Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1820 E. 2023/1702 K. 22.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1820 – 2023/1702
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1820
KARAR NO : 2023/1702
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2021
NUMARASI : 2020/329 E. – 2021/223 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/06/2021 tarih ve 2020/329 E. – 2021/223 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 43. sınıf hizmetlerde 2019/27778 başvuru numaralı ve “…” ibareli marka başvurusunun davalı şirketin aynı sınıfta tescilli “…” ibareli markalarını mesnet göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak kısmen reddedildiğini, oysa YİDK kararı verilirken müvekkilinin eskiye dayalı kullanımının göz ardı edildiğini, “…” ibareli markaların 30 yılı aşkın süredir reddedilen marka hizmetleri olan “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, gündüz bakım (kreş) hizmetleri, hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” alanında kullanıldığını, müvekkili markasının Türkiye’nin en eski ve tanınmış lüks otellerinden biri olan “…” ibaresinden oluştuğunu ve müvekkilinin sahip olduğu otellerde bu marka altında hizmet verdiğini, … Otellerinin, Türkiye’ye “her şey dahil konsept” anlayışını getiren ve bunu en başarılı şekilde uygulayan otellerden biri olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, müvekkilin markası ile itiraz edenin markaları arasında kelime, tasarım ve görsel ve anlamsal açıdan birçok farklılık olduğunu, ilgili tüketici kitlesinin de bilinç düzeyi yüksek olup, söz konusu iki markayı birbirine karıştırma ihtimallerinin söz konusu olmadığını, davalı şirkete ait markaların yalnızca 10 yıldır tescilli olduğunu ve bu süreçte markaların birlikte var olduğu hususunun göz ardı edildiğini, markaların “birlikte var olması” ilkesinin Yargıtay içtihatlarında da yer alan bir ilke olup birlikte var olan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğini, müvekkilinin www.asteriahotels.com alan adının sahibi bulunduğunu ve “…” markasını sosyal medyada da aktif bir şekilde kullandığını ileri sürerek, 2020-M-7445 sayılı YİDK kararının reddedilen “Yiyecek İçecek sağlanması hizmetleri, Gündüz bakım (kreş) hizmetleri, Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” yönünde iptaline, 2019/27778 başvuru numaralı markanın 43. sınıfın reddedilen kısmını da kapsayacak şekilde tescili sonucunu doğuracak yönde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, 13/03/2020 tarihli “Marka Devir Sözleşmesi”ne göre 2019/27781 başvuru numaralı “…” ibareli marka ile 2019/27778 sayılı “…” ibareli markanın … ve Ticaret A.Ş. tarafından davacı …’a devredildiğinin anlaşılacağını, devir işleminin muvazaalı şekilde yapıldığı şüphesinin uyandığını, davacı vekili tarafından bu devir sözleşmesi hakkında bilgi verilmemesinin açılan davaların kötüniyetli olarak açıldığının apaçık göstergesi olduğunu, dosyaya sunulan kısmi turizm işletme belgesinde belge sahibi olarak …. ve Tic. A.Ş.’nin görüldüğünü, davacı tarafın söz konusu şirketle ne gibi bir bağının olduğunun taraflarınca anlaşılamadığını, taraf markalarının ayniyet derecesinde benzer olduğunu, ortalama bir tüketicinin markaları ayırt etmekte güçlük çekeceğini, davacı tarafın, 43. sınıfta tescili talep edilen “…” ibareli markanın YİDK tarafından reddedilen hizmetler bakımından kullanıldığı şeklindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın seri marka iddialarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacı taraf markasının esaslı unsurunu “…” ibaresinin, davalı markalarının esaslı unsurunu ise “…” ibaresinin oluşturduğu, taraf markalarının aynı harf dizilimi ile başlayıp, aynı harf dizilimi ile bittiği, taraf markaları arasında davacı markasındaki “-te” ibaresinin davalı markasında “-to” şeklinde yazıldığı, söz konusu farklılığın görsel algıyı değiştirmediği ve markaların görsel olarak benzer olduğu, taraf markaları arasında işitsel benzerlik de oluştuğu, taraf markaları kavramsal olarak benzer olmasa da aralarındaki güçlü görsel ve işitsel benzerlik nedeniyle birbirlerinden kolayca ayırt edilemeyeceği, dolayısıyla taraf markalarının birbirlerinin farklı versiyonları, alternatifleri veya bir serinin devamı olarak nitelendirilmesi mümkün olan işaretler oldukları, davacı markası ile karşı karşıya kalan tüketicinin bu ibareyi davalının markası olarak yorumlama yoluna gideceği ve aralarında benzerlik ve karıştırılma olasılığının oluşma riskinin oldukça yüksek olacağı, davacının çekişme konusu hizmetlerde, söz konusu markayı davalıdan önce tescilsiz marka olarak kullandığını ya da ibare üzerinde üstün hakkı olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle davacının önceye dayalı hak iddiasının ispat edilemediği, davacının önceki tarihli markasının 43. sınıfta bulunan “geçici konaklama hizmetleri” için tescilli olduğu, davaya konu başvurunun da aynı sınıfta bulunan “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, Gündüz bakım (kreş) hizmetleri, Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” için tescil başvurusu yapıldığı ve emtia listesinin genişletilmiş olduğu, ayrıca, davacı adına önceki tarihli markanın tescilli olmasının tek başına davacı adına kazanılmış hak sağlamayacağı, zira dosya kapsamında sunulan delillerin dava konusu hizmetlerin kullanımına ilişkin olmadığı sonucuna varıldığından davacının işbu markasının kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, dosyaya sundukları uzman görüşünün dikkate alınmadığını, birlikte var olma ilkesine aykırı hüküm kurulduğunu, müvekkilinin “…” markası ile 40 yıla yakın süredir her şey dahil otelcilik sektöründe hizmet verdiğini, bu konseptte yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri ile kreş ve barınma hizmetlerinin de bulunduğunu, rapor ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmediğini, barınma hizmetlerinin dar yorumlandığını, müvekkilinin eski tarihli markalarının “hayvanlar için geçici barınma sağlama hizmetleri” yönünden de müktesep hak teşkil ettiğini, müvekkilinin 25.10.1990 tarihli turizm işletme belgesinde 1. sınıf lokanta ve alakart lokanta, yemek alanı gibi açıklamaların da bulunduğunu, Yargıtay kararlarına göre “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile “Geçici konaklama hizmetleri”nin benzer olduğunu, müvekkilinin eskiye dayalı hakkının göz ardı edildiğini, müktesep hak değerlendirmesinde de hata yapıldığını, müvekkili markasının seri marka niteliği taşıdığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira markaların asli unsurları arasında yüksek düzeyli görsel ve işitsel benzerlik olduğu, önceki tarihli markanın müktesep hak teşkil edebilmesi için kapsamının genişletilmemesinin gerektiği, somut olayda da süre yönünden müktesep hakka dayanak teşkil edebilecek davacının önceki tarihli 2000/00261 sayılı markasının kapsamında yalnızca 43/2. sınıf hizmetlerin yer aldığı, dolayısıyla davacını eski tarihli bu markasının ancak bu hizmetler yönünden müktesep hak oluşturduğu, her ne kadar 43. sınıf hizmetlerin tamamı arasında benzerlik bulunduğu ve bu hizmetler yönünden de müktesep hakkın bulunduğu ileri sürülmüş ise de müktesep hak değerlendirmesi yapılırken SMK’nın 6/1 maddesi anlamında bir benzerlik incelemesi yapılamayacağı, çünkü her şeyden önce böyle bir değerlendirme yapmanın yasal dayanağının olmadığı, zaten müktesep hak (seri marka) kurumunun hukukumuza Yargıtay kararları ile girdiği, bu kararlarda da açıkça önceki markanın kapsamının genişletilmemesinin seri markanın şartlarından biri olarak kabul edildiği, önceki tarihli markanın, kapsamındaki mal ve hizmetlerin SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzeri mal ve hizmetler yönünden de müktesep hak teşkil edeceğinin kabulü halinde markanın tekliği ilkesi zedeleneceği gibi yargı kararı ile hukukumuza giren müktesep hak (seri marka) kurumunun kapsamının da amacının ötesinde genişleyeceği, dolayısıyla davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde bulunmadığı, somut olayda birlikte var olma koşullarının da gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/01/2024

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.