Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1714 E. 2023/1663 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1714
KARAR NO : 2023/1663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2021
NUMARASI : 2021/5 E. – 2021/309 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/07/2021 tarih ve 2021/5 E. – 2021/309 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı … vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şahsın 2019/54979 başvuru numaralı ve “…” ibareli markanın 42. sınıftaki hizmetlerde tescili için yaptığı başvuruya, müvekkili şirketin 2018/108385, 2017/57540, 2012/85002, 2006/49831, 2003/02522, 2003/01401, 2002/30295, 2002/05955, 2000/24972, 2000/18315, 91/002810 sayılı ve “…” ibareli markalarını mesnet göstererek itiraz ettiğini, itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, ret kararına karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna yapılan itirazın da nihai olarak reddedilmiş olduğunu, oysa müvekkili şirketin “…” ibareli seri markaların sahibi olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli tanınmış marka başvurusunun TÜRKPATENT tarafından T/00292 numarası ile kabul edildiğini, dava konusu başvurunun müvekkili markalarına iltibasa sebebiyet verecek derecede benzediğini, “…” ibaresinin anlamsız ve yaratılmış bir sözcük olması sebebiyle çok yüksek bir ayırt ediciliğe sahip olduğunu, başvurunun müvekkili şirket markasındaki “M” harfinin yerine bu harfin yan çevrilmiş halini andıran “ZZ” harflerinin getirilmesi ile oluşturulduğunu, bunun dışında tüm harfler ve sıralanışının aynı olduğunu, davalı markasının müvekkili markalarının serisi veya bir başka versiyonu olduğu algısının oluşacağını, davalı başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığını, SMK’nın 6/4 ve 6/5. maddesi uyarınca da tescil engeli bulunduğunu, davalının tescil başvurusunun müvekkili şirket aleyhine haksız rekabet oluşturduğunu, davalının markayı “… …” ve “… …” olarak kullandığını, dolayısıyla karıştırma ihtimalini ortadan kaldırdığı yönündeki savunmasının çelişkili ve hatalı olduğunu, “…” ve “…” ibarelerinin dekorasyon ve … gibi işlerde tanımlayıcı olduğunu, iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmayacaklarını ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-9378 sayılı kararının iptaline, 2019/54979 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şahıs vekili, müvekkili markasının anlamsız ve rastgele oluşturulmuş bir marka olmadığını, “…” kelimesinin İngilizce “sanat” anlamına geldiğini, “…” kısmının ise İtalyanca’da bütünlük anlamı taşıyan “…” kelimesinden alındığını, markanın iki kelimenin inovatif olarak birleşmesi sonucu oluşturulduğunu, müvekkili markasının “…” kelimesi ile hiçbir bağlantısının bulunmadığını, tarafların aynı iş sahasında faaliyet göstermediğini, dava konusu markayı müvekkilinin hali hazırda aktif olarak kullanmadığını, seramik ürünlerin satışında “… …” ve dekorasyon işlerinde (tasarım ve mimari işler) “… …” unvanı ile bu ibareyi kullandığını, markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmayacağını, müvekkili markasındaki iki “z” harfinin telaffuzda büyük farklılık oluşturduğunu, markaların anlamsal, söylemsel ve sektörel olarak benzer olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları arasında emtia ayniyeti bulunduğu, markaların esas unsurlarının “…” ve “…” ibarelerinden oluştuğu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, 42. sınıf hizmetlerin tüketicilerinin bilinçli tüketicilerden oluştuğu, taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; davacı markalarının esas unsuru olan “…” ibaresi ile dava konusu markanın esas unsuru olan “…” ibaresi arasında görsel ve yüksek seviyede işitsel benzerlik bulunduğu, markaların farklı kavramsal çağrışımlar oluşturmadıkları, çünkü her iki kelimenin de ilgili tüketici kesimi nezdinde bilinen bir anlamının bulunmadığı, taraf markaları arasında toplamda 5 harf benzerliği bulunduğundan ve markalar uzun kelime markaları olduğundan işitsel ve görsel olarak 2 harften ibaret farkın taraf markalarının tüketici nezdinde karıştırılmasının önüne geçemeyeceği, ortak olarak bulunan harflerin taraf markalarında ilk 4 harf ve son harfi oluşturmasının zira tüketicilerin dikkatinin markanın başına yoğunlaşması nedeniyle kelimenin başında oluşturulan benzerliğin tüketiciler nezdinde iltibasa yol açma ihtimalinin yüksek olduğu, davacı markalarının orijinal olmaları nedeniyle tüketici nezdinde ayırt ediciliğinin yüksek olduğu, taraf markalarında yer alan aynı/aynı tür hizmet bakımından ilgili tüketicinin bilinç düzeyinin yüksek olduğu kabul edilse dahi tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, önceden bildiği ve tanıdığı davacıya ait markalar ile davalının başvuru konusu markasını birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunduğu, SMK’nın 6/1. maddesinin uygulanma şartlarının oluştuğu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.11.2020 tarih ve 2020/455 E- 2020/4879 K sayılı kararında, “…” ibareli markalarla “…” ibareli marka arasında iltibas tehlikesi bulunduğu yönünde karar verildiği, davacının dava aşamasında tanınmışlığın ispatına ilişkin deliler sunduğu, ancak SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların mevcut olmadığı kanaatine varıldığı, davalının kötüniyetli hareket ettiğini gösterir somut delil ileri sürülmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 2020-M-9378 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2019/54979 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markalarının benzer olmadığını, başvurunun özgün niteliği yüksek kelime unsuru barındırdığını, vurgunun başvurunun son kısmında olduğunu, davalı markasının itiraza mesnet markayı çağrıştırmadığını ve bu markalardan farklılaştığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şahıs vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava dilekçesinin ekindeki bilgi ve belgelerin kendilerine tebliğ edilmediğini, “…”nın rastgele oluşturulan bir ibare olmadığını, tarafların iş sahalarının farklı olduğunu, müvekkilinin başvurusu ile davacı markaların karıştırılmasının mümkün olmadığını, bilirkişilerin SMK’nın 6/5. maddesi koşullarının oluşmadığı kanaatine vardıklarını, YİDK’ya yaptığı itirazda davacının tanınmışlığına ilişkin delil sunmadığını, davacı markasının tanınmış olduğunu kabul etmediklerini, markanın tüm sınıflarda tescilinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu, müvekkili markasının tek “z” harfi ile okunacağını kabul etmediklerini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarının başı ve sonunun aynı harf diziliminden oluştuğu, itiraza mesnet markaların sondan ikinci harfinde yaratılan tek harf farklılığının markaları uzaklaştırmaya yeterli olmadığı, dava konusu başvuru ile itiraza mesnet markalar arasında yüksek seviyede görsel ve işitsel benzerlik bulunduğu, bu hale göre markaların benzer mal ve hizmetlerde kullanılması SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimaline sebebiyet verecek olup, taraf markaları arasında emtia benzerliğinin de gerçekleştiği, öte yandan dava dilekçesine ekinde tanınmışlığın ispatına yönelik olarak sunulduğu anlaşılan deliller UYAP sisteminden görülebildiği gibi ilk derece mahkemesince de SMK’nın 6/5. maddesinin somut olayda uygulanmadığı anlaşılmakla, davalı … ile davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca ayrı ayrı alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … ile davalı … vekilleri tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar … ile … tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/12/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/01/2024
Başkan

Üye

Üye

Katip