Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1728 E. 2023/1384 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1728
KARAR NO : 2023/1384
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2021
NUMARASI : 2020/303 E. – 2021/242 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/07/2021 Tarih ve 2020/303 Esas – 2021/242 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin … nezdinde 30.sınıfta tescil edilmek üzere 2019/57164 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin 2017/83169 sayılı ve “…” ibareli markasını gerekçe göstererek başvuruya yaptığı itirazının kısmen kabul edilerek, başvurularının kısmen reddine karar verildiğini, bu kısmi ret kararına karşı yeniden inceleme taleplerinin ise 2020-M-5184 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilin 1911 yılında Belçika’da kurulmuş bir şirket olduğunu, çikolata ürünleri ile kısa sürede ün kazandığını, müvekkilinin WIPO nezdinde tescilli ve “…” ibareli markalarının bulunduğunu, somut olayda da tescil edilmek istenilen markanın tek başına “…” kelimesinden oluşmadığını, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, “…” ibaresinin müvekkili tarafından icat edilmiş çikolatanın adı olduğunu, beyaz, sütlü ve bitter çikolatadan sonra 4. çikolata türü olarak kabul edildiğini, tanımlayıcı olan bu ibarenin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağını, başvuruda yer alan diğer ibarelerin yeterli ayırt ediciliği sağladığını ileri sürerek … YİDK’nun 2020-M-3635 sayılı kararının iptaline ve başvurunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markları arasında , başvuru kapsamından çıkarılan mallar yönünden iltibas bulunduğunu, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, taraf markaları arasında uyuşmazlık konusu mallar bakımından iltibas bulunduğunu, dava konusu markanın Belçikada kullanılıyor olmasının davacı lehine bir hak sağlamayacağını, müvekkilinin 1992 yılından beri “…” markasını kullandığını ve ayırt ediciliğinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “…” ibareli marka başvurusu ile davalının “… ” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, davalı markasındaki münhasır olarak bulunan ve Türkçe de yer almayan “…” ibaresinin önüne -arkasına getirilen eklerle yeni başvuru yapılmasının davalı markasına yaklaşıldığının göstergesi olduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu başvuru kapsamından çıkarılan emtialar için ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davacının “…” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davalının “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markada yanılgı yaşayabileceği , ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/ hizmetler algısı oluşabileceği yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan taraf markaları arasında SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulları oluştuğundan, YİDK kararının yerinde ve doğru olduğu açıklanan nedenlerle bilirkişi raporuna itibar edilmediği, dava konusu başvuru sahibi davacının SMK’nın 6/3 maddesine dayalı iddiasının iş bu davada dinlemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu başvurusu ile redde mesnet marka arasında benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin jenerik bir ibare olduğunun mahkemece alınan bilirkişi raporunda tespit edilmesine rağmen taraf markalarının benzer olduğuna karar verilmesinin yerinde olmadığını, “…” ibaresinin bir çikolata türünü ifade ettiğini, herkesin kullanımına açık bir ibare olduğunu, ayrıca müvekkilinin markalarının tanınmış olduğu ve “…” ibaresini uzun süredir kullandığı hususlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.

İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacı Şirketin “…” ibaresinin, 30. sınıfta yer alan bir kısım mallar yönünden tescili için yaptığı, 2019/57164 sayılı marka başvurusuna, davalı Şirketin 2017/83169 sayılı ve “…” ibareli markasına dayanarak yaptığı itirazının Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek, başvuru kapsamından “çikolatalar, kuvertür çikolatalar; kakao tozu; kakao esaslı
pastacılık ve fırıncılık mamulleri, çikolata esaslı pastacılık ve fırıncılık mamulleri”
mallarının çıkartıldığı, başvuru sahibi davacının bu karara yaptığı itirazının ise YİDK’ın 2020-M-3635 sayılı kararı ile reddedildiği, anılan kararının davacı tarafa 05/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde 30/09/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece taraf markaları arasında, başvuru kapsamından çıkarılan mallar bakımından, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine verilmiş olup, istinaf itirazları gözetildiğinde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık dava konusu “…” ibareli başvuru ile “… ” ibareli redde mesnet marka arasında, 30. sınıf ” “çikolatalar, kuvertür çikolatalar; kakao tozu; kakao esaslı
pastacılık ve fırıncılık mamulleri, çikolata esaslı pastacılık ve fırıncılık mamulleri” malları bakımından, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1maddesi uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu mallar ile redde mesnet marka kapsamında yer alan 30. sınıf mallar arasında aynılık/benzerlik mevcuttur.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; davacıya ait dava konusu başvuru “…”, redde mesnet 2017/83169 sayılı marka da “…” ibarelerinden meydana gelmektedir. Görüldüğü üzere taraf marklarında “…” ibaresi ortak olarak yer almaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, markaların birbirlerine olan görsel, sescil ve kavramsal benzerlikleri yanında, markaya konu unsurların ayırt edicilik gücünün de dikkate alınması gerekir. Bu anlamda markalarda yer alan ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olan ibarelerin karşılaştırmada dikkate alınmaması, tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın olan ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması gereklidir. Somut olayda mahkemece aralarında gıda yüksek mühendisinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan raporda, “…” ibaresinin, sütlü çikolata, bitter çikolata, beyaz çikolata gibi çikolata
türlerinin yanında dördüncü çikolata türü olarak kabul edildiği, “pembe” renginden dolayı “…” yani “yakut rengi” ismiyle adlandırıldığı, … cinsi
kakao çekirdeklerinden elde edilen ve bu nedenle de herhangi bir renklendirici
içermemesine rağmen doğal rengi pembe olan bu çikolata türevinin ülkemizde yeni de olsa yaygın bir biçimde tanınmaya başlandığı, “…” ibaresinin bir çikolata türevi, bir cins isim olduğu hususları açıklanarak “…” ibaresinin çikolata ve türevi emtialar açısından ayırt
ediciliğinin düşük olduğu belirtilmiştir. O halde, taraf marklarında ortak olarak yer alan “…” ibaresi, uyuşmazlık konusu “çikolatalar, kuvertür çikolatalar; kakao tozu; kakao esaslı
pastacılık ve fırıncılık mamulleri, çikolata esaslı pastacılık ve fırıncılık mamulleri” malları bakımından tek başına tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılacak ibarelerden olmadığı, bu itibarla “…” ibaresinin taraf markalarında ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağının ve davacının başvuru markasında yer alan ” …” ibarelerinin, başvuruya ayırt edicilik kattığının kabulü gerekir. Nitekim, mahkemece alınan bilirkişi raporunda da aynı sonuca ulaşılmış olup, ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki kabulü doğru bulunmamıştır.
Davacı taraf, YİDK kararının iptali ile birlikte, dava konusu marka başvurusunun tescili işlemlerinin devam edilmesi yönünde karar verilmesi talebinde de bulunmuştur. 6769 sayılı SMK kapsamında mahkemelere tescil isteminin kabulü ya da reddi yönünde tanınmış bir yetki bulunmamaktadır. Tescil işlemi idari nitelikte bir işlem olup Kurul kararının kabulüne bağlı doğal bir sonuçtur. Yine davacının tescil işlemlerine devam edilmesine karar verilmesi istemi ayrı bir dava olarak değerlendirilemez. Bu nedenledir ki, açılan davada iki ayrı talebin olduğu ve başvurunun tescil işlemlerinin devamına yönelik isteminde reddedildiği gerekçesiyle davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemez. Dolayısıyla Dairemizce davacının başvurunun tescil işlemlerinin devamına yönelik talebin reddine karar verilmiş, ancak bu nedenle davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Yargıtay’ın emsal uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay HGK’nın 22.03.2017 gün ve 2017/11-78 E.-521 K. sayılı kararı)
Sonuç olaraki ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan nedenlerle davacıya ait dava konusu ” …” ibareli başvuru ile davalı Şirkete ait 2017/83169 sayılı ve “… ” ibareli redde mesnet marka arasında, emtia benzerliği şartı gerçekleşmesine rağmen marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki koşulların gerçekleşmediği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/07/2021 gün ve 2020/303 Esas – 2021/242 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile, … YİDK’ ın 2020-M-3635 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davacı vekilinin başvurusunun tescil işlemlerinin devamına yönelik talebinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45‬.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.100,00-TL bilirkişi ücreti, 166,50-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 67,50-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı toplamından oluşan 2.496,10-TL yargılama gideri ve 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.604,90-TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip