Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1883 E. 2023/1744 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1883
KARAR NO : 2023/1744
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2021
NUMARASI : 2020/8 E. – 2021/18 K.

DAVACI –
KARŞI DAVALI :
VEKİLİ :

ASIL DAVA KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
KARŞI DAVA KONUSU : Markanın Kullanmama Nedeniyle İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/02/2021 Tarih ve 2020/8 Esas – 2021/18 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı – karşı davacı ile davacı – karşı davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin 2015/75976, 2013/40649, 2013/40633, 2013/40650 sayılı ve “…” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının 2018/78386 numaralı “…” ibareli başvurusuna yaptıkları itirazların reddine karar verildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun 11/11/2019 tarih, 2019/M-7981 sayılı kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkil şirketin markaları ile itiraza konu markanın görsel ve işitsel benzer olduğunu, aynı fiil kökünden geldiğini, markaların aynı hizmetleri kapsadığını, kendi markalarının seri marka niteliğinde olduğunu ve ortalama tüketicinin itiraza konu markayı kendi markaları olduğunu düşüneceğini, davalının kötü niyetli bulunduğunu, davalının 2004/02156 sayılı “…” markasını kullanmadığını ve kullanmamaya bağlı sonuçlardan kaçınmak amacıyla dava konusu marka başvurusunu yapmış olduğunu, davalının itiraz aşamasında ileri sürmediği kullanmama defini bu aşamada ileri sürme imkanın bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’nın 11/11/2019 tarih ve 2019/M-7981 sayılı kararının iptali ile 2018/78386 numaralı marka başvurusunun tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davacı şirketin markaları ile davaya konu “…” markasının farklı anlamlara geldiğini, davacı şirketin markalarında asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, markaların fonetik, kavramsal ve yarattıkları algı itibariyle farklı bulunduğunu ve iltibasa neden olmayacağını, “…/…” ibaresinin zayıf marka niteliğinde olduğunu, ilgili sınıfa ilişkin tasvir edici nitelikte bulunduğunu, davacı şirketin ilgili markalarını kullanmadığını, kullanmama def’ilerinin bulunduğunu, markalar arasında sınıfsal açıdan benzerlik olmadığını, dava konusu başvurunun “…” kök markasına dayalı müktesep hakka dayandığını, davalının markalarının tanınmış marka niteliğinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise davacı/karşı davalı adına tescilli 2013/40633 ve 2013/40649 no’lu markaların Türkiye sınırları içinde ciddi biçimde kullanılmadığını, ilgili markaların yedekleme kastı ile kötü niyetle tescil edildiğini ileri sürerek, davacı/karşı davalı adına tescilli 2013/40633 ve 2013/40649 no’lu markaların kullanmama nedeniyle iptalini, 2015/75976 ve 2013/40650 no’lu markaların ise kötü niyetli tescil gerekçesiyle hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davacı/karşı davalı vekili, karşı dava yönünden mahkemenin yetkili olmadığını, davalı/karşı davacının itiraz aşamasında kullanım ispatı talebinde bulunmadığını, karşı davanın haksız olduğunu savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece asıl davada, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının 2013/40649 sayılı “… … …”, 2013/40633 sayılı “… …” ve 2013/40650 sayılı “… …” markaları ile davalının markası arasında benzerlik olmadığı karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceği, davacının 2015/75976 sayılı “… …” markası ile davalının dava konusu markası arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu ancak davalının SMK m. 25/7’deki kullanmama def’ini ileri sürdüğü ve bu markanın kullanımına ilişkin verinin bulunmadığı, davalının 2004/02156 sayılı kök markasının “…” ibareli markası için müktesep hak teşkil ettiği, bu sebeplerle davalının “…” ibareli markası ile davacının “… …” markası arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmasına rağmen, SMK m.6/1 hükmünün uygulanamayacağı, SMK m. 6/5 hükmünün uygulanabilmesi için gereken şartlara ilişkin dosyada içeriğinde veri olmadığı, kötü niyet iddialarını ispatlamaya elverişli delil bulunmadığı, SMK m. 6/9 hükmünün şartlarının oluşmadığı, karşı dava yönünden ise davacı/karşı davalının 2013/40649 ve 2013/40633 sayılı markalarının tescilinden itibaren beş yıllık sürenin geçmiş olduğu, kullanıma ilişkin herhangi bir belgenin sunulmadığı, SMK m. 26/1/a hükmündeki markanın iptali şartlarının gerçekleştiği, davacı/karşı davalıya ait 2013/40650 ve 2015/75976 sayılı markaların tescil tarihinden itibaren beş yıllık sürenin geçmediği, bu nedenle gerçekte kullanılıp kullanılmadığı hususunun ve yedekleme kastının bulunup bulunmadığının netleşmediği gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne, davacı/karşı davalıya ait 2013/40649 ve 2013/40633 sayılı markaların kullanmama nedeniyle iptaline, davacı/karşı davalıya ait 2013/40650 ve 2015/75976 sayılı markaların kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, asıl dava bakımından, davalının “…” markası üzerinde müktesep hakkının bulunmadığını, dava konusu markanın kötü niyetli bir şekilde eski markanın kullanmamaya bağlanan sonuçlarından kaçmak amacıyla tescilinin talep edildiğini, bu sebepten SMK m. 6/9 kapsamında reddinin gerektiğini, müvekkiline ait 2015/75976 no’lu “… …” markasının tescilinin üzerinden beş yıl geçmemesi sebebiyle kullanmama def’inin ileri sürülemeyeceğini, karşı dava bakımından ise mahkemenin yetkisiz olduğunu, müvekkiline ait 2013/40649 no’lu “… … …” ve 2013/40633 no’lu “… …” markalarında esaslı unsurun “…” ibaresi olması sebebiyle kullanım değerlendirmesinin bu unsur göz önüne alınarak yapılmasının gerektiğini, müvekkilinin ticari defterleri incelenmeden eksik hüküm kurulduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı-karşı davacı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı/karşı davalının markalarını kullanmadığını mahkeme nezdinde açıkça belirttiğini, markalarını yedekleme kastıyla tescil ettirdiğini, bu amaçla yapılan tescillerin kötü niyetli olarak kabulünün gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Asıl dava, YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü; karşı dava, markanın kullanmama nedeniyle iptali ile marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve her ne kadar davacı-karşı davalı vekilince karşı davada yetki ilk itirazında bulunulmuşsa da, HMK.’nın 13. maddesi uyarınca asıl davanın açılmış olduğu mahkemenin, kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde, asıl davaya karşı açılan karşılık davaya bakmaya da yetkili bulunduğu, dolayısıyla karşılık davanın kanunun aradığı şartlara uygun ve ortada kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı yok ise asıl davanın davacısının, karşılık davada yetki itirazında da bulunamayacağı, YİDK iptali davasında, itiraza dayanak markaların iptali veya hükümsüzlüğü istemiyle açılan karşı davalarda da, asıl ve karşı davalar arasında bağlantının bulunduğunun kabul edildiği, Yargıtay’ın emsal uygulaması da bu yönde olduğu (Yargıtay 11. HD. 15.11.2007 gün ve 2006/11508 E.- 2007/14384 K., 23.02.2010 gün ve 2008/6116 E.-2010/2065 K.), yine karşı davada davalıya ait 2013/40649 ve 2013/40633 sayılı markaların tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından marka sahibi davalı tarafından kullanıldığının ispatlanamadığı gibi, 2013/40650 ve 2015/75976 sayılı markaların da kötü niyetle tescil edildiğinin davacı tarafından ispatlanamadığı, bu durum karşısında mahkemece karşı davada davacı/karşı davalıya ait 2013/40649 ve 2013/40633 sayılı markaların kullanmama nedeniyle iptaline, davacı/karşı davalıya ait 2013/40650 ve 2015/75976 sayılı markaların kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük talebinin ise reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, her ne kadar davalı-karşı davacı vekilince, davacı-karşı davalının 2013/40650 ve 2015/75976 sayılı markalarını kullanmamasının, dolaylı yoldan yedekleme amacını ve kötü niyetli tescili gösterdiği ileri sürülmüşse de, bir markayı sadece kullanmama maddi olgusunun, o markaların tescilinin de kötü niyetli olduğunu göstermesi için tek başına yeterli olmayacağı, zira kullanmamanın müeyyidesinin Kanunda ayrıca hükme bağlandığı, bunun dışında kötü niyetin varlığının kabulü için, yedekleme kastının da ayrıca ispatının gerektiği, karşı davada ise bu yönde bir ispatın bulunmadığı anlaşılmakla davacı-karşı davalı vekilinin tüm ve davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer istinaf itirazlarının reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Davalı-karşı davacı vekilinin asıl davada verilen hükme yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; asıl davada davacının itiraza mesnet markaları “…” ibareli, asıl davada davalının marka tescil başvurusu ise “…” ibarelidir. Her iki taraf markası da 30. sınıf mallarda kullanılmak istenmektedir. Dolayısıyla tarafların markaları arasında iltibas ihtimalinin ilk koşulu olan emtia benzerliği şartı gerçekleşmiştir.
Ancak işaret benzerliği konusunda ise aynı sonuca varılması mümkün değildir. Çünkü asıl davada davacının markalarının asıl unsurlarını “…” ibareleri, asıl davada davalının marka tescil başvurusunun asıl unsurunu ise “…” ibaresi oluşturmaktadır. Davacı tarafın itiraza dayanak markalarında “…” ibaresi tek başına da kullanılmamış, “…” ibaresi ile birlikte “… …” şeklinde kullanılmıştır. Her ne kadar mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, her iki markanın da “…” fiilinden türetildiği, ilk hecelerinin de ortak olduğu, bu nedenle asıl davada davacının “… …” markası ile davalının “…” ibareli marka tescil başvurusunun işaretsel olarak da benzerlik gösterdikleri belirtilmişse de, Dairemizce bu görüşe iştirak edilmemiştir. Zira bu görüşün kabulü halinde, aralarında kıvrılarak imal edilen birçok çeşitleri bulunan 30. sınıf mallarda, “…” fiilinden türetilen tüm sözcüklerin davacının tekeline bırakılması gibi bir sonuç ortaya çıkar ki bu sonucun, tarafların menfaat dengelerine uygun olmadığı açıktır. Bu durum karşısında mahkemece, asıl davanın tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler arasında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddedilmesi doğru görülmemiştir.
Dairemizce tarafların marka olarak kullanmak istedikleri işaretlerin benzer olmadıkları sonucuna varıldığından, asıl davada davacının itiraza dayanak markalarının tanınmış olup olmadığının veya asıl davada davalının kullanmama def’inin ve kazanılmış hakkının bulunup bulunmadığının incelenmesine de gerek görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, asıl davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddedilmesi doğru değilse de, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Bu yeni kararın istinaf kararı olduğu ve istinaf karar tarihinde geçerli bulunan harç ve vekalet ücretine göre hüküm kurulması gerektiği ise tabiidir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin tüm ve davalı-karşı davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 10/02/2021 gün ve 2020/8 Esas – 2021/18 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Asıl davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 215,45-TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT gereğince, 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ve davalı … vekiline verilmesine,
7-Karşı davanın KISMEN KABULÜ ile karşı davalıya ait 2013/40649 ve 2013/40633 sayılı markaların kullanılmama nedeniyle ayrı ayrı iptaline,
8-Karşı davalıya ait 2013/40650, 2015/75976 sayılı markaların kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük talebinin reddine,
9-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı-karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30-TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
10-Davalı-karşı davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı- karşı davacıya verilmesine,
11-Davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı- karşı davalıya verilmesine,
12-Davacı-karşı davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 202,50-TL posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 33,00-TL tebligat ve posta gideri, asıl davada 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve karşı davada 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 2.359,70-TL’nin davanın kabul ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 1.179,85-TL’ye 54,40-TL başvuru harcı, 54,40-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan 1.288,65-TL yargılama giderinin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya verilmesine, bakiyesinin davacı-karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
13-Davalı – karşı davacı tarafından ilk derece aşamasında yapılan posta ve tebligat gideri 37,20-TL, bilirkişi ücreti 2.250,00-TL ve istinaf aşamasında 46,00-TL posta ve tebligat masrafı ile 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 2.495,30-TL yargılama giderinin, davanın kabul ret oranına göre takdiren 1/2’si olan 1.247,65-TL’nin davacı – karşı davalıdan alınarak davalı – karşı davacıya verilmesine, bakiyesinin davalı-karşı davacı üzerinde bırakılmasına,

14-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
15-Davacı-karşı davalıdan asıl davada alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
16-Davacı-karşı davalıdan karşı davada alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
17-Davalı-karşı davacı tarafından istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalı-karşı davacıya iadesine,
18-Davacı-karşı davalıdan peşin olarak alınan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan tarafa iadesine,
19-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 28/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip