Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/173 E. 2023/45 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/173 – 2023/45
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/173
KARAR NO : 2023/45
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2020
NUMARASI : 2019/66 E. – 2020/195 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/09/2020 tarih ve 2019/66 E. – 2020/195 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar …. ve katılma yoluyla davacı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna müvekkilinin “…” esas unsurlu markalarını mesnet göstererek yaptıkları itirazın davalı kurum Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararıyla nihai olarak kısmen reddedildiğini, oysa müvekkilinin 21. sınıftaki emtialar bakımından tescile dayalı üstün hakkının bulunduğunu, müvekkilinin markaları kapsamındaki 03. sınıf mallar ile davalının 21. sınıfta tescil ettirmek istediği emtiaların karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olduklarını, davalının faaliyet gösterdiği alanın “plastikten mamul” grubuna matuf emtialar olduğunu, müvekkilinin iştigal alanının ise “temizlik” sektörüne yönelik olduğunu, davalının, müvekkilinin 21. sınıftaki gerçek hak sahipliğini bildiğini, davalının kullandığı tek markasının “…” şeklinde olduğunu, her iki tarafın da somut vaka öncesinde kullanmadıkları emtialarda tescillerinin bulunduğunu, tarafların birbirlerine inhisari olmayan lisans vererek yaptıkları anlaşma uyarınca bazı emtialarda birbirlerine muvafakat verdiklerini, müvekkilinin davalı tarafa Bakırköy 34. Noterliği … yevmiye numaralı ve 23/07/2009 tarihli lisans anlaşması ile “elbise askısı ve kılıfları” emtialarına matuf olarak kullanım hakkı tanıdığını, davalının ise müvekkiline “süngerler, tekstilden mamul temizleme malzemeleri ve silme bezleri” emtialarında yine aynı tarihli 016455 sayılı anlaşma ile lisans verdiğini, yaklaşık 9 yıl önce imzalanan ve esasen üstün hak kavramının farkında ve bilincinde olmayan her iki tarafın, tescilsiz kullanımın sakınca yaratacağını düşünerek aslında var olan münhasır haklarını tescil ile kuvvetlendirme düşüncesinde hareket ettiklerini, ancak bir süre sonra davalının müvekkilinin tescilli olduğu sınıflarda markasını kullanmasına mani olmak istediğini ve kendisinin de “…” ibarelerini markasından atarak işletmesel kökeni yok etmeyi amaçladığını, davalının müvekkili markasından haberdar olduğu halde bu değişikliğe gittiğini, müvekkilinin 1980’li yıllardan beri “…” ibaresini aktif ve yoğun şekilde kullandığını, taraflar arasında centilmenlik anlaşmasının bu nedenle bozulduğunu, davalının salt “…” ibaresi üzerinde bir üstün hakkının bulunmadığını, davalının … sayılı “… …” markası varken…sayılı başvuru ile “… …” markasını tescil ettirmek istediğini, davalının kademe kademe “…” ve “…” ibarelerini kullanmayı bıraktığını, davalının kötü niyetli olduğunu, başvurunun tescili halinde markanın kaynak gösterme fonksiyonunu işlevsiz kalacağını, davalının eski tarihli markalarının da kendisine müktesep hak bahşetmeyeceğini ileri sürerek, 2019-M-5758 sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı markanın YİDK kararını kapsayan 21. sınıf emtialar bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı…vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkilinin 20, 21 ve 35. sınıf emtialarda müktesep hakkının mevcut olduğu hususunun Yargıtay tarafından verilen onama kararı ile de tespit edildiğini, Ankara 2. FSHHM’nin 2014/532 E.-2015/350 K. sayılı kararının karar düzeltme sürecinden de geçerek kesinleştiğini, bu nedenle davacı iddialarının gerçek dışı olduğunu, mahkeme kararına konu marka ile işbu dava konusu markanın neredeyse aynı olduğunu, dolayısıyla anılan kesin hükmün bu dava yönünden de esas alınması gerektiğini, müvekkilinin önceki tarihli markalarının tamamında “…” ibaresinin esas unsur konumunda olduğunu, … ibaresi üzerinde asıl hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı şirkete ait … sayılı marka başvurusu kapsamında bulunan davaya konu “Elektriksiz temizlik aletleri gereçleri (Boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları, makine parçası olmayan elektrikli fırçalar dahil).” emtiaları ile davacıya ait … sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan “Çamaşırda, bulaşıkta, her türlü eşya ve mekan temizliğinde kullanılan maddeler. Kireçlenmeyi önleyiciler, kireç gidericiler, granül sabun, mekanik temizleme tozu, cam silme maddeleri, yer ve halısilme maddeleri. Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Cam silme maddeleri, ağartma ve parlatma maddeleri.” emtiaları arasında karşıladıkları ihtiyaç, sağladıkları fayda, amaç, satış, sunum ve dağıtım kanalları, hitap ettikleri tüketici kitleleri bakımından benzerlik bulunduğu, bu emtiaların birbirini tamamlayan ve birinin işlevini yerine getirebilmek için diğerinin de çoğu zaman kullanılması gereken nitelikte emtialar oldukları, dava konusu başvurunun bütününe hakim unsurun “…” ibaresi olduğu, fonda yer alan mavi renkli, dalgalı, dikdörtgen şekil unsurunun güçlü bir ayırt ediciliği bulunmamakla birlikte markanın bütüne görsel bir katkı sağladığı, ancak markanın esas unsurunun tek başına “…” ibaresi olduğu, davacı yanın dayanak yaptığı önceki tarihli markaları incelendiğinde bu markaların esas unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” esas unsurunun işaretler arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak doğrudan bir benzerlik yarattığı, ayırt edici vasfı bulunan böylesi bir ibareden kaynaklı ortaklığın ilgili tüketici kitlesi nezdinde, benzerlik ve karıştırılma ihtimaline yol açacağı, somut uyuşmazlıkta dava konusu edilen 21. sınıftaki “Elektriksiz temizlik aletleri gereçleri (Boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları, makine parçası olmayan elektrikli fırçalar dahil).” emtialarının tamamı bakımından iltibas ihtimalinin mevcut olduğu; davalının müktesep hak kriteri çerçevesinde kalan başka bir ifadeyle 21. sınıftaki emtiaları içeren ve tescil tarihi üzerinden 5 yıllık olağan hak düşürücü süreler geçmiş “…” ibaresini esas unsur olarak içerir markalarına bakıldığında, genel anlamda “…” ibaresini içeren kırmızı – kare bir form içerisine konumlandırılmış “…” logosu ve “… …” tamlamasından oluştukları, davalıya ait önceki markalarda yer alan “…” harflerini içerir logo, dava konusu marka başvurusunda yer almadığı gibi görsel stilizasyon anlamında da markaların birbirlerinden ciddi anlamda farklı algılar taşıdıkları, ortalama tüketicinin, bu işareti davalıya ait önceki tarihli logolu “… …” markalarının serisi yeni bir marka olarak düşünmeyeceği, bu başvurunun, davacıya ait önceki tarihli “…” ibareli markaların serisi bir marka olduğunu düşünebileceği, bu nedenle dava konusu marka başvurusunun, davacı şirkete ait “…” ibareli önceki tarihli markalara yanaşma çabası içinde olduğu değerlendirildiğinden, davalı şirketin müktesep hak iddiasının yerinde bulunmadığı, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10/06/2019 tarih ve 2018/2740 E.- 2019/4178 K. sayılı kararı ile aynı Dairenin 10/10/2019 tarih ve 2018/5338 E.- 2019/6437 K. sayılı kararının da aynı yönde olduğu, kötü niyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, YİDK’nın 2019-M-5758 sayılı kararının iptaline, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı…vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markalarının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, markaların bugüne kadar karıştırılmadığını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davacı şirketin 21. sınıftaki elektriksiz ev gereçlerinin kullanılması için müvekkili ile lisans sözleşmesi yaptığını, davacının bu sınıf yönünden üstün hakkının bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin taraflara ilişkin 13/01/2020 tarih ve 2019/2102 E. -2020/309 K. sayılı en güncel kararında müvekkilinin davacının markalarına yanaşmadığına ilişkin kararın onandığını, Yargıtay kararına rağmen müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde müktesep hakkı olmadığına karar verildiğini, taraflar arasındaki YİDK karar iptaline ilişkin 3 davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, 8 davanın ise devam ettiğini, müvekkilinin “…” ibareli markaların gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin ilk tescili 1993 yılında iken davacının tescilinin 1997 yılında olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Katılma yoluyla davacı vekili, davalı şirketin müvekkilinin markalarına yanaşma çabası içinde olduğunu, davalının başvurusu ile eski tarihli markalarının benzer olmadığını, davalının müvekkilinin markalarından faydalanma kastı taşıdığını ileri sürerek, davanın, davalının kötü niyetli olduğu da gözetilerek kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu YİDK kararıyla Markalar Dairesi Başkanlığınca başvuru kapsamından çıkartılan 21. sınıftaki “Elektriksiz temizlik aletleri gereçleri (Boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları, makine parçası olmayan elektrikli fırçalar dahil).” mallarını başvuru sahibine iadesine karar verildiği, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tartışıldığı üzere söz konusu emtiaların davacının itiraza mesnet markası kapsamında yer alan 03. sınıftaki mallarla benzer kabul edilecekleri, taraf markaları arasında “…” ibaresini münhasır esas unsur olarak içermelerinden kaynaklı benzerlik bulunduğu konusunda da bir tereddüt bulunmadığı, bu hali ile taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalı başvuru sahibinin müktesep hak değerlendirmesine konu olabilecek, dava konusu markanın başvuru tarihinde tescil tarihi itibariyle 5 yılını doldurmuş markalarının “…” ve “… …” ibarelerinden oluştukları, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/10/2019 tarih ve 2018/5338 E.-2019/4178 K. sayılı kararında davalı şirketin benzer bir marka başvurusu için “Somut olayda da davacının müktesep hak iddiasında bulunduğu markalarının tamamının “… … + logo” unsurlarından oluştuğu, buna mukabil başvuru markasında “…” ve “logo” unsurlarının çıkarılarak yalın “…” ibaresi ile tescil kapsamı mallar bakımından tanımlayıcı “…” ibaresinin eklendiği; bu suretle itiraz ve ret gerekçesi olan ve yalın “…” ibaresinden oluşan davalı şirket adına tescilli mesnet markalara yanaşılmak suretiyle söz konusu markaların ayırt ediciliklerine ve köken bildirme özelliklerine zarar verildiği, bu haliyle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığının kabulü gerekirken hatalı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.” ifadesine yer verildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/06/2019 tarih ve 2018/2740 E.- 2019/4178 K. sayılı ilamında da “davacının önceki tarihli ”…” ibareli markalarının ”…” ibaresi yönünden davacı adına müktesep hak teşkil ettiğinin kabulü isabetli ise de; başvuru konusu markanın … sayılı davalı şirkete ait markada yer alan, mavi zemin üzerine beyaz fon içermesi ve dalgalı şekil yapısı itibarıyle bu markaya yanaşma niteliğinde olduğu kabul edilerek, yanaşılan markada yer alan mallar yönünden davacının müktesep hakka dayanması mümkün değildir.” değerlendirmesine yer verildiği, Yargıtay 11, Hukuk Dairesinin somut uyuşmazlıktaki dava başvurusu açısından emsal teşkil edecek kararlarına göre davalı şirketin müktesep hak iddiasının yerinde olmadığı, kötü niyetin ispatlanamadığı, YİDK kararını iptal eden yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar…ve … … …. Şti. ile katılma yoluyla davacı şirketin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar …. vekilleri ile katılma yoluyla davacı şirket vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90’er-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar …. vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40’ar-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 125,50’şer-TL’nin anılan davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 17/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.