Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1809 E. 2023/1697 K. 22.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1809
KARAR NO : 2023/1697
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2021
NUMARASI : 2020/324 E. – 2021/301 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI

DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın
Hükümsüzlüğü)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/07/2021 Tarih ve 2020/324 Esas – 2021/301 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacı şahsın “…. Ltd. Şti.” unvanlı firmanın ortağı ve yetkilisi olduğunu, söz konusu firmanın 1973 yılında Ankara’da sucuk ve pastırma üretimi ile başladığı ticari faaliyetlerini zaman içinde tüm şarküteri ve et ürünlerini kapsayacak şekilde genişlettiğini, huzurdaki davaya mesnet aldığı markaları dahil olmak üzere tüm markalarını 1980’li yıllardan beri kesintisiz olarak kullandığını, dava konusu edilen 2019/84093 sayılı “…” ibareli markanın, davacının tescilli ve tanınmış “…” ibareli markaları ile iltibas yaratacak derecede benzer bir marka olduğunu, davacının 30 yılı aşkın süredir kullandığı “…” ibareli markalarının seri ve tanınmış markalar haline geldiğini, dava konusu edilen markanın davacının söz konusu markaları ile aynı/benzer emtialar için tescil edilmek istendiğini, bu durumun da davalının marka tescilinin kötü niyetli yapıldığının açık bir tezahürü olduğunu, taraf markalarının esas unsurlarının birebir aynı “…” ibaresi olduğunu ileri sürerek, … YİDK’nın 2020-M-8289 sayılı kararının iptalini ve 2019/84093 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davalının markasında kullanılmış olan renk ve şekil unsurlarının markaların genel görünümlerini farklı kılmaya yettiğini, markalarda ortak olan “…” ibaresinin, maruf bir coğrafi yer adı olması nedeniyle davacının tekelinde olamayacak bir ibare olduğunu, davalının markasında bu ibarenin ne konumlanış biçimi ne de sesçil olarak ön plana çıkan bir ibare olmadığını, taraf markalarında bu ibarenin ortaklığından hareketle markaların benzer olduğunu söylemenin mümkün olmadığını, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının SMK m.6/5 hükmü kapsamındaki şartların gerçekleştiğine dair bir delil sunamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının ilişkili olduğu şirketin ve ürünlerinin, bu meyanda davacının davasına mesnet aldığı “…” markasının tanınmış olmadığını, davacının dava konusu edilen markanın tescilinden zarar gördüğünün veya davalının davacının markalarının tanınmışlığından haksız yarar elde ettiğinin de somut olayda ispat edilemediğini, karşılaştırılan markaların birbirlerini çağrıştırmadığını, ortalama seviyedeki tüketicilerin bu markalar arasında bir bağlantı kurmasının mümkün olmadığını, davalının markasının esas unsurunun bir bütün olarak “…” olduğunu, taraf markalarının genel görünüşlerinin benzemediğini, taraf markalarında ortak olan “…” ibaresinin bir coğrafi yer adı olduğundan markasal anlamda kimsenin tekeline verilemeyeceğini, davacının kötü niyet iddiaları ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, işlem dosyasının tetkikinde; davalının markasının kapsamına alınmak istenen 29 ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetlerin tamamı ile, 40. sınıftaki; “Gıdaların kurutulması, konservelenmesi, dondurulması, pişirilmesi, tütsülenmesi, salamura edilmesi hizmetleri; gıda işleme ve üretimi konularında bilgi verilmesi hizmetleri. Hayvan kesim hizmetleri” açısından somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği, 40. sınıfa giren diğer hizmetler açısından ise gerçekleşmediği, markalarda müşterek olarak bulunan “…” kelimesi dışındaki kelime, renk ve şekil unsurları ile birlikte, umumi intiba olarak markalar karşılaştırıldığında, markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede bir benzerlik bulunduğundan söz edilemeyeceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, davacı markalarının tanınmışlık mertebesine ulaşmıştığının ispatlanamadığı, ayrıca dava konusu marka ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında benzerlik bulunmadığından SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı, markalar arasında benzerlik bulunmadığı gibi, davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin itiraza mesnet markaları ile davalı firma markasının benzer olduğunu, markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olduğunun davalı kurum tarafından tespit edilmiş olmasına rağmen hukuki dayanaktan yoksun gerekçeler ile davalı Kurum tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin 1984 yılından bu yana tescilli olarak kullanmakta olduğu “…” ibaresinin sektörde müvekkili tarafından meşhur ve maruf hale getirildiğini, 2019/84093 başvuru numaralı ve “…” ibareli markanın, müvekkili adına tescilli markaların varlığına rağmen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri çerçevesinde iltibas teşkil eder biçimde tesciline karar verilmesinin mümkün olmadığını, markanın tescili halinde tüketici nezdinde işletmesel köken anlamında bir bağlantı kurulma ihtimalinin yüksek olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin markaları ile görsel, fonetik, anlamsal olarak ayniyet derecesinde benzer olduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, itirazın reddine dair YİDK karar iptali ve markanın hükümsüzlüğü
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, markalarda ortak olarak bulunan ayırt ediciliği düşük “…” ibaresinin markaları benzer kılmaya yeterli baskınlıkta olmadığı, başvuruya eklenen diğer unsurların markaları yeterince farklılaştırdığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının tescil engeli oluşturmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetle yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55‬-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip