Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1705 E. 2023/1619 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1705
KARAR NO : 2023/1619
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2021
NUMARASI : 2019/320 E. – 2021/297 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/07/2021 Tarih ve 2019/320 Esas – 2021/297 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkiline ait 2018/60450 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun davalı şirketin itirazları neticesinde reddedildiğini, “…” ibaresinin anlam itibariyle zayıf olduğunu, davalının 43. Sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından tescil veya başvurusunun bulunmadığını, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından incelenen itiraz neticesinde, farklı mal/hizmet olması sebebiyle karıştırılma tehlikesi bulunmadığından bahisle 19.03.2019 tarihli karar ile itirazın reddedildiğini, davacı markası ile davalı markalarının benzer olmadığını, 2011 yılından beri davacı markasının Türkiye’de kullanıldığını, davalı şirketin markasının Türkiye’de tanınmışlık vasfını haiz olmadığını, itiraza dayanak olan markalardan 2018/45731 sayılı markanın itiraz üzerine reddedildiğini ileri sürerek, … YİDK’nın 2019-M-8595 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu edilen markaların asli ve esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğunu, markaların aynı sınıfta yer aldığını, “…” ibaresinin Türkiye’deki orta düzey tüketiciler yönünden özgün ve ayırt edici niteliğinin bulunduğunu, davacı tarafın eskiye dayalı kullanım iddiasının karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığını, davaya mesnet markalar arasında fonetik, okunuş, genel intiba açısından benzerlik bulunduğunu ve markaların müşteri kitlesi tarafından iki marka arasında bağlantı kurma, karıştırma ihtimalinin mevcut olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … …. tarafından davaya cevap verilmemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, yayına itiraza karşı davacı tarafından sunulan görüşte, başvuru sahibi tarafından “…” markasının 2011 yılından beri kullanılmakta olduğu ve bu kullanımlar ile markanın sektörde ayırt edici hale geldiği yönünde açıklamalar yapıldığı ve kullanıma ilişkin belgeler sunulduğu, söz konusu kullanımların, markasal nitelikte ve yemek hizmetlerine ilişkin olduğu ancak, sunulan faturaların çekişme konusu hizmetlerin yeme–içme ile ilgili olması ve sık tüketime konu olması da dikkate alındığında, bir sürekliliği ve yoğunluğu haiz olmadığı, başvuru sahibinin dava konusu markayı uzun süreli kullanımla ayırt edici hale getirdiğinin ibraz edilen sınırlı sayıdaki belge ile ispat edilemediği, Google arama motorunda “… …” ve “…” ibareleri hakkında 28.01.2019 tarihli araştırma sonuçlarının ise dava konusu markanın başvurusundan (26.06.2018) sonrasına ilişkin olduğu, huzurdaki tarafların birlikte var olması ile ilgili bulunmadığı, marka işlem dosyasındaki delillerin, işaret ve emtia sınıfları itibariyle benzer olan ve aralarında karıştırılma ihtimali bulunan başvuru markası ile davalı şirketin önceki tarihli markaları arasında birlikte var olma durumunun mevcut olduğunu ispat edebilecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “….com” adresinden temin edilen ve “…” ibaresinin anlamını ihtiva eden kelimelerin “üstün, lüks, hakiki, gerçek, birinci sınıf, kaliteli, süper, harika”. şeklinde olduğunu ve kelime anlamı bakımından, ibarenin ticari sektörlerde ayırt ediciliğinin zayıf bir ibare olduğunun açıkça görüldüğünü, davalı …’in, “üstün, birinci sınıf, lüks, vb.” anlamlarına gelen “…” ibaresini ayırt ediciliği güçlü bir ibare olarak nitelendirerek, oluşan uygulamanın aksine bir görüş beyan ettiğini, Google arama motorunda “…” ibaresinin aratılması neticesinde, “…” ibaresini barındıran birçok giyim ve aksesuar mağazası, restoran vb. ticari işletmelerin bulunduğunun tespit edildiğini, karşı görüş dilekçelerinde de benzer biçimde birçok cafê ve bistronun bulunduğunun beyan edildiğini, ticari hayatta birçok sektörde kullanılan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin oldukça yüksek olduğu kanaati ile farklı sınıflarda bulunsa da müvekkili markasının reddine karar verildiğini, davalının dayanak olarak göstermiş olduğu markaların hiçbirinin 43.sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” bakımından tescil veya başvurusunun bulunmaması, dayanak markaların zayıf marka olmaları sebebiyle, tescil veya başvuru kapsamı dışında yer alan hizmet yönünden karıştırılma tehlikesinden bahsedilemeyeceğini, davalı şirketin markasının tanınmışlık vasfını haiz olmadığını, müvekkilinin, markasını 2011 yılından beri kullandığını ve sektörde ayırt edici hale getirdiğini, ibraz edilen delillerin müvekkili ile davalı şirketin esasen birlikte var olma şartlarını gerçekleştirdiğini gösterdiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin mevcut olduğu, eskiye dayalı fiili kullanımın başvurunun tesciline imkan vermeyeceği, somut olayda başvuru konusu ibarenin, sürekli ve yoğun şekilde kullanılmak suretiyle ayırt edicilik kazandığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55‬-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2023
Başkan

Üye

Üye

Katip