Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1747 E. 2021/1498 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2021
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/06/2021 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacı idare ile davalı firmalar arasında ihale yolu ile alman hizmete ilişkin sözleşmeler akdedildiğini, ilgili sözleşmeler gereği yüklenici firmalar, aralarında dava dışı … tarafından müvekkili aleyhine işçilik alacaklarının tahsili için açılan Ankara 12. İş Mahkemesinin ……karar sayılı kararın kesinleşmiş olduğunu, Ankara 20. İcra Müdürlüğünün…..sayılı dosyasından icra takibine konu edilmesi üzerine Kurum tarafından ödenen 10.541,88TL’nin her bir davalının dava dışı işçiyi çalıştırdığı süreyle sınırlı olarak işçilik alacağından sorumlu olacağı gözetilmek suretiyle, davalı şirketlerden sorumlu oldukları dönemler ve miktarlar oranında davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava ticari dava niteliğinde olup Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa gidilmediği, istinaf kararı sonrası arabuluculuk başvuruşunda bulunularak bilahare son tutanağın düzenlendiği, TTK 5 /A maddesi uyarınca ticari davalarda dava öncesi arabuluculuğa başvuruda bulunulmasının dava şartı olduğu, eldeki davanın görevli olmayan mahkemede arabuluculuğa başvuruda bulunmadan açılmış olmasının, esasen açılış tarihi itibarı ile de ticari dava konumunda bulunan dava için dava şartının yerine getirilmemiş olduğu gerçeğini değiştirmediği, zorunlu arabuluculuğun HMK’nın 115. maddesi uyarınca sonradan giderilebilecek dava şartlarından olmadığı, davanın görevli mahkemede yeniden açılmadığı, görevli olmayan mahkemede açılan davaya görevli mahkemede devam edildiği, ayrıca görevsizlik kararı sonrası arabuluculuğa başvuruda bulunmanın zorunlu arabuluculukla ilgili yasal düzenlemenin amacına aykırı olduğu gerekçesi ile TTK’nın 5/A ve HMK’nın 114/2. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulen reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu “davanın usulden reddi” kararının Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun uygulamasındaki amacına uygun düşmediği gibi hakkaniyete de aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili tarafından asliye hukuk mahkemesinde açılan iş bu davada, davanın ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği kesinleştiği an dava şartı olan zorunlu arabuluculuk şartı hemen yerine getirildiğini, davanın esasına girilerek hüküm kurulması gerekliyken, davanın usulden reddi kararı vermesi hatalı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
TTK’nın 5/A maddesi uyarınca “Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A/2. maddesi uyarınca da, davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereğince her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususların ticari dava sayılacağı, davanın da Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’ nın 4. maddesinde belirtilen uyuşmazlıklardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan davalarda, arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın, yukarıda belirtilen kanun hükümleri uyarınca, arabuluculuk dava şartına tabi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Sorun somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, asliye hukuk mahkemesinde açılan iş bu davada, davanın ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği kesinleştiği an dava şartı olan zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirilmesinin usule uygun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A/2. maddesinde açıkça belirlendiği üzere, davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Yani kanun hükmü uyarınca, dava dilekçesi sunulmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulması gerekmektedir.
Ancak, dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden, davanın ilk önce asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, bu itibarla bu sırada davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında kalmadığı, zira Asliye Hukuk Mahkemesince de davanın zorunlu arabuluculuk nedeniyle reddine karar verilmeyip görev yönünden reddine karar verildiği, davacı tarafça bu karardan hemen sonra dava konusu uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunun anlaşılmasının ardından arabuluculuk şartının yerine getirildiği, mahkemenin usulden ret kararından önce tarafların arabulucuya başvurduğu ve ancak uzlaşamadıkları anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesi uyarınca, herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. HMK’nın 115. maddesinin 3. fıkrasında da, dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddedilemeyeceği, HMK’nın 30. maddesinde de, hakimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmasını sağlamakla yükümlü bulunduğu düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar karşısında somut olaya dönüldüğünde, davacının, davanın ilk açıldığı mahkemece verilen görevsizlik kararından sonra arabulucuya başvurduğu ve son tutanağın ilk derece mahkemesince davanın esasına girilmeden sunulduğu gözetildiğinde, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin ….. Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi dava şartının yerine getirildiğinin kabulü gerektiği, arabuluculuk şartı aranırken Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen kişilerin hak arama hürriyetinin aşırı derecede zorlaştırılmamasının gerektiği, davacının elinde arabuluculuk tutanağı bulunmakta olup, davanın reddedilmesi halinde davacının hiçbir işlem yapmadan tekrar dava açacağı, diğer taraftan HMK’nın 115. maddesinin 3. fıkrasındaki “dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, davanın usulden reddedilemeyeceği” düzenleme ile HMK’nın 30. maddesinde düzenlenen “usul ekonomisi ilkesi” gözönünde bulundurulduğunda yorumlamanın bu şekilde yapılmasının gerekli olduğu, bu itibarla, 7155 sayılı Kanun ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/A ve aynı sayılı Kanun ile değişik 6325 Sayılı Kanun’un 18/A maddesi uyarınca ticari davalarda aranan, arabulucuya başvuru şartının, somut olayda yerine getirildiğinin kabul edilmesinin gerektiği anlaşıldığından ve bu nedenle mahkemece açıklanan hususlar gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/06/2021 gün ve…… sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/11/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/12/2021
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.