Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1716
KARAR NO : 2023/1609
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI : 2018/27 E. – 2019/456 K.
DAVACI
VEKİLİ
DAVALI
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/10/2019 tarih ve 2018/27 Esas – 2019/456 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin “…” asıl unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin 2016/101875 sayılı “…” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın diğer davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibasa yol açabilecek düzeyde benzerlik olduğunu, dava konusu başvuruya, “…” ibaresi dışında ayırt edici niteliği son derece düşük olan “…” sözcüğünün eklendiğini, dolayısıyla “…” ibaresinin dava konusu başvurunun asli unsuru olduğunu, bu ibarenin müvekkili markalarında da asli unsur olarak kullanıldığını, dolayısıyla tüketicilerin bu markaları karıştıracaklarını, davalı Şirket ile müvekkili arasında idari ya da iktisadi bağ bulunduğunun düşünülebileceğini, başvurunun, müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını, başvurunun tescili halinde davalı Şirketin, müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız yarar elde edeceğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-10043 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın, kapsamında yer 29, 30 ve 32. sınıf mallar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…” ibareli davacı markaları ile “… …” ibareli davalı marka başvurusu arasında, başvuru kapsamındaki 29, 30 ve 32. sınıftaki tüm mallar ile 03. sınıfta yer alan “zayıflama müstahzarları” ve 05. sınıfta yer alan “tıbbi kullanım için uyarlanmış diyet gıdaları; tıbbi amaçlara uyarlanmış diyet içecekleri; tıbbi kullanım için uyarlanmış diyetetik maddeler; insan ve hayvan kullanımı için iz elementlerin preparasyonları; mineral besin takviyeleri; tıbbi amaçlar için uyarlanmış içecekler; zayıflama amaçlı tıbbi preparatlar; besin takviyeleri; diyet kullanımı için uyarlanmış ekmek; vitamin ve amino asitlerle zenginleştirilmiş yüksek proteinli diyet takviyeleri; vitamin ve amino asitleri içeren yüksek proteinli diyet konsantreleri; Proteinli içeceklerin yapısındaki besin takviyeleri.” malları yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi oluştuğu, davalı markasının kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 2017-M-10043 sayılı kararının taleple bağlı kalınarak 29, 30 ve 32. sınıf mallar yönünden kısmen iptaline, 2016/101875 sayılı markanın taleple bağlı kalınarak 29, 30 ve 32. sınıf mallar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı …vekili, herhangi bir şekil unsuru içermeyen, standart yazı karakterleriyle yazılmış “… …” ibareli dava konusu başvuru ile davacının “…” asıl unsurlu markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin “zinde”, “sıhhatli” gibi anlamları bulunduğunu, ticaret alanında yaygın olarak kullanılan bu ibarenin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, başvuruya konu işarette ayrıca “…” kelime unsurunun da bulunduğunu, bu nedenle karşılaştırmaya konu işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal yönden birbirlerinden farklılaştığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, dava konusu edilen mallar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira başvuruda, davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin de ayrı yazılarak öne çıkarıldığı ve her ne kadar “…” ibaresi gıda ürünleri yönünden yüksek ayırt ediciliğe sahip değil ise de başvuruya farklı olarak eklenen “…” ibaresinin de ayırt ediciliğinin düşük olması karşısında yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 215,45 TL bakiye harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…