Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/18 E. 2022/1475 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/18
KARAR NO : 2022/1475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2019/174 E. – 2020/69 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/02/2020 tarih ve 2019/174 E. – 2020/69 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin… sayılı ve “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı …’ın, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… + şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvuruya müvekkilinin itirazlarının YİDK’nın 2019-M-1125 sayılı kararı ile yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa müvekkilinin markasının faaliyetleri ve hitap ettiği geniş halk kesimi göz önüne alındığında, herkes tarafından gayet iyi bilinen, tanınmış marka olduğunu, davalının tescil talebinde bulunduğu “…” markası ile müvekkiline ait tanınmış “…” esas unsurlu markalarının ayniyet derecesinde benzer bulunduğunu, markaların bütün itibariyle bıraktığı genel görünümün de iltibas yaratacağını, markaların üzerinde kullanılacağı emtia listelerinin de benzer olduğunu, her iki taraf markasının üzerinde kullanılacağı malların birbirine yakın reyonda/rafta satışa sunulacağını, SMK’nın 6/3 ve 6/6. maddeleri uyarınca da reddedilmesinin gerektiğini, davalının “… + şekil” ibareli markasının, müvekkilinin “…” esas unsurlu markalarının tanınmışlık düzeyine ve ayırt edicilik niteliğine zarar vereceğini, müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlamasına neden olabileceğinin ileri sürerek, davalı …YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, her ne kadar taraf markaları ibareler yönünden benzer ise de başvuru kapsamındaki dava konusunu oluşturan çekişmeli 30, 43. sınıftaki mal ve hizmetlerinin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, tarafların markalarını kullanmak istedikleri emtialar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların müvekkili yararına oluştuğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin “… + şekil” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğu, başvuru kapsamında 30 ve 43/1. sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin bulunduğu, başvurunun ilanı üzerine davacı Şirketin… sayılı ve “…”, “…” ibareli markaları ile benzerlik arz ettiğinden ve tanınmışlık iddiasıyla dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının Markalar Dairesince reddine karar verildiği, davacı tarafın bu karara karşı itirazının da YİDK’ın 2019-M-1125 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacı tarafa 13.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın 2 aylık hak düşürücü süresi içerisinde 12.04.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları ibareler yönünden benzer ise de başvuru kapsamındaki çekişmeli 30 ve 43. sınıftaki mal ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, davacının istinaf itirazları gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı, aynı Kanun’un 6/5. maddesi maddesi uyarınca başvurunun tescili engelinin bulunup bulunmadığı ve dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davacının itirazına mesnet markalarının asıl unsurunun “…” ibaresi olduğunda kuşku yoktur. Dava konusu başvurunun asıl unsurunu da “…” ibaresi oluşturmaktadır. Zira başvuruda yer alan “…İ” ibaresi, “…” ibaresini tanımlamakta, ona vurgu yapmaktadır. Her ne kadar başvuruda oldukça büyük bir kahve bardağı şekli yer almış ve “…” ibaresi bu kahve bardağının içinde, çok küçük harflerle konumlandırılmış ise de, anılan bardağın hiçbir özellik içermeyen, tamamen koyu renkte tasarlanmış bir bardak olması ve başvurunun kapsadığı mal ve hizmetler yönünden kahve bardağı şeklinin hiçbir ayırt ediciliğinin bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalı gerçek kişinin asıl tescil ettirmek istediği ibarenin “…” ibaresi olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Aynı taraflar arasında benzer mal ve hizmetlerde kullanılmak istenen “…” asıl unsurlu markalar için Dairemizden geçen birçok uyuşmazlığın bulunması da (Dairemizin 20/05/2021 tarih ve 2019/1429 E.- 2021/688 K., 07/10/2021 tarih ve 2020/104 E.- 2021/1236 K., 27/10/2022 tarih ve 2020/1670 E.- 2022/1369 K. sayılı dava dosyaları) bu kabulü doğrulamaktadır.
Esasen ilk derece mahkemesince de tarafların markaları arasında ibareler yönünden benzerliğin bulunduğu kabul edilmiş, davalı tarafça ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf itirazında bulunulmamıştır.
Bu durum karşısında Dairemizce de tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibareler arasında, 6769 sayılı SMK’nun 6/1. maddesi anlamında benzerliğin bulunduğu kabul edilmiştir.
Taraf markalarının kapsamındaki emtia karşılaştırmasına gelince; yukarıda da belirtildiği üzere davalının başvurusu kapsamında 30. sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Pekmez” malları ile 43. sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bulunmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, davacının itirazına mesnet markaları 29 ve 30. sınıfta genel olarak “Kuru bakliyat. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler, Süt ve süt ürünleri (tereyağ dahil).Kuru bakliyatlar yani fasulye, nohut, barbunya, bezelye, soya, yeşil mercimek, kırmızı mercimek, sarı mercimek, pirinç, keşkek, aşurelik buğday. Mercimek Bulgur.” mallarında tescilli olup, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf mallar ile 43. sınıf hizmetler, davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer alan mallarla benzerdir. Zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde/ mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmekte olup, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 30. sınıf mallar ile davacının itirazına mesnet markaları kapsamında yer alan 29 ve 30. sınıf mallar, aynı dağıtım kanallarına sahip, aynı tüketici kitlesine hitap eden, benzer mallardır. Davacının itiraza dayanak markalarının kapsamındaki 29 ve 30. sınıfta yer alan gıda malları ile davalının başvurusu kapsamındaki 43/1. sınıf “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” de benzer ihtiyaçları karşıladığından, benzer kabul edilmelidir. Sonuçta dava konusu başvuru kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler yönünden, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce emtia benzerliği yönünden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Diğer taraftan davacı taraf somut olay bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların oluştuğunu ileri sürmüşse de, dava konusu başvuru kapsamındaki tüm mal ve hizmetler bakımından iltibas koşullarının oluştuğu kabul edildiğinden, Dairemizce davacının bu iddiaları yönünden inceleme yapılmasına da gerek görülmemiştir.
Ayrıca dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu ileri sürülmüş ise de bu iddianın da ispat edilemediği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; dava konusu “… + şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 30 ve 43. sınıf tüm mal ve hizmetler yönünden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/02/2020 gün ve 2019/174 E. – 2020/69 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile …YİDK’nın 2019-M-1125 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu … numaralı “… + şekil” ibareli markanın 24.09.2019 tarihinde tescil edildiği anlaşıldığından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3‬0-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 219,51-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 90,38-TL tebligat ve posta gideri, 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.258,49-TL yargılama giderine, 44,40-TL peşin harç, 44,40-TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.347,29‬-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip