Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1704 E. 2023/1618 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1704
KARAR NO : 2023/1618
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2021
NUMARASI : 2019/445 E. – 2021/278 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/07/2021 Tarih ve 2019/445 Esas – 2021/278 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, Türkiye’de “…” markasını kullanan müvekkili şirketin Avrupa’ya açılmasıyla birlikte daha özgün bir markaya ihtiyaç duyduğunu, 2011 yılında “…” markasının müvekkili şirket tarafından yaratıldığını, 2011/25376 tescil numaralı “…” markasının 28/03/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere müvekkili şirket adına tescil edildiğini, müvekkili şirketin markasını tescil ettireceğini öğrenen davalı şirketin kötü niyetli olarak Hollanda’da aynı markayı tescil ettirdiğini, davalı şirketin 04/02/2011 tarihinde “…” markasının AB’de tescili için başvuruda bulunduğunu, davalı şirketin 2016 yılında müvekkili markasını Türkiye’de kullanmak için mail gönderdiğini, müvekkili şirketin talebi kabul etmemesi üzerine davalı şirketin ilk iki başvurusunun reddi üzerine üçüncü kez “…” ibaresi için 2018/10843 başvuru numarası ile başvuruda bulunduğunu, davalı şirket markasının müvekkili markası ile görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı şirket markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, sonra gelen “…” ibaresinin “atık su” anlamına geldiğini ve bu ibarenin sektörde sık kullanılması sebebiyle ayırt ediciliğinin bulunmadığını, müvekkili şirket markasının 06, 11 ve 35. sınıftaki hizmetleri kapsadığını, davalı markasının da aynı sınıf mal ve hizmetleri içerdiğini, davalı şirketin 2018/20119 başvuru numarası ile “… …” ibareli marka için de tescil başvurusu yaptığını, davalı şirketin müvekkili şirketin sahip olduğu markaları ve benzerlerini sistematik şekilde kendi adına tescil gayreti içerisinde olduğunun dava konusu olmayan bu başvurudan da anlaşılacağını, müvekkili şirketin “…” ibareli markayı yıllardır kullandığını, davalı şirket yetkilisinin müvekkili şirket ile ticari ilişkisi olduğunu, yurtdışı fuarlarda müvekkili şirketi temsil ettiğini, müvekkili şirketin katılım sağladığı fuarlarda çekilen fotoğraflarda “…” markasının kullanıldığının göründüğünü, müvekkili şirkete ait www…com web sayfasında “…” ve “…” markalarının kullanıldığını ve satış yapıldığını ileri sürerek, 2019-M-8192 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, huzurdaki davada YİDK karar tarihindeki hukuki durum ve sunulan delillerin dikkate alınması gerektiğini, davanın esasının itiraza mesnet markanın 6769 sayılı SMK’nın 19. maddesindeki şartları karşılar yeterlilikte fiilen kullanılıp kullanılmadığı yönünde olduğunu, davacı tarafça kullanımın ispat edilemediğini, davacının, müvekkili şirketin tüm AB ülkelerinde ticaretini yaptığı “…” markasına üretim yapmak için Sakarya’da kurduğu fabrikadaki ticaretini engellemek için kötü niyetli başvuru yaptığı 2017/29930 nolu “…” başvurusunun müvekkili şirket başvurusuna re’sen ret gerekçesi oluşturduğundan müvekkili şirket tarafından yapılan itiraz neticesinde davacının başvurusunun “iyiniyet kapsamında değerlendirilemeyeceği” gerekçesiyle YİDK tarafından itirazın kabul edildiğini, bu kararla davacının kötü niyetli olduğunun ispatlandığını, davacının 2011/25376 nolu “…” markasının kullanımına ilişkin sunduğu faturalardaki “…, …” ibarelerinin asıl faturanın kesildiği tarihten sonra itiraz aşamasında delil uydurmak maksadıyla ilave edildiğini, davacı tarafça sunulan faturaların asıllarının davacıdan istenilmesini ve bilirkişi vasıtasıyla incelenmesini talep ettiklerini, sunulan faturalarda “…, …, …” şeklinde üç adet farklı marka bulunduğunu, ürünlerin hangi markayı taşıdığının belli olmadığını, davacının web sayfasında sadece “…” ve “…” markasından başka bir tanıtım olmadığını, ilgili ürünlerin tamamında “…” markasının kullanıldığını, davacı tarafça sunulan katalog sayfalarının tümünde sadece “…” ve “…” markalarının yer aldığını, müvekkili şirketin kötü niyetli olduğu iddiasının yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davalı şirkete ait 2018/10843 sayılı “…” ibareli markaya davacı şirket tarafından 2011/25376 ve 2017/29930 sayılı markalar mesnet gösterilerek itiraz edildiğini, davacı şirketin 2017/29930 sayılı markasının YİDK kararı ile reddedilmiş olduğundan bu markaya dayalı benzerlik ve iltibas incelemesi yapılamayacağını, davacı şirketin 2011/25376 sayılı markası ile ilgili olarak davalı şirket tarafından kullanım ispatı talep edildiğini, davacı şirketin sunduğu delillerin markanın çekişme konusu mal ve hizmetlerde kullanıldığını ispat edemediğini, davacı şirketin kullanım kanıtı olarak sunduğu faturalarda satışı yapılan ürünlerin markalarının belirtilmediğini, satışa sunulan ürünlerin “…” markalı ürünler olduğunu göstermediğini, davacı tarafça sunulan broşürlerde “…” markasına rastlanmadığını, kullanım ispatlanamadığından davacı şirketin 2011/25376 sayılı markasının itiraza gerekçe olamayacağını, YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davaya konu 2019-M-8192 sayılı YİDK kararında iptalini gerektirir hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davacıya ait itiraza mesnet 2017/29930 sayılı marka başvurusunun, YİDK karar tarihi itibariyle itiraz üzerine reddedildiği anlaşıldığından dava konusu marka başvurusunun tesciline engel teşkil etmeyeceği, davacıya ait 2011/25376 sayılı markanın ileri sürülen kullanmama def’i üzerine, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki son beş yıl içinde tescilli olduğu emtialar bakımından markasal olarak kullanıldığının ispatlanamadığı, eldeki davada davacı tarafın, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ileri sürdüğü, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kötü niyet gerekçeli itirazın reddine karar verdiği, davacının bu red kararına karşı YİDK nezdinde itirazda bulunmadığı, dolayısıyla YİDK kararında kötü niyet itirazının inceleme konusu yapılmadığı, eldeki davanın salt YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu, bu nedenle YİDK kararına konu edilmeyen bu itirazın eldeki dava aşamasında ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı şirketin markasının, müvekkilinin markası ile görsel ve işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olmasının, markaların sınıflarının aynı/ bağlantılı olması sebebiyle iltibasa neden olacağını, davalı şirket markasının asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, sonra gelen “…” ibaresinin “atık su” anlamına geldiğini ve bu ibarenin sektörde sık kullanılması sebebiyle ayırt ediciliğinin bulunmadığını, müvekkili şirket markasının 06, 11 ve 35. sınıftaki hizmetleri kapsadığını, davalının markasının da aynı sınıf mal ve hizmetleri içerdiğini, davalı şirket başvurusu ile müvekkili şirketin markasının asıl ve ayırt edici unsurlarının benzer olması nedeniyle ortalama tüketici kitlesinin iki markayı ilişkilendirmesinin kaçınılmaz olacağını, davalı şirketin 2018/20119 başvuru numarası ile “… …” ibareli marka için de tescil başvurusu yaptığını, davalı şirketin, müvekkili şirketin sahip olduğu markaları ve benzerlerini sistematik şekilde kendi adına tescil gayreti içerisinde olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli markayı yıllardır kullandığını, davalı şirketin markanın sahibinin müvekkili şirket olduğunu bildiğini, davalı şirket yetkilisinin müvekkili şirket ile ticari ilişkisi olduğu durumunun dosyaya sundukları delillerle sabit olduğunu, yurtdışı fuarlarında müvekkili şirketi temsil ederken, müvekkili şirketin katılım sağladığı fuarlarda çekilen fotoğraflarda “…” markasının kullanıldığını bizzat gördüğünü, müvekkili şirkete ait “www…com” web sayfasında “…” ve “…” markalarının yıllardır kullanıldığını ve satışının yapıldığını, müvekkiline ait 2011/25376 sayılı markanın ileri sürülen kullanmama def’i üzerine, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki son beş yıl içinde tescilli olduğu emtialar bakımından markasal olarak kullanıldığının ispatlanamadığı iddiasının son derece dayanaksız olduğunu, müvekkili firmanın satışını gerçekleştirdiği “yer süzgeci, drenaj kanalı, yağ ayırıcı” ürünlere ait faturaların antet bölümünde, ticaret unvanının alt kısmında “…, …” ibarelerinin kullanıldığını, müvekkili firmaya ait “www…com” web sayfasında … ve … markalarının kullanıldığını, davalı şirketin açıkça kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı Şirketin 2018/10843 sayılı “… …” ibareli marka başvurusuna, davacı tarafından 2006/25258, 2011/25376 ve 2017/29930 sayılı markaları mesnet gösterilerek SMK’nın 6/1 ve 6/9.maddeleri kapsamında itiraz edildiği, itiraza mesnet davacı markalarından 2006/25258 ve 2011/25376 sayılı olanlar için davalı başvurucu tarafından kullanım ispatı talep edildiği, yayıma yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca incelenmesi sonucunda 2006/25258 sayılı markanın benzer bulunmadığı, 2011/25376 ve 2017/29930 sayılı markalar başvuru markası ile işaretler bakımından benzer bulunarak SMK’nın 6/1.maddesine istinaden bir kısım mal ve hizmetin başvurudan çıkarıldığı, kötüniyete dayalı itirazın ise reddedildiği, davacının kötüniyet gerekçeli itirazının Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddi kararına karşı itirazda bulunmadığı, davalının Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kısmi ret kararına karşı yaptığı itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2019-M-8192 sayılı YİDK kararı ile, “itirazın kabulüne ve başvurunun kısmen reddi kararının kaldırılmasına” karar verdiği, itiraza mesnet 2017/29930 sayılı marka başvurusunun YİDK karar tarihi itibariyle geçerli olmadığı , bu nedenle YİDK tarafından SMK’nın 6/1.maddesine göre yapılan incelemede gerekçe olarak kabul edilmemesinin yerinde olduğu, davacının itirazına mesnet 2011/25376 sayılı markanın, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki beş yıl içinde tescilli olduğu emtialar üzerinde markasal olarak kullanıldığının davacı tarafından ispat olunamadığı, öte yandan Markalar Dairesi Başkanlığı’nın kötü niyet gerekçeli itirazın reddine dair kararına karşı YİDK nezdinde itirazda bulunulmadığından kötü niyet itirazının YİDK kararında inceleme konusu yapılmadığı, bu durumda YİDK kararının iptaline ilişkin eldeki dava bakımından incelenmemesinin ve davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55‬-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip