Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1730 E. 2023/1386 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1730
KARAR NO : 2023/1386
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2021
NUMARASI : 2020/127 E. – 2021/192 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/05/2021 Tarih ve 2020/127 Esas – 2021/192 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibaresinin tescili için marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin müvekkilinin başvurusuna,”…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itirazının dava konusu YİDK kararı ile kısmen kabul edilerek, başvuru kapsamından 43. sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin çıkarıldığını, oysa taraf markaları arasında, başvurunun reddine karar verilen hizmetler yönünden, iltibas bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin İstanbul’un maruf bir semtinin ismi olması nedeniyle kimsenin tekeline bırakılamayacağını, dava konusu başvuruda yer alan “…” ve “…” ibarelerinin yeterli ayırt ediciliği sağladığını, markaların sınıflarının da birbirinden farklı olduğunu, davalı şirketin “…” olarak tanınmış bir markasının bulunmadığını ileri sürerek, 2020-M-1043 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili , davacı şirketin kullanım ispatı talebi üzerine davalı Şirketin sunduğu bilgi ve belgelerle markalarını “gazlı içecekler ve meyve suları” mallarında kullanımını ispatladığını, tarafların markaları arasında SMK 6/1 maddesi anlamında “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, davalı Şirketin markasının bilinirliği sebebiyle tüketici zihninde markaların karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceğini, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu başvuru ile müvekkilinin markaları arasında iltibas bulunduğunu, itiraza mesnet markalarının “gazlı içecekler ve meyve suları” mallarında kullanımının ispatlandığını, müvekkilinin 2001 yılından beri ana faaliyeti olan her türlü gazlı, kolalı, şekerli, tatlandırıcılı, meyveli, vitaminli ve mineralli meşrubatların, aromalı, aromasız meyve suyu, konsantresi, nektarı ve benzerlerinin üretimi alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkiline ait “…” seri markalarının kullanımının 1946 yılına kadar dayandığını, “…” markasının müvekkilinin içecek sektöründeki uzun süreli ve yoğun kullanımı sonucu ayırt edicilik elde ettiğini ve müvekkilinin ürünleri ile özdeşleştiğini, içecek sektöründe doğrudan bir coğrafi yerin adı olarak değil, bir işletmenin markası olarak algılanır hale geldiğinin kabulü gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, redde mesnet markaların kullanımının ispatlandığı “Gazlı içecekler ve meyve suları” emtiaları ile dava konusu başvuru kapsamından çıkarılan uyuşmazlık konusu 43/1 sınıf hizmetlerin benzer olduğu, taraf markalarda müşterek olarak “…” ibaresinin bulunduğu, her ne kadar “…” ibaresi, İstanbul ilinde yer alan ünlü bir semt adı olsa da, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı şirketin “…” ibaresini kullanım yolu ile özellikle “gazlı içecek ve meyve suları” emtiaları üzerinde yoğun olarak bilinirliğini arttırdığı, bu emtialar bakımından “…” ibaresini gören, işiten ortalama tüketicinin aklına hemen ve ilk bakışta davalı Şirkete ait markaların geleceği, bu ibareyi bu emtialar üzerinde gören, işiten ortalama tüketici kesiminin, İstanbul ilinde yer alan “…” semti ile ilişki kurup bu ibareyi coğrafi kaynak olarak algılamayacağı, nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin; 06.10.2009, 2007/15062 E 2009/10131 K; 08.07.2010, 2008/12773 E 2010/8078 K ve 03.12.2010, 2011/1917 E 2012/19762 K sayılı kararlarına konu uyuşmazlıklarda da davalı şirkete ait “…” markalarının tanınmış olduğunun belirtildiği, bu hale göre gazlı içecek ve meyve suları emtiaları bakımından bilinirliği yüksek “…” markalarını bilen, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, davaya konu “… …” ibareli markayı gazlı içecek ve meyve suları emtialarının da servis edilebildiği davaya konu 43/1 alt sınıftaki “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davalı şirketin ya da davalı Şirket ile yapılan sözleşme uyarınca davacının davaya konu marka ile bu hizmeti verdiği hususunda yanılsamaya düşebileceği, redde mesnet “…” markalarının kullanım yolu ile ayırt edicilik kazandığı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06.10.2009 tarih 2007/15062 E 2009/10131 K sayılı kararına konu emsal bir uyuşmazlıkta da 43.sınıftaki hizmetler bakımından davalı şirkete ait “…” markaları ile ilinti kurulabileceğinin belirtildiği, bu nedenle somut olayda SMK m.6/1 hükmü uyarınca karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, dava konusu başvurunun asli unsurunun “…” ibaresi olup, iltibas değerlendirmesinin dava konusu başvurunun “… … …” ibaresinden oluştuğunun gözetilerek, yapılmasının gerektiğini, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin İstanbul’un maruf bir semtinin adı olduğunu, kimsenin tekeline bırakılamayacağını, dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlandığını, davalının redde mesnet markalarının tanınmış olmadığını, mahkemece alınan bilirkişi raporunda markalar arasında iltibas bulunmadığının açıklandığını, redde mesnet markaların tescilli bulunduğu 32. sınıf mallar ile başvuru kapsamından çıkarılan 43/1 sınıf hizmetlerinde benzer olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu YİDK kararının dava konusu başvuru sahib davacıya 24.02.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve 7226 sayılı Kanun ile pandemi nedeniyle uzayan süreler dikkate alındığında 01.06.2020 tarihinde açılan davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde olduğu, “… …” ibareli başvuru ile davalı Şirkete ait redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvurunun tescil edilmek istendiği 43./1 sınıf hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira redde mesnet markaların asli unsuru olan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda da aynen asli unsur olarak kullanıldığı, başvuruda yer alan diğer ibarelerin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, her ne kadar taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresi İstanbul’un meşhur bir yer adı olsa da, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davalı Şirketin anılan ibareyi, markalarını kullandığını ispatladığı “gazlı içecekler ve meyve suları” emtiasında kullanım sonucu ayırt edici hale getirdiği, dava konusu başvuru kapsamından çıkarılan 43/1 sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin redde mesnet markaların kullanımı ispatlanan 32. sınıf “gazlı içecekler ve meyve suları” malları ile de benzer bulunduğu, ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğu ve mahkemece de gerekçesi açıklanmak suretiyle markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunun kabul edildiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :30/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip