Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1808 – 2023/1686
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1808
KARAR NO : 2023/1686
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI : 2020/159 E. – 2021/236 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali, Hükümsüzlük
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2021 Tarih ve 2020/159 Esas – 2021/236 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili firmanın uzun yıllardır mağazalarında ev, bahçe, ofis ve tüm yaşam alanları için mobilya, aydınlatma, dekoratif ürünler, boya, ev gereçleri, hırdavat gibi ürünler sattığını, “www…..com.tr” web sitesi üzerinden online satış da yaptığını, müvekkilinin 11 ve 19. sınıf emtiaları için 2002/08464 sayılı “…” markasını 2002 yılından beri, 06, 11 ve 19. sınıf emtiaları için de 2017/109402 sayılı “… …” markasını 2017 yılından beri tescilli olarak aralıksız kullandığını, dava konusu olan 2018/70812 sayılı “…-…” markasının müvekkilinin kullanımında olan markalar ile iltibas yaratacak ölçüde benzer olduğunu, markanın başındaki “…-” ibaresinin eklendiği sözcüğün yarattığı genel algıyı değiştirme gücünün bulunmadığını, ortalama tüketicinin marka algısının kök kelime üzerine yoğunlaşacağını, davalıya ait “…-…” markasının “…” markasının devamı, seri markası olarak anlaşılma tehlikesinin bulunması dolayısıyla davalı ile müvekkili arasında ticari bir ilişki olduğu yönünde yanılmalara sebebiyet vereceğini, davalı şirketin bu durumdan haksız kazanç elde edeceğini, YİDK kararı uyarınca başvuruya iade edilen sınıf 11’deki “Sıhhi tesisat ürünleri: musluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo-duş kabinleri, küvetler, klozetler, evyeler, lavabolar, musluklar için contalar, salmastralar (musluk iç takımı)” mallarının müvekkilinin markasının tescil kapsamında yer aldığını ileri sürerek, YİDK’in 03.03.2020 tarih ve 2020-M-1491 sayılı kararının iptaline, 2018/70812 numaralı “…-…” ibareli başvurunun 11.sınıf emtialarının tamamı bakımından tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süredir tescilli olan 2002/08464 numaralı “…” markasını davacının ciddi biçimde kullandığını ispat edemediğini, bu nedenle anılan markanın incelemede nazara alınmamasını talep ettiklerini, İngilizce bir kelime olan “…” ibaresinin Türkçe karşılığının “yıkamak” ve “yıkanmak” olduğunu, başvuru kapsamında bulunan ürünler bakımından bu ibarenin tanımlayıcı bulunduğunu ve markasal bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davacının markası ile görsel, sesçil ve anlamsal olarak bıraktığı genel intiba bakımından tamamen farklı olduğunu, dolayısıyla markalar arasında iltibas tehlikesinin meydana gelemeyeceğini, davacı adına tescilli markaların, dava konusu olan 11. sınıf kapsamında yer almadığını, ortalama alıcı ve yararlanıcı kitlesinin markalar arasında karışıklık yaşamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin başvuru konusu işaretin asıl ve ayırt edici unsuru olan “…” harfini içeren 6, 11 ve 19. sınıf ürünlerinde “…-…” ibareli marka başvurularının bulunduğunu ve işbu markaların uzun zamandır kullanıldığını, başvuru konusu işaretin de “…” ibareli 11. sınıf ürünleri içeren 2013/22664 ve 2013/79043 sayılı markalarının serisi mahiyetinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamında markalar arasında benzerlik bakımından yapılan değerlendirmede, davalı markasının düz zemin üzerine yazılı “…-…” ibaresinden oluştuğu, davacı markalarında yer alan harflerin ise gri çerçeveli ve içi siyah dolgulu olduğu, aynı ibarenin sağ tarafına konumlandırılmış su damlası ile “…” ibaresinin hemen altında yer alan “…” ibaresinden oluştuğu, davalı markasının başında yer alan “…-” harfinin markayı görsel olarak ayrıştırdığı, markaların işitsel yönden orta düzeyde benzer olduğu, taraf markalarında çekişme konusu olan “…” ibaresinin halk nezdinde anlamı bilinen ve sıkça kullanılan bir sözcük haline geldiği, “…” kelimesinin ürünlerin işlevine, amacına hizmet ederek ortak unsur durumunda olduğu, ilgili tüketici tarafından markalar arasında ilişkilendirilme ihtimalinin bulunmadığı, davalı tarafından 2002/08464 tescil numaralı marka yönünden ileri sürülen kullanım ispatına ilişkin olarak ise, çekişme konusu olan ve 11. sınıf yönünden kullanım ispatı istenen 2002/08464 numaralı “…” ibareli markanın davacı tarafından kullanıldığına dair herhangi bir delile rastlanılmadığı, dolayısıyla davacının işbu markası kapsamındaki mal ve hizmetlerin kullanımı ispatlanamadığından markanın hükümsüzlük nedeni teşkil etmediği, “…” ibaresinin zayıf bir marka işareti olması ve iltibas tehlikesinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, bu konuda bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmediği, “…” harfi içeren ve 11. sınıfta tescilli 2013/22664 ve 2013/79043 sayılı davalıya ait markaların dava konusu başvuru yönünden seri marka olarak algılanabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” ibaresinin başına getirilen “…” harfinin yeterince ayırt edicilik katmadığını, markaların bütüncül izlenimleri üzerinden yapılan karşılaştırmada, mal veya hizmetlerin ortalama tüketicisinin, markalara ilişkin algısının belirleyici etkiye sahip olduğunu, “…-…” markasının önündeki “…-” ibaresinin “…” markasının farklı bir serisi olarak düşünülebileceğini, 2002/08464 tescil numaralı “…” ibareli markaya yönelik kullanım ispatı yönünden mahkemece kurulan hükmün aksine dosyaya yeterli delilin fiziken sunulduğunu, taraf markaları arasında ilişkilendirme, karıştırılma ihtimalinin çok açık olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararlarının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve “…” ibaresinin dava konusu sınıf 11’deki “Sıhhi tesisat ürünleri: musluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo-duş kabinleri, küvetler, klozetler, evyeler, lavabolar, musluklar için contalar, salmastralar (musluk iç takımı)” malları bakımından zayıf olduğu, davalının başvuru markasının başında yer alan “…-” harfi ile davacı markaları karşısında yeterli ayırt ediciliği sağladığı, esasen davacının iddialarının aksine davalının, dava konusu başvuru markası ile “…” harfi içeren ve 11. sınıfta tescilli 2013/22664 ve 2013/79043 sayılı markaları ile seri marka oluşturmaya çalıştığı, dolayısıyla taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı gerekçesiyle mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizliğin olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 19/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.