Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/174 E. 2023/70 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/174
KARAR NO : 2023/70
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
NUMARASI : 2019/181 E. – 2020/260 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/10/2020 tarih ve 2019/181 E. – 2020/260 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1938 yılında kurularak elyaf üretimine başladığını ve sektöründe lider konumunda olduğunu, “…” olmak üzere pek çok markanın sahibi olduğunu, 2004 yılında … şirketlerini bünyesinde bulunduran … şirketini satın alarak tüm liyosel faaliyetlerini yüksek tanınırlığı bulunan “…” markası altında birleştirdiğini ve liyosel patentlerinin sahibi olduğunu, “…” markasının ham odun maddesinden üretilen elyaflar üzerinde kullanıldığını, bu marka altında piyasaya sürülen ürünlerin tüketiciler tarafından büyük rağbet gördüğünü, “…” markalarının pek çok ülkede tescilli olduğunu, müvekkilinin “…” markası üzerinde tek ve gerçek hak sahibi bulunduğunu, bu kapsamda … sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, davalı gerçek kişinin … sayılı “…” ibareli markasına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kısmen kabul edilerek, başvuru kapsamından 35. sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Bürohizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri, iş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmetlerinin çıkarıldığını, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın yerinde olmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkiline ait “…” markalarının, 22,23,24,25 ve 35. sınıf mal ve hizmetlerde zaten tescilli olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin başvuru konusu marka üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, karıştırılma ihtimalinin yalnızca markalar ve kapsamındaki ürün/hizmetler üzerinden yapılamayacağını, müvekkiline ait markanın tanınmış marka olması sebebiyle karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkiline ait markayı gören tüketicilerin aklına davalının gelmeyeceğini, önceki markanın tanınmış olması halinde dahi tescili talep edilen markanın ayırt edici karakterinin zarar görmeyeceğini ve karıştırılma ihtimalinin doğmayacağını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-6250 sayılı kararının iptaline, dava konusu başvurunun reddedilen sınıflar yönünden de tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında karıştırılma tehlikesinin olduğunu, davacının kazanılmış hak iddiasına dayanak yaptığı markaların yurt dışında tescilli bulunduklarını veya tarihsel olarak davacıya müktesep hak sağlamalarının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamından çıkarılan hizmetlerin, redde mesnet markanın kapsamındaki hizmetlerle benzer oldukları, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; hizmetlerin aynı/aynı tür olması, markaların “…/…” ibarelerinden müteşekkil bulunması, markalarda başkaca bir unsurun da bulunmaması, markaların her ikisinin de altı harften oluşması, bu altı harften beşinin aynı dizilimde ve aynı olması, davacı markasının “…”, davalı markasının ise “…” biçiminde okunacak bulunması, markaların ilk hecelerinin aynı olması, yine okunuşun aynı seslerle bitmesi, markada sadece bir harf farkının bulunması ve bu harf farklılığının da ses farkı yaratmaması karşısında davaya konu hizmetler bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi hükmü uyarınca iltibas tehlikesi şartlarının oluştuğu, itiraza mesnet markanın Türkiye’de tescil koruması altında bulunduğu, fiili kullanımın sınırlı olması iddiasının tek başına iltibas tehlikesini bertaraf etmeyeceği, iltibasın fiilen gerçekleşmesinin gerekmediği, bu yönde bir olasılığın bulunmasının yeterli olduğu, markalar arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu, kaldı ki itiraza mesnet markanın kullanmama def’ine tabi bir marka olmadığı, bu nedenle markanın fiilen kullanıldığına ilişkin yükümlülüğünün bulunmadığı, davacının, önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak müktesep hakkının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, yerel mahkemenin yalnızca markalar arası görsel benzerliğe dayanarak ve somut olay açısından özel inceleme yapmaksızın, müvekkilin tanınmış ve çok daha eski “…” markasının, davalı markası ile karıştırılma ihtimali yarattığı kanaatine varmasının hatalı olduğunu, müvekkiline ait “…” markalarının yüksek düzeyde tanınmış olup, davalı markası ile karıştırılma ihtimali yaratmasının olanaksız bulunduğunu, müvekkil markasının yüksek tanınmışlık düzeyi karşısında, redde dayanak markanın herhangi bir bilinirliğinin bulunmamasının da davalı marka sahibi aleyhine karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığını, müvekkilinin tanınmış “…” markası üzerinde kazanılmış hak sahibi olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira başvuru ile redde mesnet markanın telaffuzları aynı bulunduğu gibi aralarında görsel benzerlik de olduğu, redde mesnet markanın bilinir olmamasının ya da davacının tanınmış “…” ibareli markalarının bulunmasının, SMK’nın 6/1 maddesindeki tescil engelini bertaraf etmeyeceği, davacının önceki tarihli 131941 sayılı markasının kapsamının, dava konusu başvurunun kapsamından farklı bulunduğu, bunun dışındaki markaların ise başvuru tarihi itibariyle uzun süredir tescilli olma koşulunu sağlamadıkları, bu nedenlerle davacının, dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip