın kullanım ispatına ilişkin yapılan incelemede … numaralı markaların kullanılıp kullanılmadığının değerlendirilmemiş olmasının da hukuka aykırı olduğunu, … numaralı markaların da dava tarihi itibariyle kullanılıp kullanılmadıklarının ispatlanması gerektiğini, davalı firmanın müvekkili şirket markasına itiraz aşamasında dayanak gösterdiği markalar yönünden üzerine düşen kullanım ispatı yükümlülüğünü yerine getiremediğini, ayrıca itiraza dayanak olan … numaralı markanın, müvekkili şirket adına tescilli … numaralı “… …” ve …numaralı “… …” ibareli markalardan sonra başvuruya konu edilmiş olduğundan bu markanın da redde gerekçe gösterilmesi mümkün bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı şirketin başvuru konusu yaptığı markanın “…” ibareli olduğu, dava konusu bu markanın davaya konu edilen mal ve hizmetleri ile YİDK kararında redde mesnet alınan …, …, … ve … sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan mal ve hizmetlerin aynı ve benzer mal ve hizmetleri içerdikleri, davacının başvurusuna konu marka ile davalı şirketin itirazına mesnet markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında, başvuru konusu “… … …+Şekil” ibareli markadaki “…” ibaresinin çatı marka olduğu, başvuru konusu olan markadaki “…” ibaresinin diğer ibarelere göre farklı ve büyük yazılarak ön plana çıkarılması nedeniyle “…” ibaresinin asıl unsur olduğu, redde mesnet markaların da esas unsurunun “…” ibaresinden oluşması nedeniyle karşılaştırılan markalar arasında “…” ibaresinin müşterek varlığından kaynaklı görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğu, “…” kelimesinin davaya konu mal ve hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, SMK’nın 6/1. maddesindeki koşullarının somut olayda gerçekleştiği, davacı şirketin önceki tarihli…sayılı markası haricindeki diğer markalarının tescil tarihleri ile dava konusu marka başvurusu arasında beş yıldan daha az süre bulunduğundan, söz konusu markaların hali hazırda hükümsüzlük tehdidi altında bulundukları, bu nedenle müktesep hak iddiasına mesnet olamayacakları, davacının önceki tarihli…sayılı “… …+Şekil” ibareli markanın da kapsamındaki 31 ve 35. sınıftaki mal ve hizmetler bakımından fiilen kullandığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip