Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1702 E. 2023/1616 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1702
KARAR NO : 2023/1616
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2021
NUMARASI : 2020/244 E. – 2021/305 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali-Markanın
Hükümsüzlüğü)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/07/2021 tarih ve 2020/244 E. – 2021/305 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davacının Türkiye’nin online alışveriş sektörünün en eskisi ve lideri konumunda olan … markasının sahibi olduğunu, sitenin yüksek bilinirlik seviyesine ulaştığını, davacı tarafından “…” markasının yanı sıra “… – …” ibarelerinin de yaygın şekilde kullanıldığını ve bilinir hale geldiğini, Google arama motorunda “…” ibaresiyle yapılan aramada ilk sıralarda davacının resmi web sitesi olan www…com adresinin yer aldığını, davacının bu ibareleri dava konusu markanın başvuru tarihinden daha önce aktif şekilde kullanarak maruf hale getirdiğini, dava konusu “…” marka başvurusunun davacının tescilli “…” ibareli markası ile aynı ürünler ve ilişkili mal/hizmetler için tescil edilmek istendiğini, 6769s. SMK md.6/1 anlamında markalar arası iltibas ihtimalinin yüksek olduğunu, davacının 2018/94992 sayılı markasının aktif bir şekilde kullanmasının yanında “…” vinyetini internet sitesinde kategori ismi olarak 19.05.2017 tarihinden bu yana aktif bir şekilde kullandığını, müvekkilinin SMK md.6/3 anlamında eskiye dayalı hak sahibi olduğunu, davacı markasının tanınmış olduğunu, dava konusu başvurunun SMK md.6/5 anlamında bu tanınmışlıktan haksız yarar elde edeceğini, davacı markasının sulandırılmasına sebep olacağını, ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, başvurunun iltibas ve haksız rekabete konu teşkil ettiğini ileri sürerek, 2019/30032 sayılı “…” ibareli başvuruya yapılan itirazlarını reddeden YİDK 2020-M-6068 sayılı kararının iptaline ve markasının tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının tescilli markası ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi olmadığını, her iki markanın da tüketiciyi bir diğerinden farklı kaynağa götürdüğünü, markaların kullanıldığı mal ve hizmetlerin birbirinden farklı olduğunu, aynı veya benzer mal/hizmetlerde kullanılmayan markaların birbirleri ile iltibas oluşturmayacağını, davacı markasının 35, 38 ve 42.sınıflarda tescilli olduğunu, davalı markasının ise 35 ve 41.sınıflarda tescil edilmek istendiğini, 35.sınıf haricinde ortak bir sınıfın olmadığını, markalar arasında benzerlik olmadığından 35.sınıftaki hizmetler açısından da iltibasın söz konusu olmadığını, davacının hitap ettiği kitlenin yalnızca e-ticaret yapan kişilerle sınırlı olduğunu, davalının başvuru markasının altında gerçekleştirdiği hizmetin ise girişimci kadınları bir çatı altında toplayarak network ağını genişletmek, iş alanlarında firmaların sürdürülebilirliklerini ve planlı büyümelerini sağlamak, kadın girişimcilere eğitim, rehberlik, mentörlük, network desteği veren, etkinlik ve organizasyonlar düzenleyen bir kadın topluluğu olduğunu,“…” ibaresinin tek başına ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ve kimsenin tekeline bırakılamayacak bir ibare olduğunu, davacının “… …” markasının tanınmışlığından söz edilemeyeceğini, eskiye dayalı kullanım hakkından söz edebilmek için markaların benzer olması gerektiğini, markaların benzer olmaması sebebiyle bu iddianın dinlenemeyeceğini, davalının www…com internet sitesinin davalı tarafından 2017 yılında kurulduğunu, davacı markasının ise 12.11.2018 tarihli olduğunu, davalının … ibareli markasını kullanıma başladığı tarihin davacının tescilinden çok daha önce olduğunu, … … isimli instagram sayfasının 2015 yılından bu yana davalı tarafından kullanıldığını, katılım tarihinin 09.09.2015 olduğunu, yazılı ve görsel basında davalı markasından sıklıkla bahsedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu edilen işlemde bahsi geçen markaların ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede benzemediğini, dava konusu markadaki konumu ve kullanılışı göz önüne alındığında, genel görünümü doğrudan doğruya değiştiren baskın ve ayırt edici logo şekil ve renk unsurlarının incelemede göz ardı edilemeyeceğini, söz konusu kullanımların esas unsur konumunda olduğunu, markanın yarattığı bütünsel algı ve imajını tamamen değiştirdiğini, davalı markasının ayırt edici ve özgün bir bütünsellikle tüketiciye sunulduğunu, başvuruda yer alan “…” ibaresinin yaratılmış fantezi bir ibare olmadığını, ayırt edici gücünün görece düşük olduğunu, çekişme konusu sınıflarda … ve erkeklerin yer alabileceğini, bu yönüyle de tescil edilebilirlik sınırını aşmakla beraber ayırt edici gücünün düşük kabul edilmesi gerektiğini, davalı markasındaki baskın unsur olan logo, şekil ve renk unsurlarının davacı markasında bulunmadığını, markalar arasında belirgin farklar olduğunu ve tüketicilerin bu farkları algılayabileceğini, sunulan delillerin SMK ‘nın 6/3.maddesinin uygulanması koşullarının oluştuğunu ispatlamaya yeterli olmadığını, davacının çekişme konusu sınıflarda tescilsiz kullanımla kazanılmış bir hakkının olmadığını, markaların benzer olmaması sebebiyle SMK’nın 6/5.maddesinin şartlarının oluşmadığını, davacı tarafça bunu ispata yönelik bilgi ve belge sunulmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 2019/30032 sayılı markanın; “Şekil+…” şeklinde, kelime ve şekilden oluşan karma bir marka olduğu, bu markanın genel görünü itibariyle SMK m.4 hükmünde ifade edilen marka tanımına uygun ve SMK m.5/1-a hükmü uyarınca soyut ayırt edici niteliği haiz bir işaret olduğu, bu işaretin genel görünümü itibariyle tescili kapsamındaki hizmetleri hemen ve ilk bakışta tanımlamadığı, bu hizmetlerin karakteristik özelliklerini refleksif olarak ilgili tüketicinin zihnine getirmediği, bu nedenle SMK m.5/1-b hükmü uyarınca somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, tescilli olduğu hizmetler bakımından SMK m.5/1-c hükmü uyarınca tasviri-tanımlayıcı bir işaret olmadığı, belirtilen nedenlerle; davaya konu hizmetler bakımından mutlak tescil engeli barındırmayan bir işaret olduğu, davacının 2018/94992 sayılı “… hepsi burada” markası ile dava konusu 2019/30032 sayılı “Şekil+…” markasının bütünsel olarak değerlendirilmesi sonucunda genel görünüm itibariyle birbirlerinden farklılaştığı ve aralarında benzerlik veya bu benzerliğin sebep olacağı iltibas ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, davacının “…” ibareli kullanımının, SMK m.6/3 hükmü uyarınca üstün hak elde edecek nitelikte yoğun ve sıkı markasal kullanım olarak kabul edilmediği, “…” ibaresinin, anlamı olan bir ibare olup, davacı tarafın kullanımlarının da ibarenin anlamını karşılayacak nitelikte ve genel olarak cümle içerisinde yer alan kullanımlar olduğu, davacının SMK m.6/3 hükmü uyarınca dava konusu markanın tescil edilmesini engelleyebileceği/hükümsüzlüğünü isteyebileceği iddialarının ispatlanmadığı, dosyaya sunulan belgelerin davacıya ait “…” markasının tanınmışlığının ispatı için yeterli olmadığı, davacı markalarının tanınmış olduğu kabul edilse dahi, taraf markalarının benzer olmadığı, davalıya ait markanın, davacıya ait markaların ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “…” markasının müvekkilinin çatı marka olması sebebiyle benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmaması gerektiğini, “…” ibaresinin markada koyu harflerle yazılarak ön plana çıkarıldığının daha ilk bakışta anlaşıldığını, müvekkili şirketin markasının “…” olarak anıldığını, her iki markanın da dairesel şeklin içinde konumlandırıldığını ve bu durumun da markalar arasındaki iltibası kuvvetlendirdiğini, taraf markalarında esas olan unsurun kelime unsuru olduğunu, somut olayda markaların başlangıç kısımlarının birebir aynı şekilde “…(A)- …” ibaresi olup ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu ve iki markada da dairesel şekil unsurunun kullanılmasının bu ihtimali arttırdığını, uzun süredir müvekkili şirket adına tescilli ve fiilen kullanılan marka karşısında dava konusu markanın tescilinin her halükârda hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin 2018/94992 sayılı markasını tescil ettirmiş olup, aktif şekilde kullandığını, bunun yanı sıra işbu markasının tamamlayıcısı olarak “…” vinyetini 19.05.2017 tarihinden bu yana aktif şekilde kullandığını, ayrıca müvekkilinin web sitesinde “…” ibaresini kategori ismi olarak da 19.05.2017 tarihinden bu yana kullandığını, müvekkili şirketin eskiye dayalı kullanımından kaynaklı korunmaya değer öncelikli hakkına sahip olduğunu, müvekkiline ait “… …” ibareli markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/5’nci maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, karşı taraf markasını farklı emtia üzerinde tescil ettirmek istese dahi bu tescil başvurusunun reddi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka (marka ile ilgili kurum kararlarının iptali-markanın hükümsüzlüğü) istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alınarak belirleneceği, buna göre 2019/30032 sayılı “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2018/94992 sayılı “… hepsi burada” markası arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, bir bütün olarak dava konusu başvurunun, davacı markalarında yer almayan logo, şekil ve renk unsurlarıyla davacı markalarından yeterince farklılaştığı, davacının dava konusu başvuruyu oluşturan ibare üzerinde SMK’nın 6/3 maddesi anlamında eskiye dayalı kullanım nedeniyle öncelik hakkının bulunduğunu kanıtlayamadığı, öte yandan davacı markasının tanınmışlığı ispat olunamadığı gibi, marka işaretleri benzer bulunmadığından tanınmışlığın tescil engeli de oluşturmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip