Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1923 E. 2021/1583 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2021
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/07/2021 tarih ve…. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin nakliye ve akaryakıt işi ile de iştigal ettiğini, davalılardan …’ın sahibi olduğu, diğer davalı …’nun şoförlüğünü yaptığı…plakalı araca Niğde’ye götürülmek üzere …. 27.000kg. gübre yüklendiğini, ancak gübrelerin yolda ıslandığını, bu sebeple alıcı tarafından teslim alınmadığını, yüklenen ancak varış yerine teslim edilmeyen gübrelerin bedelinin dava dışı … A.Ş. ye müvekkili tarafından ödendiğini, gübrelerin teslim edilmemesi nedeni ile uğranılan zarardan davalıların müteselsilen sorumlu olduklarını, ödenen bedelin tahsili için davalılar aleyhine Ankara 24.İcra Müdürlüğünün…. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, davalıların icra takibine itiraz ederken yetki itirazında bulunmuşsa da bu itirazın yerinde olmadığını, alacağın para borcu olduğunu,TBK 89.madde uyarıca alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğini, kaldı ki davalı tarafla yetki sözleşmesi yapıldığını ve Ankara İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili kılındığını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin asıl alacak üzerinden devamına, % 20 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, taraflar arasında para borcu söz konusu olmadığından mahkemenin ve icra takibinin yapıldığı icra müdürlüğünün yetkili bulunmadığı, Nevşehir İcra Daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkillerin imzaladığı yetki sözleşmesi bulunmadığını, yetki sözleşmesindeki imzayı kabul etmediklerini, davalı …’ın yanında sigortalı şoför olarak açılan diğer davalının davacı ile sözleşme imzalama yetkisi bulunmadığını, nakli yapılan gübrenin ıslanmasında müvekkillerinin bir kusuru bulunmadığını, davacının nakliye yapılacak aracın üstü açık olduğunu bile bile gübreyi yüklediğini, yağmur yağmasından yada mevcut brandanın yetersiz kalmasından dolayı müvekkillerine kusur isnat edilmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı/borçlunun takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde borca da açıkça itirazda bulunduğundan davacı/alacaklı ile arasındaki akdi ilişkiyi de dolayı olarak reddettiği, borca itirazda davalının açıkça akdi veya hukuki ilişkiyi reddetmesini aramak gerekli olmayıp, borca itirazın tek başına davacı ile arada hukuki veya akdi bir ilişkinin olmadığı şekilde yorumlanması gerektiği, dolayısı ile somut olayda TBK’nın 89. Maddesinin uygulanamayacağı, ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahısların sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlendiği;somut olayda; davacının dayandığı iş takip hesap formunda imzası bulunan davalıların tacir olmadıkları, kaldi ki anılan belgedeki imzayı da inkar ettikleri ve bu durumda ilgili yetki kaydının da geçersiz olduğu, buna göre yetkili icra dairesinde usulüne uygun şekilde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, icra takibine konu edilen alacağın para alacağı olması nedeniyle TBK’nın 89. maddesi uyarınca Ankara icra dairelerinin yetkili olduğunu, kaldı ki iş takip hesap formunda yetki sözleşmesi yapılarak Ankara İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili kılındığını, davalı tarafça akdi ilişkinin inkar edilmediğini, mahkemenin aksi yöndeki kabulünün hatalı bulunduğunu, kararın hüküm kısmının tamamen hatalı olduğunu, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini ya da dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İtirazın iptali davasının dinlenebilmesi için öncelikle, yetkili icra dairesinde başlatılmış olan usulüne uygun bir icra takibinin var olması gerekir. Bu gereklilik, HMK’nın 114/2. maddesi anlamında bir dava şartı niteliğindedir. Ayrıca icra dairesinin yetkisi ile birlikte mahkemenin de yetkisine itiraz edildiği durumlarda, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi gerekir.
İİK.’nın 50/1. maddesi “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.” düzenlemesini haizdir. HMK’nın 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu aynı Kanunun’nun 10. maddesinde de sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davacı davalılar tarafından taşınan gübre emtiasının taşıma sırasında hasarlandığı , bu sebeple zarara uğradığı iddiasıyla zarar miktarının tahsili istemiyle davalılar aleyhine davaya konu icra takibini başlatmış, davalılar da ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde ve usulüne uygun olarak yetkili icra müdürlüğünün Nevşehir İcra Müdürlükleri olduğunu ileri sürerek İcra Müdürlüğü’nün yetkisine ve borca itiraz etmişlerdir. Dosya kapsamından davalıların yerleşim yerinin Nevşehir, davalılar tarafından taşınan emtianın teslim yerinin ve dolayısıyla sözleşmenin ifa yerinin Niğde olduğu anlaşılmaktadır. Bu duruma göre ve yukarıda sözü edilen İİK’nın 50. maddesi ve HMK’nın 6 ve 10. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde dava konusu uyuşmazlık bakımından yetkili icra müdürlükleri Nevşehir veya Niğde icra müdürlükleri olup , dava konusu icra takibinin başlatıldığı Anka İcra Müdürlüğü yetkili bulunmadığından, somut uyuşmazlık bakımından itirazın iptali davasının ön şartı olan usulüne uygun olarak yapılmış bir icra takibinden söz etmek mümkün değildir.
Diğer taraftan, davacı tarafça TBK’nın 89/1 maddesi gereğince Ankara icra müdürlüklerinin yetkili olduğu ileri sürülmüşse de taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinde kararlaştırılan edimlerin niteliği ve icra takibinde davalıların sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle uğranılan zararın tahsilinin istendiği gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın para borcundan kaynaklanmadığı, bu bağlamda somut olayda TBK’nın 89/1 maddesinin uygulanma yeri bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Diaresin’inin …. sayılı ilamı da aynı yöndendir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince de aynı sonuca ulaşılmışsa da ; mahkemenin davalıların borca itiraz etmesinin akdi ilişkinin inkarı niteliğinde olduğu ve bu sebeple TBK’nın 89 maddesinin uygulanmayacağına ilişkin gerekçesi yerinde görülmemiştir. Zira davalıar icra müdürlüğü nezdindeki itirazlarında borca itiraz etmekle birlikte akdi ilişkiyi inkar etmedikleri gibi davaya cevap dilekçelerinde de akdi ilişkiyi açıkca kabul ederek dava konusu zararın meydana gelmesinde kusurlu olmadıklarını savunmuşlardır.
Öte yandan, davacı tarafça, tarafların iş takip hesap formunda yetki sözleşmesi yapıarak Ankara İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili kılındığını ileri sürmüşse de bahsi geçen iş takip hesap formunda Ankara İcra Dairelerinin yetkili kılındığına dair bir düzenleme bulunmadığından davacının bu itirazı da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda; davanın açıklanan gerekçelerle HMK’nın 114/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesi hükmünün gerekçesine ilişkin olarak yerinde görülmekle kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş ve her ne kadar davanın reddine karar verilmişse de davalıların usulüne uygun olarak davet edilmelerine rağmen mazeretsiz olarak ilk toplantıya katılmamaları sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sonlandırıldığı anlaşıldığından 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesi gereğince vekille temsil edilen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmeyerek, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davalılardan tahsiline ve davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/07/2021 gün ve ….. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın HMK’nın 114/2 maddesi gereğince usulden REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 642,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 583,48 TL karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak anılan davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan toplam 156,50 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine
6-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/12/2021 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2022

….