Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/186 E. 2023/121 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/186
KARAR NO : 2023/121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
NUMARASI : 2019/168 E. – 2020/259 K.

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/10/2020 tarih ve 2019/168 E. – 2020/259 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, mvekkilinin … sayılı “…” ve “… …” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, dava konusu … sayılı “… …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalının daha önceki tarihli … sayılı markası gerekçe gösterilerek, davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa anılan … sayılı markaya karşı Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/2 Esas sayısı ile hükümsüzlük davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, anılan hükümsüzlük davasının kabulü halinde işbu davanın konusuz kalacağını, dolayısıyla YİDK kararında anılan markanın gerekçe gösterilmesinin kabul edilemez olduğunu, “…” ibaresinin kelime anlamı doğrudan kahve ve kahvecilik ile ilgili olduğunundan ve markada “…” ibaresi de yer aldığından markanın kapsamındaki emtialar bakımından işaretin yanıltıcı olduğunu, “…” ibareli markaların müvekkili adına 20 farklı sınıfta tescilli bulunduğunu, bu ibarenin Türkiye genelinde meşhur bir kahve markası haline geldiğini, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını, davalının kötü niyetinin bir delili olarak müvekkilinin daha önce davalıya karşı açmış olduğu tecavüzün men’i davasında verilen Gaziantep 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/324 E.-2019/197 K. sayılı kararının mevcut olduğunu, davaya konu marka başvurusu tescil edildiği takdirde, başvuru sahibinin müvekkili firmanın yıllardır büyük emek ve çabalarla ve masraf yaparak bilinir hale getirdiği “… …” ibareli markasının ayırt edicilik gücünden haksız olarak yararlanmış olacağını, itiraza konu marka aynı/benzer sınıfta kullanılacağından ötürü söz konusu marka görüldüğü anda müvekkiline ait markanın anımsanacağını ve markalar arasında bağlantı kurulacağını ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-7396 sayılı kararının iptali ile davalı adına tescilli … numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin markasının başvuru tarihinin 12.04.2018 olduğunu, Gaziantep 3. AHM’de görülen 2019/2 E sayılı davanın ise 03.01.2019 tarihinde açıldığını, dolayısıyla anılan davanın bu marka yönünden bekletici mesele yapılamayacağını, somut olayda 5/1-f maddesinin koşullarının oluşmadığını, davacının kendisinin “… …” şeklindeki markasını “kahve dışındaki” emtialarda tescil ettirmiş olduğunu, kendi tescili bu şekildeyken müvekkiline karşı ileri sürdüğü iddiaların gayrı ciddi olduğunu, davacının “… …” ibaresini 30. sınıfın tamamında yani kahve malları dışında tescil ettirmek istediğini, ancak müvekkilinin … sayılı markası nedeniyle bunu başaramadığını, müvekkilinin “… …” markası üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, 2011 yılından beri markasını kullandığını, tüm faaliyetlerinde “…” ibaresini kullandığını, müvekkilinin “…” markasını taşıyan kahvelerinin yurdun dört bir yanına satıldığını, müvekkilinin 2012 yılında … markalı kahve satışlarının yapıldığına dair faturaları dosyaya sunduklarını, müvekkilinin markasını tanıtmak için yoğun yatırım yaptığını ve markanın tüketici nezdinde ısrarla aranılır hale geldiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, 1994 yılında tescil edilmiş ancak hiç kullanılmamış bir markayı 2016 yılında devraldığını, yine lisans aldığını iddia ettiği … numaralı markanın da lisans kaydının Mart 2016 olduğunu,… numaralı markayı Ağustos 2017, … sayılı markayı da yine Ağustos 2017 de müvekkili şirketin eski ortağından devraldığını, davacının müvekkilinin kullanımlarına başladığı 2011 yılında tescilli bir markasının bulunmadığını, davacının tanınmışlık iddialarının asılsız olduğunu, davacını davalı kuruma yaptığı tanınmış marka başvurusunun reddine karar verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu markanın bütününe hakim olan unsurun “…” ibaresi olduğu, markada yer alan sair sözcük unsurlarının ise tüketicinin dikkatini çekmeyecek şekilde tali unsur olarak konumlandırıldıkları, bu ibarenin “Kahve vb şeyleri kavurma, kavrulmuş ve öğütülmüş kahve satan yer” anlamlarına geldiği tespit edilse de, günlük dilde yaygın kullanımı bulunmayan ve Arapça kökenli olan bu ibarenin, Türkçe anlamının ortalama tüketici nezdinde bilinemeyeceği, bu nedenle davaya konu tüm mallar bakımından markanın halkı yanıltıcı nitelikte bir işaret olduğu söylenemeyeceğinden, SMK’nın 5/1-f maddesi hükmü gereği ileri sürülen mutlak tescil engeli itirazının yerinde olmadığı, başvuru kapsamında yer alan 29 ve 30. sınıftaki emtiaların tamamının, davacı yanın başvurudan daha önceki tarihli olan markaları kapsamındaki 29 ve 30. sınıftaki emtialar ile ayniyet/ayırt edilemeyecek derecede benzer; 35. sınıfta mağazacılık hizmetleri alt grubundaki aynı emtiaların satışına yönelik mağazacılık hizmetleri bakımından ise benzer oldukları, keza yine davacı yanın 43. sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile 29 ve 30. sınıfta yer alan bir kısım emtiaların arasında da bir bağlantının mevcut olduğu, zira günümüzde yiyecek ve içecek hizmeti sunan kafe, restaurant, bar, lokanta gibi faaliyet gösteren işletmelerin, bu mahiyette ilgili ürünlerin de satışını gerçekleştirdiği, davalının “…” esas unsurunu haiz markasının, davacı yana ait aynı esas unsuru taşıyan markalar ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, bu durumun ise bütünsel açıdan işaretleri birbirleri ile benzer kıldığı, ortalama bir tüketicinin taraf markalarını benzerliği tespit olunan mal ve hizmetlerde gördüğünde, birbirlerinin devamı, yeni bir versiyonu olarak algılayabileceği, başka bir deyişle işaretlerin aynı veya bağlantılı iktisadi-idari kaynak tarafından piyasaya sürülmüş markalar oldukları yanılgısına kapılabileceği, somut olayda davalı yanın müktesep hak iddiasına temel aldığı … sayılı markasının 09.04.2013 tarihinde tescil edildiği, dava konusu başvurunun ise 12.04.2018 tarihinde başvuru konusu edildiği, dolayısıyla dava konusu markanın başvuru tarihi itibariyle, müktesep hak iddiasına dayanak markanın üzerinden beş yıldan biraz fazla bir sürenin geçtiği, önceki bu marka kapsamında da dava konusu marka ile birebir aynı emtiaların yer aldığı, ancak önceki davacı markasının umumi intiba olarak genel görünümünün korunarak eldeki davaya konu marka başvurusunun mizanpajının yapıldığından söz edilemeyeceği, kötüniyet iddiasına dayalı istemlerin yerinde bulunmadığı, davacı yanın tanınmışlık temelinde elde ettiği üstün bir hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, YİDK’nın 2019-M-7396 sayılı iptaline, dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuru sahibinin … sayılı ve 29, 30 ve 32. sınıflarda tescilli “şekil+… …” ibareli markası bulunduğundan davacı iddialarının yerinde olmadığını, hükümsüzlük davaları kesinleşmeden icra edilemeyeceğinden anılan marka hükümsüz kılınmışcasına işlem tesis edilemeyeceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, başvuru ile itiraza mesnet markanın benzer olmadığını, karıştırılma ihtimallerinin bulunmadığını, davacının müvekkilinin yıllardır “…” markası ile devam eden ticaretine engel olmayı amaçladığını, mahkemenin kararına dayanak aldığı davacının … sayılı “…” ibareli markasının tescil edilmediğini, müvekkilinin itirazı üzerine başvuru kapsamından 29 ve 30. sınıfların çıkartıldığını, davacının dayanak alınan … sayılı markalarının farklı mallar yönünden tescilli olduklarını, davacının dayanak markaları tescil edilirken müvekkilinin … sayılı markasının 29 ve 30. sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin tescilli markası nedeniyle davacının markalarının kahve malları dışında 29 ve 30. sınıfta tescil edilmediğini, müvekkilinin dava konusu marka üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, huzurdaki davanın hükümsüzlük talebini de içerdiğini, müvekkilinin eski kullanımlarının değerlendirilmediğini, müvekkilinin bu markayı 2011 yılından bugüne nizasız ve fasılasız olarak kullanmakta olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve hükümsüzlük talebine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu marka başvurusunun “… …” ibaresi ve şekil unsurundan oluştuğu, başvuruda “…” ibaresinin oldukça küçük puntolarla yazılması nedeniyle dikkatin “…” ibaresi üzerinde yoğunlaştığı, davacı muterizin markalarının da “…” esas unsurlu oldukları, ilk derece mahkemesi kararında tartışıldığı üzere emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, bu durumda taraf markaları arasındaki yüksek düzeydeki bu benzerlik nedeniyle alarında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, her ne kadar davalı … sayılı markasının başvuru yönünden müktesep hak iddia ettiğini ileri sürmüş ise de, başvuruda “…” ibaresi öne çıkartılmak suretiyle davacının itiraza mesnet markalarına yaklaşıldığı, bunun yanında şekil unsurlarının farklı olması nedeniyle de başvurunun eski tarihli markadan önemli ölçüde uzaklaştığı, davalının … sayılı markasının müktesep hak oluşturmayacağı yönündeki ilk derece mahkemesi değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … ile davalı şirket vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin anılan davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı şirketten alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin anılan davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 04/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip