Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/191 E. 2023/132 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/191 – 2023/132
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/191
KARAR NO : 2023/132
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI : 2019/364 E. – 2020/253 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/10/2020 tarih ve 2019/364 Esas – 2020/253 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı… vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin sağlık, beslenme ve sürdürülebilir yaşam için çözümler sunma konusunda uzman, dünya çapında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, kendi oluşturduğu ve uzun yıllardır yaygın ve kesintisiz şekilde hemen hemen tüm dünyada satışa sunduğu “…” işaretinin 01. sınıf kapsamında tescili amacıyla … sayı ile… nezdinde marka başvurusu gerçekleştirdiğini, söz konusu marka başvurusunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından re’sen inceleme sonucunda 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri gerekçe gösterilerek reddedildiğini, red kararına yapılan itirazın da YİDK tarafından reddine karar verildiğini, “…” markasının müvekkili tarafından oluşturulan ayırt edici bir marka olması, Türkiye dahil pek çok ülkede halihazırda sayısız marka tescili ile korunması ve bu tesciller üzerinden öncelikli ve kazanılmış haklarının bulunması sebebiyle YİDK kararının iptalini talep ettiklerini, “…” markasının ilk olarak müvekkili tarafından geliştirilmiş, hiçbir anlam ifade etmeyen ve kullanıldığı kimyasal içeriği tanımlamaktan son derece uzak bir marka olması nedeniyle ayırt ediciliğinin oldukça güçlü olduğunu, uzun yıllardır süren yoğun ve yaygın kullanımı, çeşitli reklam ve tanıtım çalışmaları sonucunda, güzellik, cilt ve saç bakımı konusunda bilinçli tüketiciler başta olmak üzere tüm kesimlerde uluslararası bilinirliğe ulaştığını, 2010 yılından bu yana yaygın ve yoğun bir biçimde Türkiye’de kullanıldığını, müvekkilinin kendi ürettiği bitki kaynaklı doğal hammadde için … ismi olarak “…” ismini önerdiğini ve bu ismi “…” markası altında ticari hayatında kullanacağını beyan ettiğini, müvekkilinin birlikte markalama stratejisi kullanan şirketlerden biri olduğunu, “…” markasını taşıyan bileşeni nihai tüketicilere bir kişisel bakım ürünü bileşeni olarak sunduğunu, kişisel bakım ürünü üreticilerinin de bu bileşeni kullanarak nihai ürünü perakende olarak tüketicilere sunduğunu, diğer bir ürünün içinde saklı olması nedeniyle, bağımsız bir ürün olarak tüketici tarafından gözlemlenemediğini, “…” markasının ana dili İngilizce olan ülkelerde dahi müvekkili adına tescilli olduğunu, ilgili tüketici uzmanlaşmış ve son derece bilinçli olduğu için “…” markasının bu tüketiciler nezdinde malların ticari kökenine ilişkin bir algı oluşturduğunu, marka fonksiyonunu yerine getirdiğini, “…” markasının kullanım sonucunda ayırt edicilik kazanmış bir marka olması nedeniyle 6769 sayılı SMK’nın 5/2 maddesi uyarınca 5/1-b ve 5/1-c maddeleri kapsamında reddedilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, 2019-M-6636 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu marka başvurusunun “başvuru konusu işaretin doğal nem düzenleyicisi ve bilinen en etkili nemlendirici içeriği olduğu ve birçok cilt kreminde cildin nemini korumak amacıyla kullanıldığının” bilindiğini, piyasada tasviri olarak yaygın kullanımı olan bir ibare olduğunu, böyle bir ibarenin ve kullanımın herhangi bir sınıfta ve tescil kapsamına alınmak istenen 01. sınıftaki mallarda ayırt ediciliğinin bulunmadığını, tasviri olarak algılanacak bu ibarenin davacının işletmesi ile özdeşleştiğine kanaat getirecek somut veri bulunmadığını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamında yer alan “Güzellik bakımı ve cilt bakımı ürünlerinin imalatı için endüstriyel kullanıma mahsus kimyasal ürünler; ultraviyole ışınlarının emilimi için kozmetiklerin, saç bakımı ürünlerinin, cilt bakımı ürünlerinin ve güneşten koruma ürünlerinin içerisinde kullanılmaya mahsus kimyasal ve biyokimyasal müstahzarlar.” emtialarının hitap ettiği tüketici kesiminin halk olmadığı, söz konusu emtiaların güzellik bakımı ve cilt bakımı ürünlerinin imalatı için kullanılan kimyasal ürünler olup ham madde-ara mamül niteliklerinin bulunduğu, dolayısıyla ilgili tüketici kitlesinin güzellik bakımı ve cilt bakımı ürünleri imalatında bulunan teşebbüsler olduğu, bu ibarenin bilinen bir nemlendirici içeriği olmadığı, gerek davaya konu emtiaların ilişkilendiği sektörden bulunan bilirkişi heyetinin ibraz ettiği kök ve ek raporlarda, gerekse re’sen Avrupa Komisyonu’nun oluşturduğu “Kozmetik İçerik Veritabanı” içeriğinde yapılan araştırmada, bu ibarenin kozmetik içerik ismi olmadığının tespit edildiği, davaya konu emtialar ile aynı/benzer emtialar bakımından bu ibarenin Hong Kong, Singapur, Filipinler, Güney Afrika, Meksika, Kuveyt, Brezilya, Katar, Suudi Arabistan, Avrupa Fikri Mülkiyet Ofisi (Topluluk Markası), Kanada ve WIPO (Madrid Protokolü) nezdinde tescil edildiği, bu hale göre söz konusu ibarenin davaya konu emtialar bakımından, bu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesimi nezdinde sınırları belirli ve bütünlük arz eden, marka sicilinde gösterilebilen soyut ayırt edici bir işaret olduğu, ayrıca davaya konu emtiaların karakteristik bir özelliğini içermediğinden marka fonksiyonlarını icra etme kabiliyetini haiz ayırt edici bir ibare bulunduğu, dolayısıyla somut ayırt edici olduğu, davaya konu emtiaların cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten bir ibare olmadığı, bu nedenle tanımlayıcı da bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 2019-M-6636 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, mahkeme kabulüne aksine, dava konusu ibarenin, somut ve soyut anlamda ayırt edicilikten yoksun olup marka algısı yaratmadığını, tasviri nitelikteki tanımlayıcı bu ibarenin, ayırt edicilikten yoksun olduğunu, marka olmaya elverişli olmayan bu ibare üzerinde marka algısının oluşmayacağını ve bu nedenle de ayrıca SMK’nın 5/1-b maddesi kapsamında reddi gerektiğini, söz konusu ibarenin, ilgili sektörde ve ticari hayatta yaygın kullanımı olan tasviri bir ibare olduğunu, mahkeme tarafından, cevap dilekçesinde yer alan hususular ve ibarenin piyasadaki bu tasviri kullanım şekli değerlendirilmeden inceleme yapıldığını, oysa ibarenin bu haliyle bileşimlerde açıkça ve tasviri olarak kullanıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, içinde güzellik uzmanı ve eczacı bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetince hazırlanan kök ve ek bilirkişi raporunda açıklandığı üzere “…” ibaresinin, başvuru kapsamında yer alan mallar yönünden soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunduğu, ayrıca bu ibarenin kapsamındaki mallar yönünden tanımlayıcı ve tasvir edici bir işaret de olmadığı, dolayısıyla SMK’nın 5/1-b ve c maddesi kapsamında başvurunun reddi kararının yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davalı… vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı… vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı… tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 125,50 TL bakiye harcın davalı… tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- İstinaf aşamasında davalı… vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.