Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1778 E. 2021/1490 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

…. T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : … Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/04/2019 tarih ve…. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin “… …” ibaresinin marka olarak tescili için davalı Kuruma başvurduğunu,… numarası verilen başvurunun davalı Kurum tarafından … sayılı “… …… sayılı “… yayınları+şekil” ve … ibareli markalara dayalı olarak 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca reddedildiğini, bu karara yaptıkları itirazın da … tarafından reddine karar verildiğini, … kararının hukuka aykırı ve gerekçesiz olduğunu, markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin “… …” markasını 1998 yılından bu yana kullandığını ve ibareye ayırt edicilik kazandırdığını, öte yandan müvekkilinin … baskı işi ile uğraştığını, redde mesnet markaların sahibi şirketlerin ise eğitim ve yayın faaliyetinde bulunduklarını ileri sürerek, … sayılı kararının iptaline, markanın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu ibare ile redde mesnet markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …… vekili, müvekkiline ait marka ile davacı başvurusu arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 53. maddesi uyarınca …. kararının iptali için kararın bildiriminden itibaren iki ay içinde yetkili mahkemede dava açılabileceği, buna göre, davacıya yapılan tebliğin tarihi 11.01.2016 olduğu dikkate alındığında, iki aylık hak düşürücü sürenin son günü olan 11/03/2016 tarihine kadar … kararının iptali istemiyle dava açılması gerektiği, eldeki davanın ise hak düşürücü sürenin dolmasını müteakip 16/03/2016 tarihinde açıldığı gerekçesiyle süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, … kararının tebliğine ilişkin tebligat parçası incelendiğinde, iddia edildiği gibi 11.01.2015 veya 11.01.2016 tarihlerinde tebliğ edilmediğinin görüleceğini, posta memuru tarafından okunamayan üst üste basılmış kaşelerin yer aldığını, müvekkili adına çıkartılan davetiyenin posta dağıtıcısı tarafından usulüne uygun olarak düzenlenmediğini ve Tebligat Kanunu hükümleri gereğince geçersiz olduğunu, tüzel kişilere tebligatın nasıl yapılacağının yasayla düzenlendiğini, tüzel kişinin yetkili temsilcisinin herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadığı ya da evrakı alamayacak durumda olmaları halinde tebligatın o yerde bulunan memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağını, bu durumun tebliğ mazbatasında da açıkça yazılmasının gerektiğini, tebliğ mazbatasının yasaya uygun düzenlenmediğini, usulsüz tebligatın resen nazara alınması gerektiğini, davanın süresinde açıldığını, bu konuda bir itiraz ileri sürülmediğinden usuli müktesep haklarının bulunduğunu, davanın açıldığı günün öğrenme tarihi olarak kabulünün gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, marka tescil başvurusunun, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca reddine ilişkin … kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu … kararının davacıya 11.01.2016 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ mazbatası üzerine kaşe ile “11.01.2016” ve “11 Ocak 15” olmak üzere iki ayrı tarih basılmış ise de … karar tarihinin 31.12.2015 olduğu da gözetildiğinde “11 Ocak 15” tarihinin sehven mazbata üzerine vurulduğu sonucuna varıldığı ve yapılan hatanın tebligatın geçersizliği sonucunu doğurmadığı, mazbata üzerindeki açıklama tam olarak okunamamakla birlikte “dışarıda” ibaresi ile “… …” isminin okunduğu ve ismi geçen … … imzasının mazbata üzerinde görüldüğü, öte yandan, tebligatı gerçekleştiren Kurumun internet sayfasında da söz konusu kararın, 11.01.2016 tarihinde, “işyerinde daimi çalışana teslim” açıklaması ile muhatabına tebliğ edildiğinin belirtildiği, bu durumda, söz konusu kararın davacıya 11.01.2016 tarihinde usulünce tebliğ edildiğinin kabulü gerektiği gibi Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebligatın usulüne aykırı yapıldığı hallerde muhatabı tebliğe muttali olmuş ise tebligat geçerli sayılacağından ve davacı tarafça da ne dava dilekçesinde ne de sonraki aşamalarda söz konusu tebligatın usulüne uygun yapılmadığı ve karardan daha sonra haberdar olunduğuna ya da tebliğ yapılan kişinin çalışanları olmadığına ilişkin bir iddianın ileri sürülmediği, buna göre iptali istenen kararın, 11.01.2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiğinin kabulünün gerektiği ve işbu davanın da iki aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.03.2016 tarihinde açıldığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/03/2014 gün ve…sayılı, 01/06/2015 gün ve… sayılı emsal kararlarından anlaşılacağı üzere bu hususun dava şartı olduğu, dolayısıyla resen gözetilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan maktu harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/11/2021 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/12/2021

….