Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1798 E. 2023/1564 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1798 – 2023/1564
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1798
KARAR NO : 2023/1564
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/09/2021
NUMARASI : 2020/157 E. – 2021/327 K.

DAVACI
VEKİLİ
DAVALILAR :
DAVANIN KONUSU : Telif Tazminatı (Fikir ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/09/2021 tarih ve 2020/157 E. – 2021/327 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin … isimli bilgisayar yazılımın FSEK uyarınca eser sahibi olduğunu, Batman 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/1250 D.iş sayılı dosyasında yapılan arama sonucunda düzenlenen 06.04.2018 tarihli arama tutağında belirtildiği üzere karşı yanın iş sahibi olduğu Hasankeyf yol yapım şantiyesinde davalı yana ait bilgisayarda mali hakları müvekkili şirkete ait olan … 5.2 ve … modüllerinin kurulu ve aktif olarak çalışır durumda olduğunun, ayrıca müvekkili şirketin programları kullanılarak proje üretildiğinin, müvekkili şirket yazılımlarının izinsiz olarak, korsan diye tabir edilen biçimde yüklenmiş ve kullanmakta olduğunun tespit edildiğini, Batman 3. Asliye Ceza Mahkemesinde 2019/465 Esas sayı ile ceza davası açıldığını, davalıların, davacı şirketin sahibi olduğu bilgisayar yazılımlarını herhangi bir sözleşme ve izne tabi olmaksızın, şifre kırmak suretiyle bilgisayarlarında kullandıklarını ve faaliyet alanı gereği bu programlardan haksız kazanç elde ettiğini, FSEK’e aykırı hareket etmek suretiyle müvekkil şirketin mali haklarına tecavüz ettiğini, davalılar aleyhine FSEK’in 68/2. maddesi uyarınca, davaya konu bilgisayar programının satımı konusunda sözleşme olması halinde belirlenecek mutad bedelin 3 katı tutarında tazminat talebinde bulunduklarını ileri sürerek, davacı şirkete ait bilgisayar programlarının davalılar tarafından izinsiz ve lisansız kullanılması ve müvekkili şirketin mali haklarının ihlal edilmesi nedeniyle, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.-TL’nin, öncelikle programların yükleme tarihlerin tespit edilmesi halinde yükleme tarihinden itibaren, mümkün olmaması halinde ise haksız eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek ticari (reeskont) faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 17.05.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 79.980,00-TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili, davanın hukuka aykırı deliller üzerine kurulduğunu, Batman 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/415 Esas numaralı dosyasında sanık olarak yargılanan …’ın, hukuka aykırı delillerin yargılamada kullanılamayacağı ve dosyada hukuka aykırı olmayan tek bir delil dahi olmaması sebebiyle beraat ettiğini, müvekkilleri hakkında açılmış olan iş bu davada da hukuka aykırı delillerin yargılamaya esas alınamayacağı, Anayasa hükmü karşısında davanın reddinin gerektiğini, şirket aleyhine dava açılabilmesi için yazılımın ticari amaçla kullanılmış olduğunun ispatının gerektiğini, müvekkilinin Batman Hasankeyf şantiyesinde yükleniciliğini üstlendiği işin ihaleye hazır bir projenin uygulanması olarak açıldığını, idarenin önce projenin çizimi için ihale açtığını, başka şirketler tarafından proje çizildiğini, daha sonra da bu projenin uygulamasına dair yüklenici olarak işe başladığını, ceza dosyasındaki sanık olarak sorgulaması yapılan işçinin istikrarlı biçimde bu programı kendi kişisel gelişimi için kullandığını belirttiğini, şirkette de hiçbir bilgisayarda da … programının yüklü olmadığının tutanakları ile sabit olduğunu, bu durumda yazılımın ticari amaçla kullanıldığından bahsedilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, Batman 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/465 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Batman 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 06.04.2018 tarih 2018/1261 D.İş sayılı kararı uyarınca davalı şirkete ait yol yapım şantiyesine 06.04.2018 tarihinde arama için gidildiği, işyerinde bulunan harita mühendisi …’ın bilgisayarında … programının açık şekilde ve kullanılabilir durumda olduğunun görüldüğü, diğer bilgisayarlarda bu programa rastlanmadığının belirtildiği, Batman Valiliği İl Jandarma Komutanlığı Bilişim Suçları İstihbarat Tim Komutanlığı tarafından yapılan dijital delil incelemesi sonucunda oluşturulan dijital delil inceleme raporunda; … programının kurulu olduğu, kullanılarak belgeler oluşturulduğu ve 2 farklı sürüme ait kurulum ve crack dosyalarının da yedeklenmiş şekilde bulunduğunun tespit edildiğini, … programının anılan bilgisayara yükleme tarihinin 03.04.2017 olduğu, haksız fiilin başlangıç tarihi olarak yükleme tarihi olan 03.04.2017 tarihinin alınacağı, arama işlemine ceza mahkemesinde yargılanan davalı şirket çalışanı …’ın itirazda bulunmadığı, tanzim edilen tutanaklarda dava konusu yazılım ve modüllerin bulunduğu bilgisayarın rızaen muhafaza altına alındığının anlaşıldığı, bu hususta ceza davasında sanık olarak yargılanan bilgisayar sahibi …’ın rızaen muhafaza altına alma tutanakları altında ihtirazi kayıtsız imzalarının bulunduğu, yine sanık …’ın davaya konu … yazılımını internet üzerinden indirdiğini ceza yargılamasında verdiği savunmasında ikrar ettiği, …’ın davalı şirket uhdesinde çalışması esnasında bu programın kurulu ve çalışır vaziyette olduğu tespit edildiğinden, …’ın eyleminden davalı şirket ve bu şirket yetkilisi olan diğer davalı …’in FSEK’in 66/2. maddesi ve TMK’nın 50/3. maddesi hükmü uyarınca sorumlu olduğu, sanık … hakkında yapılan ceza yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince beraatine karar verilmesinin mahkememizdeki hukuk yargılamasının neticesini etkilemediği, zira ceza yargılamasında sanığın kişisel amaçlı olarak programı indirdiğinin kabulü ile beraatine karar verildiği, ancak hukuki sorumluluk bakımından bilgisayar programının kişisel veya ticari amaçlı olarak izinsiz ve lisanssız kullanımı arasında fark bulunmadığı, dolayısıyla davalı şirkete ait işyerinde, davalı şirket çalışanı hakimiyetinde bulunan bilgisayarda tespit edilen davaya konu yazılımların davacının izni olmaksızın kurulu ve çalışır vaziyette hazır bulunmasından kaynaklı olarak; davalı şirket ve davalı şirket yetkilisinin, davacıya karşı hukuki sorumluluğunun bulunduğu, davacıya ait eserin davalı tarafa ait işyerindeki bilgisayara yüklenebilmesi için, hak sahibinin izninin alındığını gösteren bir belgenin dosyada mevcut olmadığı, yine olayda mali hakları davacının tasarrufunda olan bilgisayar programının, davalıların kontrolünde olan bir bilgisayara izinsiz (lisanssız) yüklenerek çoğaltılmasının söz konusu olduğu, dolayısıyla hak sahibinin FSEK’in 22. maddesinden kaynaklanan çoğaltma hakkının ihlal edildiği, ilk derece mahkemesince alınan kök ve ek bilirkişi raporuna göre lisans bedelinin 26.660,00-TL olduğu, FSEK’in 68. maddesi uyarınca davacının bu bedelin 3 katına kadar olan tutarını telif tazminatı olarak talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile; 79.980,00-TL telif tazminatının 03.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek değişir orandaki reeskont faiziyle birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili, hukuka aykırı delillerle yargılamaya devam edildiğini, arama kararı verilirken ne makul şüphe ne de somut delile dayanan kuvvetli suç şüphesi bulunduğunu, arama kararının icrası sırasında arama tanıklarına ilişkin usuli şartların da yerine getirilmediğini, yalnız bir ihtiyar heyeti üyesinin imzasının bulunduğunu, eski şirket çalışanının CV’sindeki beyanın yeterli şüphe oluşturmadığını, mahkemenin bu iddiaları değerlendirilmediğini, verilen kararın gerekçelendirilmediğini, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini, hukuka aykırı delillerin yargılamada kullanılamayacağını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, FSEK’in 68. maddesine dayalı telif tazminatı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin eski çalışanı olduğu anlaşılan … isimli kişinin bir internet platformunda yayımladığı CV’de dava konusu programı kullanmayı bildiğini belirtmesi hususunun makul şüphe kabul edilerek davalılara ait şantiye için arama kararının çıkartıldığının anlaşıldığı, her ne kadar davalı tarafça bu karara istinaden gerçekleştirilen işyeri aramasında CMK’nın 119/4. maddesindeki “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur.” hükmüne istinaden, arama sırasında yalnızca bir ihtiyar heyeti üyesinin hazır bulundurulması nedeniyle arama işleminin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, benzer konunun Anayasa Mahkemesinin 2013/2392 Başvuru numaralı 15.04.2015 karar tarihli, Resmi Gazetenin 16.07.2015 tarih ve 29418 sayısında yayınlanan kararında tartışıldığı, Anayasa Mahkemesinin değinilen bu kararında “Arama işlemi sırasında bulundurulması gereken kişilerden birinin eksik olmasının yol açtığı, arama işleminin ve arama sonucunda elde edilen delillerin güvenilirliğini şüpheye düşüren somut bir durum veya risk tespit edilemediği gibi, başvurucu tarafından da bu kapsamda herhangi bir somut iddia ileri sürülmemiştir. Dolayısıyla, her ne kadar ihtiyar heyeti azalarından veya komşulardan bir kişinin eksik bulundurulmuş olması bir kanuna aykırılık teşkil etmekte ise de arama işleminin yukarıda belirtilen icra ediliş yöntemi nazara alındığında, delillerin sıhhatini şüpheli hale getiren bir durumun söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç itibarıyla, başvurucu hakkında iç hukuka uygun bir şekilde Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, başvurucunun konutunda icra edilen arama işlemindeki kanunda belirlenen usule ilişkin eksikliğin, bu işlemin sıhhatini ve bu işlem sonucunda elde edilen delillerin gerçekliğini şüpheli hale getirmediği gibi, başvurucu da bu kapsamda herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Bu çerçevede, başvuruya konu arama işlemindeki anılan eksikliğin, elde edilen delillerin güvenilirliğine zarar vermediğinin ve dolayısıyla bu deliller esas alınarak mahkûmiyetle sonuçlanan yargılamanın adilliğini zedelemediğinin kabulü gerekir.” şeklinde karar verdiği, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 17.10.2023 tarih ve 2023/7441 E.-2023/8952 K. sayılı kararında da bu hususun ele alındığı ve “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde yapılan arama işlemi sırasında o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişinin hazır bulundurulmaması halinde, dosya kapsamına göre arama işleminin sıhhatini ve bu işlem sonucunda elde edilen delillerin gerçekliğini şüpheli hale getirmeyen ve herhangi bir hak ihlaline neden olunmadan yapılan arama sonunda ele geçen delillerin, sırf arama sırasında bulunması gereken kişilerin orada bulundurulmaması suretiyle şekle aykırı hareket edildiğinden bahisle “hukuka aykırı olarak elde edilmiş delil” sayılmalarının ve mahkûmiyet hükmüne dayanak teşkil edememelerinin kabul edilemeyeceği” yönünde karar verildiği, somut uyuşmazlıkta da bilgisayarında davaya konu program tespit edilen davalı iş yerinin dava dışı çalışanı bu delile itiraz etmediği gibi, programın kendisi tarafından ancak kişisel kullanım amacıyla yüklendiğini ikrar ettiği, yapılan incelemede programın kullanıldığının da anlaşıldığı, bu programın davalılara ait işyerinde ve davalıların zilyedliğinde bulunan bilgisayarda kurulu ve çalışır vaziyette olmasının davacının eser sahipliğinden kaynaklı çoğaltma hakkının ihlali için yeterli olduğu anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.463,43-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 1.366,00-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4.097,43-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 25/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.