Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1719 E. 2023/1610 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1719 – 2023/1610
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1719
KARAR NO : 2023/1610
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI : 2020/79 E. – 2021/36 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/02/2021 tarih ve 2020/79 Esas – 2021/36 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin “…” ve “… …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…+şekil” ibareli marka başvurusunu yaptığını, 2019/03102 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin “…” ibareli markalarını ilk kez 2003 yılında tescil ettirdiğini, bu markanın tanınmış hale geldiğini, müvekkilinin “…” ibareli markaları ile dava konusu başvurunun işitsel, görünüş, renk, okunuş, sınıf ve telaffuz açısından benzer olduğunu va markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, ortalama gıda tüketicisinin iki marka arasında bir bağ olduğunu düşünebileceğini, davalı başvurusunun okunuşunun “…”, müvekkili markalarının “…” şeklinde olduğunu, markalar arasında sadece bir harf farklılığının bulunduğunu, davalı başvurusunun tescil edilmesi halinde müvekkili aleyhine haksız bir yarar sağlanacağını, müvekkili markalarının itibarına zarar verileceği ve ayırt edici karakterlerinin zedeleneceğini, davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-11635 sayılı kararının iptaline, 2019/03102 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde bir benzerliğin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusunun görsel, işitsel ve kavramsal olarak davacı yanın markalarından tamamen farklı olarak algılanacak unsurları haiz olduğunu, müvekkili başvurusunun “…” şeklinde, davacı markalarının ise “…” olarak telaffuz edileceğini, markaların esas akılda kalıcı kısmının başlangıç harfleri olan “…” harfleri olduğunu, davacı markalarının iddia edildiği gibi tanınmış olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamındaki malların, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer aldığı, dava konusu başvuru ile davacı marka işaretleri arasında işitsel, görsel ve anlamsal olarak benzerlik bulunmadığı, dava konusu başvurunun, davacı markalarının tanınmışlığından haksız bir yarar sağlamayacağı, markaların itibarına zarar vermeyeceği veya ayırt edici karakterini zedelemeyeceği, davalı Şirket başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı, dolayısıyla davalı Şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerçekleştirilen iltibas incelemesinin, yüksek mahkemenin pratiği ve baskın doktirin görüşü ile uyumlu olmadığını, buna rağmen söz konusu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ortalama tüketici kavramının hatalı bir şekilde ele alındığını, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında işitsel ve kavramsal düzeyde benzerlik bulunduğunu, bu benzerliğin markaların karıştırılmasına yol açacağını, aksi yöndeki mahkeme kararının hatalı bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, dava konusu başvurunun tescili halinde müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlanacağını, yine müvekkilinin tanınmış markalarının ayırt edici niteliklerinin zedeleneceğini, müvekkili markalarının tanınmış olmalarının markalar arasındaki karıştırılma ihtimalini de artıracağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, tertip tarzı da gözetildiğinde başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından davacı markalarının tanınmış olmalarının da bir tescil engeli yaratmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.