Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/170 E. 2022/1700 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/170 – 2022/1700
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/170
KARAR NO : 2022/1700
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2020
NUMARASI : 2020/121 E. – 2020/356 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/12/2020 tarih ve 2020/121 Esas – 2020/356 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin … … Sayılı ve “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, … kod numarasını alan başvuruya müvekkilince itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığınca itirazın kısmen yerinde görüldüğünü ve başvuru kapsamından bir kısım emtianın çıkarıldığını, bu karara karşı hem müvekkilinin hem de başvuru sahibi davalı Şirketin itiraz ettiğini, itirazları inceleyen YİDK’in müvekkili itirazını reddedip, davalı Şirket itirazını ise kabul ederek Markalar Dairesi Başkanlığınca verilen kısmi red kararının kaldırılmasına karar verdiğini, oysa müvekkilinin Türkiye’nin lider elektronik eşya üreticisi olduğunu, gerçekleştirdiği büyük atılım sonucunda Türkiye’nin en büyük özel sanayi kuruluşlarından biri haline geldiğini, başarısını Türkiye sınırlarının dışına taşıyarak Avrupa’nın en büyük televizyon üreticisi unvanını kazandığını, 127 ülkeyi kapsayan geniş bir ihracat haritasına sahip olduğunu ve dünya genelinde söz sahibi ve güçlü bir oyuncu konumunda bulunduğunu, “…” ibaresinin, uzun yıllardır hem ticaret unvanın esaslı unsuru olarak hem de markasal anlamda nizasız ve fasılasız bir şekilde kullanıldığını ve bu surette tanınmış bir marka haline getirildiğini, müvekkilinin… ibaresini içeren marka başvurularını ilk olarak 1988 yılında tescil ettirdiğini ve “v” harfinden oluşan seri markalarının sayısını da yıllar itibariyle arttırdığını, müvekkilinin “V” ibaresini de aktif olarak kullandığını, tescilden bu yana tüketici nezdinde “V” harfi ile bilinir hale geldiğini, davalı tarafından tescili istenen “…” ibaresinin müvekkilinin “v” esas unsurlu seri markalarıyla iltibasa neden olacak derecede benzer olduğunu, markaların tescil sınıflarının aynı bulunduğunu, müvekkilinin çok eski tarihli markalarında dahi “V” ibaresini esas unsur şeklinde kullandığını, ilgili sektörde sürekli olarak müvekkiline ait “V” ibareli seri markalarla karşılaşan tüketicinin artık bu markaya da aşina olduğunu, markaların seri marka olarak algılanacağını, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğunu, markalar arasındaki asıl benzerliğin, V harfinin sağ kısmına “-“işareti getirilerek, diğer kelimenin bu işaretten sonra eklenmesi olduğunu, müvekkiline ait markaların tamamına yakınının bu şekilde oluşturulduğunu, dava konusu marka başvurusu kabul edildiği takdirde müvekkiline ait markaların tanınmışlığından haksız olarak yararlanılacağını, “V” ibareli markaların ayırt edici gücünün istismar edileceğini ve markanın itibarının zarar göreceğini, bu sebeple davaya konu marka başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın m. 6/5 gereğince reddedilmesinin gerektiğini ileri sürerek, YİDK’nin 2020-M-624 sayılı kararın iptaline, dava konusu … başvuru numaralı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkiline ait dava konusu başvuru ile davacı markalarının görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktıkları genel intiba itibariyle benzer olmadıklarını, markalarda yer alan “V” harfinin tamamen farklı olduğunu, markalar benzer olmadığından karıştırma ihtimali veya tanınmışlıktan haksız yarar sağlama ve haksız rekabet ile kötü niyet iddialarının yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, markaların görsel, sesçil ve anlamsal olarak bıraktıkları genel intiba itibariyle benzer olmadıkları, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, işaretler arasında benzerlik görülmediğinden davacı markalarının tanınmışlığının da sonuca etkisinin olmayacağı, davalı Şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, yerel mahkeme kararında ve karara dayanak alınan bilirkişi raporunda, sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında hata yapıldığını, yerel mahkeme kararında, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal yönden yapılan benzerlik incelemesi sonucunda benzer olmadığı, aralarında karıştırılma ihtimali bulunmadığı yönünde hüküm kurulduğunu, bu değerlendirmenin kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin “…” ve “V” esas unsurlarını kullanmak suretiyle marka serisi yarattığını, dava konusu “V” ibareli marka başvurusunun tescili halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkil firmaya ait esas unsuru “…” ve “V” ibareleri olan seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşabileceğini, müvekkili firmaya ait “v” esas unsurlu seri markaların, tanınmışlığa ilişkin tüm kriterlere sahip olduğunu ve dava konusu marka başvurusunun 6769 sayılı SMK’nın m. 6/5 gereğince reddedilmesi gerektiğini, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “V” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira harflerin tek başına ayırt edicilikleri olmadığı gibi kimsenin tekeline de bırakılamayacakları, biçim, renk, kaligrafi, tertip tarzı gibi unsurlarla ayırt edicilik kazandırılan harflerin marka olarak tescil edilebileceği ve marka korumasının da bu unsurlarla sınırlı olacağı, somut olayda taraf markalarında bulunan “V” harflerinin, biçimlendirme, renklendirme, kaligrafi ve yönlendirme itibariyle tamamen farklı olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 26,30 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.