Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1729 E. 2021/1427 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2021
NUMARASI …..

TALEP KONUSU : Marka/Haksız Rekabete Dayalı Delil Tespiti, İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/07/2021 tarih ve ….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ticaret unvanına ve markalarına sahip, sektöründe 40 yılı aşkın süredir “…”….., “…” ibaresinin müvekkili şirket sahiplerinin aynı zamanda soyadını teşkil ettiğini, aleyhine tespit istenen tarafça gerçekleştirilen eylemlerin 6769 sayılı SMK’nın 7, 29, 149, 150 ve 155. maddeleri uyarınca müvekkili adına tescilli “…” ibareli markalara açık bir şekilde tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, aleyhinde tespit istenilene ait iş yerleri adreslerinde ve “http://…” alan adlı internet sitesinde gerçekleştirilen kullanımların, müvekkile ait marka hakkının ihlali ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, men’ini, durdurulmasını ve önlenmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece bu aşamada karşı tarafın delil tespitine dayalı marka/haksız rekabet ve FSEK’ten kaynaklı hak ihlali bulunduğuna kanaat uyandıran aleyhe delilin oluşmadığı, talep eden vekilinin ayrıca rapora itirazla beraber yeni bir heyetten rapor alınmasını talep etmiş ise de, tespit dosyalarında var olan vakıanın varlığının ya da yokluğunun tespit edilip, asıl dava gibi tahkikat yapılamayacağı, tahkikat durumunun ise asıl dava açıldıktan ve iddia ve savunma delilleri toplandıktan sonra yapılabileceğinden, bu talebin de reddedildiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının iş yerinde müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden kullanımların tespit edildiğini, davalının müvekkili adına tescilli “…” markasının birebir aynısını kullandığını, bilirkişilerce markanın kullanıldığı “…….” ürününün fotoğrafının rapora eklenmediğini, bilirkişilerce davalının sözlü beyanlarının fiili tespitlerden üstün tutulduğunu, ayrıca davalının “………şeklindeki unvansal kullanımına müvekkilinin icazetinin bulunduğunu, zira müvekkilinin de “….” ibaresi ile anılan unvanını kullandığını, ancak davalının müvekkilinin unvanına yaklaşma kastıyla unvanından “……” ibaresini çıkararak, “….” ibaresi ile adeta eş anlamlı olarak….. ibaresini eklediğini, bilirkişi raporunun aksine bu durumun da ticaret unvanının tescil edildiği kullanımı kapsamında kalamayacağını ve müvekkilinin ticaret unvanına tecavüz teşkil ettiğini, müvekkilinin 5846 sayılı FSEK kapsamındaki taleplerinin ise hiç incelenmediğini, bu kapsamda tarafların kataloglarının karşılaştırılmadığını ve bu durumun FSEK’na dayalı tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağının incelenmediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, marka/haksız rekabete dayalı ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tarafların aynı ailenin üyeleri olup, ortaklıklarını sona erdirme konusunda birlikte imzaladıkları uzlaşma protokolü ile anlaştıkları, anılan protokolün 3, 15, 16. maddeleri gözetildiğinde, ihtiyati tedbir isteyen davacının, HMK.’nın 390. maddesi uyarınca, haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunduğunu ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediği, dolayısıyla mahkemece ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddedilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca ihtiyati tedbir isteyen vekilinden alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliğ işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2021 tarihinde HMK.’nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2021

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.