Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1842 E. 2023/1704 K. 22.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1842
KARAR NO : 2023/1704
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2019/303 E. – 2020/211 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali ile Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/09/2020 tarih ve 2019/303 E. – 2020/211 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olan müvekkilinin, bu ibare üzerinde öncelik hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin davalı şahsın 2017/103860 başvuru numaralı ve “… + şekil” ibareli marka başvurusuna yaptığı itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun ilk kelimesi “…” olup, başvurunun müvekkilinin “…” esas unsurlu seri markalarıyla SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca benzer olduğu, ortak olan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda esas unsur olarak kullanıldığını, birden çok kelimeden oluşan markalarda esas unsurun ilk sözcük olduğunu ve tüketicilerin dikkatini bu ibarenin çekeceğini, dava konusu başvurudaki diğer unsurların markaya ayırtedicilik katmadığını, taraf markalarının aynı emtiayı kapsadığını ve başvurunun 29. sınıfta davacı markasının serisi algısını yaratacağını, bu derece benzer bir marka seçiminin kötüniyetle yapıldığını, davalının müvekkilinin “…” markasının tanınmışlığından haksız şekilde faydalanmayı hedeflediğini ileri sürerek, 2019-M-4547 sayılı YİDK kararının iptali ile 2017/103860 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şahıs vekili, dava konusu markanın esas unsurunun “… …” ibaresi olduğunu, yanında zeytin ve zeytin dalı resminin bulunduğunu ve “…” cümlesindeki “…” ibaresinin yardımcı unsur mahiyetinde olduğunu, tarafların faaliyet alanları farklı olduğundan markaların karıştırılmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “… + şekil” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı başvurusunda davacı markalarında bulunmayan “…” şeklindeki ibarenin baskın olduğu ve ön plana çıktığı, diğerler ibarelerinin ise tali unsur olarak yer aldığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu 29. sınıftaki mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “… + şekil” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının yukarıda belirtilen “…” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “…” ibareli tescilli markalı malı satın almak isterken davalının “… + şekil” ibareli başvuru markalı mallarını satın almak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısının da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunmadığı, başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın SMK’nın 6/3. maddesi kapsamında önceye dayalı ve gerçek hak sahipliği iddiasının dosyaya yansıtılan delil ve belgeler ile kanıtlanmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, davacı tarafın ticaret unvanı ile diğer sınai ve fikri mülkiyet hak iddiasının dosyaya yansıtılan delil ve belgeler ile kanıtlanmadığından SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, davalı marka başvurusun haksız rekabet ile kötüniyet oluşturduğu iddiasının da ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, delillerinin yeterince değerlendirilmediğini, bilirkişi raporuna itirazlarının incelenmediğini, müvekkili markalarının tanınmış hale geldiğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu, müvekkilinin markalarına SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer olan başvurunun müvekkili markalarının serisi gibi algılanacağını, müvekkilinin “…” ibareli markasının bulunduğunu, başvuruda “…” ibaresinin ön planda kullanıldığını, taraf markalarının aynı sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkili markalarının toplamda oldukça iyi bilindiğini, başvurunun kötüniyetli olarak yapıldığını, müvekkili lehine verilen mahkeme kararlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, zira dava konusu marka komposizyonunda, konumu, rengi ve yazı tipi itibariyle “…” ibaresinin esas unsur konumunda olduğu ve markasal algıyı üzerinde topladığı, tarafların markalarında ortak olarak yer alan “…” kelimesinin “tabiat, karakter” anlamlarına geldiği, başvuru konusu mal ve hizmetler yönünden vasıf bildirici olmasa da tüm mal ve hizmetler yönünden zayıf bir ibare olduğu, ufak değişiklikler veya eklemeler yapılarak başvuruya özgünlük kazandırılmasının mümkün olduğu gibi, “…” ibaresinin başvuruda slogan içinde kullanıldığı ve markanın asıl unsurunu oluşturmadığı, tek başına öne çıkmadığı, her ne kadar davacı vekilince Yargıtay 11. Hukuk Dairesince müvekkili markalarıyla benzer bulunan “…” ibareli marka emsal olarak gösterilmişse de, söz konusu markada “…” ibaresinin yazım şekliyle öne çıktığı, öte yandan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2020/1809 E.-2021/1666 sayılı kararında “… ilham al” ibareli marka davacı markalarıyla benzer bulunmadığı, davacının “…” ticaret unvanı ve markası altında 29. sınıf mallar yönünden üretim ve pazarlama yaptığına dair delil bulunmadığı, SMK’nın 6/3. maddesi şartlarının oluşmadığı, taraf markaları benzer olmadığından tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, başvurunun kötüniyetle yapıldığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/01/2024

Başkan

Üye

Üye

Katip