Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1713 E. 2023/1665 K. 15.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1713
KARAR NO : 2023/1665
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2021
NUMARASI : 2020/329 E. – 2021/234 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü ile Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Sonuçlarının Kaldırılması

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/06/2021 tarih ve 2020/329 E. – 2021/234 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin yalıtım sektöründe dünyanın önde gelen firmalarından biri olduğunu, 120’den fazla ülkede aktif olarak faal olduklarını, Türkiye’de de yerleşik … aracılığıyla 84 ülkeye ihracat yaptıklarını, müvekkilinin “…” markasının ilk olarak 1983 yılında Fransa’da tescil edildiğini, müvekkilinin Türkiye’de de bu markayı uzun yıllardır kullandığını, müvekkili markasıyla iltibas oluşturan davalı şirketin 2018/82701 sayılı “…” ibareli markasının 19 ve 35. sınıflarda tescilli olduğunu ve davalı firmaya başka bir firma tarafından devredildiğini, yine müvekkiline ait bir diğer marka olan “…” markalarına iltibas derecesinde benzer olan 2019/137701 sayılı “…” markasının “…” adına 19. sınıftaki ürünler için tescilli olduğunu, anılan kişinin “…” markasını da kullandığını, davalı firma ve dava dışı şahsa 13.07.2020 tarihinde bir ihtarname gönderildiğini, bunun üzerine …’ın kendisinin, davalı firma yetkilisi olduğunu belirttiğini, …’ın ayrıca 2020/103448 sayısı ile de “… …” şeklinde yeni bir başvuruda daha bulunduğunu, davalının 2018/82701 sayısı ile tescilli markasının müvekkili markalarına benzer olduğunu, müvekkilinin “…” markası ile davalının “…” markasının yalnızca “n-f” harfleri açısından farklı olduğunu, bu durumun markaya bir ayırt edicilik katmadığını, markaların görsel, işitsel ve bütünsel açıdan benzer olduklarını, taraf markalarının tüketiciler nezdinde karıştırılabileceğini, davalı kullanımlarının aynı zamanda marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının müvekkili markasına benzer şekilde oluşturduğu “…” markası ile ilgili olarak “www…com” alan adının da sahibi olduğunu, ayrıca “…..” … hesabında da müvekkili marka haklarına tecavüz teşkil eden kullanımlarda bulunduğunu, davalı şirketin müvekkilinin markasını taklit etmesi yanında markasını müvekkili kullanımlarına çok benzer olacak şekilde aynı renk ve fontlarda kullandığını, müvekkilinin kendi satıcılarının dahi yanılgı yaşadıklarını, müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren davalının tesadüfi olarak müvekkili markasının bir benzerini tercih etmiş olamayacağını, her iki firmanın da kaplama ve yalıtım hizmeti verdiklerini, davalı şirket yetkilisi olan …’ın da kendi adına müvekkilinin bir diğer tanınmış markası olan “…” markası ile benzer “…” ibaresini tescil ettirmek istemesi ve yine sonraki başvurularının da kötüniyeti ortaya koyduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, davalı markasının kullanımının müvekkili markalarından haksız kazanç elde etmeye yönelik olduğunu, müvekkili markalarının farklı mal ve hizmet sınıflarında da korunması gerektiğini, müvekkili markalarının ayırt ediciliğine zarar vererek markayı sulandıracağını ileri sürerek, davalıya ait 2018/82701 sayılı markanın SMK’nın 6/1, 6/5 ve 6/9 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının “…” ve “şekil+… …” markasına ve benzerlerine ilişkin hukuka aykırı ve kötüniyetli kullanımının ve bu markalar ile ilgili her türlü ticari faaliyetin, müvekkili aleyhinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete yol açtığının tespitine, tespit edilen söz konusu hukuka aykırılıkların durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu cümleden olmak üzere; davalının “…” ve “şekil+… …” markalarını tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte işletmekte olduğu işyerinde veya sair herhangi bir fiziki yahut online mecrada kullanmasının, bu markaları taşıyan ürünleri üretmesinin, ürettirmesinin, sağlamasının, elde bulundurmasının, satmasının, satışa arz etmesinin, depolamasının, ithal ya da ihraç etmesinin, internet üzerinde ve sair mecralarda tanıtmasının ve bu amaçlarla kullanmasının durdurulmasına ve önlenmesine, davalının “…” ve “şekil+… …” markalarını tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte kullandığı ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evraka ve malzemeye ve ilgili ürünlerin/materyallerin üretiminde kullanılan makinalara/kalıplara el konmasına, öncelikle bunlar üzerinde yer alan “…” ve “şekil+… …” markalarının çıkartılmasına, bunun teknik olarak imkânsız olması halinde el konan materyallerin imhasına, davalıya ait “www…com” internet sitesine ve “https://….com/…..” uzantılı sosyal medya hesabına erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili markaları ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, “…” markasının müvekkiline ait olmadığını, …’a ait olduğunu, müvekkiline ait ürünler üzerinde siyah tabana mavi yazıyla “… …” yazdığını, davacıya ait ürünler üzerinde ise siyah tabana turuncu renkte “… a.ş. … extra” yazdığını, müvekkili markasının “…” değil “… …” şeklinde olduğunu, kaldı ki “…” ve “…” markalarının da benzer olmadığını, salt sektör ve isim benzerliğinden kaynaklı iddiaların müvekkilinin marka hakkını zedelediğini, müvekkilinin “çatı membranı” ürettiğini, ürettiği bu ürünlerin herhangi bir tüketiciye değil profesyonel tüketicilere sunulduğunu, bu kişilerin taraf markalarını karıştırma ihtimallerinin bulunmadığını, müvekkilinin satın almış olduğu markanın 2018 yılında tescil edilmiş bir marka olduğunu, davacının 3 yıldır piyasada olan bu markanın, kendi markalarını sulandıracağı yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, davacının tekelleşmeyi amaçladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları arasında kısmen emtia benzerliğinin gerçekleştiği, dava konusu “şekil+… …” şeklindeki başvurudaki “…” kelimesinin inşaat-yapı sektörüne yönelik bir izolasyon malzemesinin adı olması nedeniyle ilgili mal ve hizmetler açısından ayırt edici bir ibare olmadığı, davacıya ait hükümsüzlük iddiasına mesnet 96/011957 sayılı markanın dilimizde ve İngilizce’de karşılığının bulunmadığı, taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markalar arasında tek harfin farklı olduğu, dava konusu marka “…” şeklinde telaffuz edilirken davacı markasının ise “…” şeklinde telaffuz edildiği, harf dizilimsel ve fonetik açıdan son derece yüksek benzerlik taşıyan iki sözcük ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte mal ve hizmetlerle karşı karşıya kalma ihtimali bulunan tüketicinin, nitelik itibariyle yüksek dikkat ve bilgi seviyesine sahip olsalar dahi, iki işaret arasındaki farkı ilk anda ve tereddütsüz bir şekilde algılama ihtimallerinin son derece zayıf olacağı, işaretler arasındaki benzerliğin, her iki markanın da aynı iktisadi-idari kaynaktan gelen markalar olduğu yönünde bir algıya sebebiyet verebileceği gerçeğini değiştirmediği, sunulan delillerden davacı yana ait “…” markasının yalıtım malzemelerinde sektöründe belli bir konum ve pazar sahibi olarak bilinirlik elde etmiş olduğu kanaatine varılabileceği, bu durumun da taraf markaları arasındaki benzerlik düzeyi nedeniyle tüketiciler nezdinde oluşması muhtemelen karıştırılma ihtimalini kuvvetlendiren bir unsur olduğu gibi dava konusu markanın tescilinin davacı taraf markalarının sektörel bilinirliğinden haksız menfaat sağlama ihtimalinin de bulunabileceği, davacı markalarının ayırt ediciliğini zayıflatarak sulanması sonucunu doğurabileceği, verilen hizmetin/satılan malın tüketici nezdinde olumsuz imaj yaratması ihtimalinde davacı markalarının ticari itibarını da zedeleyebileceği yönünde sonuçlar doğmasına da sebep olabileceği, ancak davacı markalarının sektörel tanınmışlığı nedeniyle, bu durumun, taraf markaları kapsamında benzerliği tespit edilmeyen mal ve hizmetlere sirayet eder sonuçlar doğurmayacağı; dava konusu marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı olgusunun ispat edilemediği, zira davacının müvekkiline ait başkaca markalarla benzer marka başvurusunda bulunduğunu belirttiği dava dışı … ile gerek davalı şirket, gerekse dava konusu markayı devreden dava dışı 3. kişi şirket arasında organik bir bağlantı bulunduğu hususunun tespit edilemediği, bunun haricinde; dava konusu marka başvurusunun, engelleme, spekülasyon, şantaj gibi ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak marka tescil başvurusunda bulunduğuna ilişkin somut olgu bulunmadığı, yine davacı markasının sektörel olarak tanınmış olması ihtimalinde dahi salt tanınmış bir markanın benzerinin marka tescil başvurusuna konu olmasının, o marka başvurusunun kötüniyetli olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, davacı tarafça da sunulan deliller ile birlikte bilirkişi heyeti tarafından davalı firma sosyal medya hesabında yapılan incelemeler sonucunda elde edilen bu bir kısım delilden, davalı yanın “…” markasını taşıyan ürünleri ticari faaliyetlerinde kullandığı, bu kullanımların, davacı yanın tescilli “…” markası kapsamındaki yalıtım malzemeleri ile aynı, aynı türdeki mallar olarak değerlendirilebileceği, davacı adına tescilli “…” markası ile davalı taraf kullanımlarına konu “…” işareti, ilgili tüketiciler nezdinde karıştırılabilecek düzeyde benzerlik taşıdığı; davalıya ait https://www…com/….. adresinde ve her ne kadar bilirkişi inceleme tarihi itibariyle aktif olmasa da, davacı tarafından ibraz edilen delillere göre davalıya ait www…com web adresinde, dava tarihinden önceki dönemde, davalı tarafın “…” markası altında … ürünlerini ticari faaliyetlerine konu ettiğinin anlaşıldığı, yine davalıya ait sanal ortamda yapılan incelemede, davalıya ait “…” markalı fiziki ürün ve tanıtıcı evrakın da görsel olarak yer aldığı, davalının ticari eylemleri ile davacıya ait marka kapsamındaki emtialar arasında benzerlik bulunduğu gibi, davacıya ait “…” markası ile davalının “…” markasal kullanımları arasında da benzerlik bulunduğu, bu nedenle davalının “…” ibareli markasal kullanımlarının, davacı adına tescilli “…” markasından doğan hakları ihlal eder mahiyette olduğu, davalının mezkur kullanımları aynı zamanda davacı aleyhine haksız rekabete sebebiyet verecek nitelikte bulunduğu, davalıya ait “www…com” internet sitesine ve “https://….com/…..” uzantılı sosyal medya hesabına erişimin engellenmesine, her ne kadar “www…com” alan adı, bilirkişi heyeti inceleme tarihi itibariyle aktif olmasa da, davacı tarafından ibraz edilen delillere göre; bu alan adı içeriğinde de davacı markası ile iltibas oluşturacak ve ticari etki doğuracak paylaşımların bulunduğu, yine alan adının esas unsurunu oluşturan “…” kelimesinin davacıya ait “…” markası ile iltibas tehlikesi doğuracak derecede benzer olduğu, her ne kadar dava aşamasında aktif olmasa da, erişiminin engellenmesine karar verilmediği takdirde, davalı tarafından her zaman bu alan adının aktif hale getirilme ihtimali bulunduğu, somut davada davacının markanın hükümsüzlüğü istemi ile marka hakkının ihlali ve haksız rekabetten kaynaklı istemler birbirinden bağımsız iki ayrı asli istem olduğu, davacının markanın hükümsüzlüğü isteminin kısmen kabul, kısmen reddedildiği, marka hakkı ihlali ve haksız rekabetten kaynaklı davacı istemlerinin ise kabulüne karar verildiği, bu nedenle markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, davacı ve davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedildiği, marka hakkı ihlali ve haksız rekabet istemi bakımından ise davanın kabulüne karar verilmesi ve bu istemin ayrı ve bağımsız bir istem olması nedeniyle davacı lehine ayrıca vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; dava konusu 2018/82701 sayılı markanın “19.SINIF: Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. İnşaatlar için cam ürünleri. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Bu sınıfa dahil biçimlendirilmemiş halde malzemeler: kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, kireç, alçı, sıva, beton, blok mermer. Beton, alçı, toprak, kil, taş, mermer, ahşap, plastik veya sentetik malzemelerden imal edilmiş ve şekil almış yapı/inşaat/yol yapımı ve benzer amaçlı malzemeler: metalden olmayan binalar/yapılar, yapı elemanları, tabii veya sentetik ısı ile yapıştırılabilen kaplamalar, çatılar için ziftli kartonlar, ziftli kaplamalar, ahşap ve sentetik malzemeden kapı ve pencereler. İnşaatlar için cam ürünleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine; davalının “…” ve “şekil+… …” markalarına ilişkin kullanımlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, hukuka aykırı davalı eylemlerinin önlenmesine, durdurulmasına, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının “…” ve “şekil+… …” markalarını tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte işletmekte olduğu işyerinde veya sair herhangi bir fiziki yahut online mecrada kullanmasının, bu markaları taşıyan ürünleri üretmesinin, ürettirmesinin, sağlamasının, elde bulundurmasının, satmasının, satışa arz etmesinin, depolamasının, ithal ya da ihraç etmesinin, internet üzerinde ve sair mecralarda tanıtmasının ve bu amaçlarla kullanmasının durdurulmasına ve önlenmesine; davalının “…” ve “şekil+… …” markalarını tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte kullandığı ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evraka ve malzemeye ve ilgili ürünlerin/materyallerin üretiminde kullanılan makinalara/kalıplara el konmasına, öncelikle bunlar üzerinde yer alan “…” ve “şekil+… …” markalarının çıkartılmasına, bunun teknik olarak imkânsız olması halinde el konan materyallerin imhasına, davalıya ait “www…com” internet sitesine ve “https://….com/…..” uzantılı sosyal medya hesabına erişimin engellenmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişinin “…” ibaresini esas alarak inceleme yaptığını, oysa markalarında “…” ibaresinin de bulunduğunu, taraf markalarının benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin markasının iptalinin davacının tekelleşmesine sebebiyet vereceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü ile marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması, önlenmesi ve sonuçlarının kaldırılması istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin inşaat-yapı sektöründe bir izolasyon malzemesinin adı olması ve tanımlayıcı nitelikte bulunması nedeniyle, iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmayacağı, taraf markalarını oluşturan “…” ve “…” ibareleri arasında tek harfin farklı olmasından kaynaklı, yüksek seviyede benzerlik bulunduğu, tüketicilerin taraf markalarını aynı/aynı tür/benzer emtialar üzerinde gördüğünde markaları ilk anda birbirlerinden ayırt etmelerinin mümkün olmadığı, kısmen emtia benzerliğinin gerçekleştiği mal ve hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğü koşulları oluştuğu gibi, davalının kullanımlarının da davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturması nedeniyle ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/12/2023 tarihinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/01/2024

Başkan

Üye

Üye

Katip