Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/176 E. 2023/123 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/176
KARAR NO : 2023/123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2020
NUMARASI : 2020/27 E. – 2020/348 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/12/2020 tarih ve 2020/27 E. – 2020/348 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, her türlü gübre solüsyonları ile tarım ve bahçecilikte kullanılan, verimi artırmaya yönelik kimyasal solüsyonların imalatı ve satışı ile iştigal eden müvekkilinin “…” ibareli markasının … sayı ile Türkiye’de ve ayrıca ABD, Arjantin, Mısır, Kanada, Meksika ve Suudi Arabistan’da tescilli olduğu, müvekkilinin ürünlerinin sahip oldukları ün ve kalite nedeniyle 3. kişilerin haksız fillerine maruz kaldığını, davalının “http://….com.tr/” şeklindeki resmi web sayfalarında müvekkiline ait marka ile kimyasal gübre solüsyonları imal edip satışa arz ettiğinin taraflarınca tespit edildiğini, bu hususta Ankara 2. FSHHM’nin 2019/95 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, davalı taraf markasına “…” ibaresini eklemiş olsa da markadaki baskın unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalının bu eyleminin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, iltibas yarattığını, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin markanın haklarının müvekkiline ait olduğunu gayet iyi bildiğini, karşı tarafın eylemlerinin müvekkilini ciddi maddi ve manevi zarara soktuğunu, benzer davalarda mahkemelerin lehlerine karar verdiğini, “…” ibaresinin müvekkili adına tescilli ve yasal korumayı haiz olup müvekkilinin izni olmadan bu marka ile ürün imalatı ve satışının 6769 sayılı SMK’ya aykırılık ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı şirketin “…” markasını ürün ambalajlarında, sair tanıtma vasıtalarında, web sayfalarında vb. yerlerde kullanmasının, haksız olduğunun hükmen tespitine ve davalının böylece vaki haksız rekabetinin men’ine, davalının, müvekkilinin markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetlerle benzeri mallar ve hizmetler üzerinde davacıya ait “…” markalarını dava edilen şekliyle kullanmak suretiyle; davacı “…”nin haklı olarak kullandığı ve tanıttığı ve ayrıca marka olarak tescillerini de yaptırdığı usulünce tescilli markalarına vaki tecavüzlerinin ref ve men’ine; davalı tarafın, davacı müvekkili ile yaptığı haksız rekabetinin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkiline ait “… …” isimli ürünün tescil geçerlilik süresinin 28/04/2019 tarihinde dolduğunu ve yenilenmediğini, dava tarihi itibariyle böyle bir ürünün satışta olmadığını, internet sitesi üzerinden yapılan delil tespitinde de fiiliyatta satış yapıldığına ve ürünün hâlâ üretildiğine dair bir tespitin bulunmadığını, tescil tarihi esas alındığında davanın 5 yıllık süreden sonra açıldığını, davacı tarafından dava tarihinden önce müvekkiline yapılmış bir uyarı bulunmadığını, piyasada “…” markasını kullanan pek çok firma bulunduğundan müvekkilinin “…” ibaresini kullanmasının herhangi bir hakkı ihlal ettiği hususunda tahmin derecesinde bile bilgi sahibi olmadığını, “…” ibaresinin bitkiler için kullanılan Potasyum Tiyosulfat kimyasal bileşiminin kısaltması olarak sayısız firma tarafından da halen kullandığını, müvekkilinin kullanımının SMK’nın 7/5. maddesi hükmüne uygun olarak dürüst ticari kullanım kapsamında olduğunu, müvekkilinin tescillediği “… …” markasında ayırt edici unsurunun … ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin ise yan unsur olarak yer aldığını, müvekkilinin markasında bu ibarenin altına ayrıca “…” yazdığını, yani buradaki amacın sadece ürünün neye ilişkin olduğunun bildirilmesi olduğunu, müvekkilini dava nolu ibareyi tek başına kullanmadığını, davaya konu markada tüketici açısından işletmesel bağlandırmayı gösteren bir olgu bulunmadığını, iltibas riskinin bulunmadığını, dava dilekçesinde markanın hitap ettiği kesimin her açıdan vasıfsız olarak nitelendirilmişse de tüm geçimini tarımdan sağlayan çiftçinin geçim kaynağı için etkin madde olan bir üründe yanılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tespit raporunda nitelikli bir değerlendirme yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının … sayılı “…” ibareli markalarının bulunduğu, davalının internet sitesinde “… …” ibareli ürünün tanıtımının yapıldığı, karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için, markaların tescilli oldukları ya da sonraki markanın tescili istenen mal ve hizmetlerinin aynı ya da benzer olmasının gerektiği, davacı adına tescilli …sayılı markanın kapsamında “SINIF KODU 01: … içeren gübre solusyonları”nın bulunduğu, buna karşılık davalı kullanımına konu mallar ile davacı adına … sayılı markaların kapsamlarının ise farklı olduğu, davalının ihtilafa konu web sitesi içeriğinde reklam ve tanıtımı yapılan ürünler ile üretilen ürün etiketleri üzerinde yer alan “… … potasyum tiyo sülfat” markası ile tespit isteyen adına tescilli …sayılı “…” markası arasında, “… … potasyum tiyo sülfat” markasında yer alan “…” ibaresinin “…” ibaresinin yanında tanımlayıcı unsurlardan biri olarak konumlandırılması hususu da dikkate alındığında, karıştırılma ihtimaline yol açabilecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/05/2019 tarih ve 2018/373 E. -2019/3442 K. sayılı bozma ilamında “…” ibaresinin sahip olduğu kavramsal anlam itibariyle dürüstçe kullanımlarının engellenemeyeceğinin kabul edildiği, “http://….com.tr/” alan adlı web sitesinde ve davalı tarafça sunulan ürün etiketi fotoğrafında “… … potasyum tiyo sülfat” şeklinde kullanımlarda “…” ibaresinin bağımsız asli unsurlardan biri olarak kullanılması ve Yargıtayın “…” ibaresinin kavramsal niteliği itibariyle ticaret hayatındaki dürüstçe kullanımların engellenemeyeceği yönündeki değerlendirmesine göre somut olaydaki kullanımın “dürüstçe bir kullanım” olduğunun anlaşıldığı, ayrıca tanımlayıcı ibarelerin kullanımı kimsenin tekeline bırakılamayacağından herhangi bir tecavüz eyleminden bahsedilemeyeceği, somut uyuşmazlıktaki kullanımın dürüstçe bir kullanım olduğu anlaşıldığından, ayrıca tanımlayıcı ibarelerin kullanımı kimsenin tekeline bırakılamayacağından haksız rekabetten bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalı kullanımlarında öne çıkan unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalı tarafın müvekkiline ait ibareyi öne çıkararak müvekkilinin markasından yararlanma gayesi güttüğünü, bu durumda dürüstçe kullanımdan bahsedilemeyeceğini, ayrıca, “…” ibaresinin “…”ın genel adı ya da kısaltması olmadığını, “…”ın kimyasal simgesinin … şeklinde olduğunu, eğer marka,…olsaydı bu maddenin kimyasal kısaltması olduğunun kabul edilebileceği, müvekkil şirket aleyhine İstanbul 2. FSHHM’ nin 2012/115 E. sayılı dosyası ile açılan hükümsüzlük davasında bilirkişi heyetinden alınan raporda, “…” ibaresinin kimyasal kısaltma olmadığının marka olma niteliği taşıyan bir ibare olduğunun mütalaa olunduğunu, “…” ibaresi kimyasal kısaltma olarak değerlendirilemeyeceğinden tanımlayıcı unsur olarak da değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağını, aksine bir kabulün Yargıtay kararlarına aykırı olacağını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafa ait “… …” ibareli ürünlerine davacının “…” ibareli markasından kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil edip etmediği ve bu kapsamda “…” ibaresinin davaya konu ürünler yönünden tanımlayıcı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçeyle davalı taraf kullanımı dürüstçe kullanım kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
6769 sayılı SMK’nın somut olaya uygulanacak 7. maddesinin ilk fıkrasının (b) bendi uyarınca marka sahibinin tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından
tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesini talep etme hakkı vardır. SMK’nın 29. maddesinin ilk fıkrası uyarınca da marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak marka hakkına tecavüz sayılır. Aynı Kanun’un 149. maddesine göre sınai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemeden fiilin tecavüz olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün önlenmesini, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılması ile maddi ve manevi zararın tazminini ve maddedeki diğer talepleri ileri sürebilir. Öte yandan, TTK’nın 55. maddesinin ilk fıkrasının (a) bendi uyarınca başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak haksız rekabet sayılan fiiller arasında sayılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafın internet sitesinde “… …” adıyla ürün tanıtımının yapıldığı ve “…” ibaresinin altında “…” ibaresinin bulunduğu anlaşılmıştır. Tanıtımı yapılan ürünler tarımcılık faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Bunun yanında, davacının… sayılı ve “…” ibareli markasının kapsamında da … içeren gübre solüsyonları bulunmaktadır. Buna göre davacının “…” ibareli markası ile davalının “… …” ibareli işareti aynı/benzer ürünler üzerinde kullanılmakta olup, davalının ürün etiketleri üzerinde kullandığı işaret davacının tescilli markasını aynen içermektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere bu ibare davalının kullanımında asli unsurlardan biri olarak konumlandırılmıştır. Dolayısıyla davacı markası ile davalının kullanımı arasında “…” ibaresinin ortak olarak yer almasından kaynaklı yüksek derecede bir görsel ve işitsel benzerlik bulunmakta olup bu haliyle davalının kullanımı ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimaline sebebiyet vermektedir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince “…” ibaresinin tanımlayıcı unsur olduğu ve davalının kullanımının dürüstçe kullanım niteliğinde bulunduğu kabul edilmiş ise de, “…” ibaresinin bir kimyevi ürünün kısaltması ya da tanımlayıcı ad olmadığının Yargıtay denetiminden geçen dava dosyalarında da kabul edildiği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/2165 E.-2018/7628 K. ve 2017/5140 E.- 2019/1782 K. sayılı ilamları), kaldı ki hükme esas alınan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ve 2018/373 E.-2019/3442 K. sayılı ilamının da karar düzeltme aşamasında kaldırıldığı ve 2019/3388 E.-2021/2332 K. sayılı ilamla markaya tecavüz ve haksız rekabetin oluştuğunu tespit eden ilk derece mahkemesi kararının onandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin istikrar kazanan bu kararları dikkate alındığında somut uyuşmazlık bakımından markaya hakkına tecavüz ve haksız rekabet şartlarının oluştuğu anlaşılmış, ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kabulü yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 03/12/2020 gün ve 2020/27 E. – 2020/348 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, davalı şirketin … markasını ürün ambalajlarında, sair tanıtma vasıtalarında, web sayfalarında, e-ticaret sitelerinde vb. yerlerde kullanmasının, bu isimle ürün imal edip satışa arzetmesinin, ürün tanıtımı yapmasının haksız rekabet olduğunun TESPİTİNE, davalının haksız rekabetinin MEN’İNE,
3-Davalının, davacının markalarının tescilli bulunduğu emtia ve hizmetler ile benzeri emtia ve hizmetlerde … ibaresini kullanmak suretiyle vaki eylemlerinin davacının tescilli markalarına tecavüzünün REF ve MEN’İne,
4-Davalının haksız rekabetinin neticesi olan durumun ortadan kaldırılmasını teminen davalının belirtilen kullanımlarının önlenmesine, haksız rekabet teşkil eden tanıtma vasıtalarının, ürün ambalajlarının, levha, afiş, CD ve benzeri emtianın bulundukları yerlerden toplatılmasına ve kaldırılmasına; … markalı tanıtma vasıtalarını ihtiva eden ticari evrakın ve sair basılı maddeler ile tanıtma vasıtalarının, ürün ambalajlarının, CD ve emtianın bulundukları yerlerden TOPLATILMASINA, ÜZERLERİNDEKİ MARKALARIN SİLİNMESİNE VEYA TECAVÜZÜN ÖNLENMESİ İÇİN KAÇINILMAZ İSE İMHA EDİLMESİNE, davalının web sayfalarından, e-ticaret sitelerinden ve ürünlerinin tanıtımının yapıldığını internet sitelerinden, ürün örnekleri ile tanıtım fotoğraflarının kaldırılmasına, davalının … ibareli ürünlerinin internet satışı dahil her nevi satışının ÖNLENMESİNE,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 122,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 49,00-TL tebligat ve posta gideri, 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.119,60-TL yargılama giderine, 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.228,40-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 07/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip