Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1669 E. 2023/10 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1669 – 2023/10
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1669
KARAR NO : 2023/10
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2019
NUMARASI : 2016/186 E. – 2019/419 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/11/2019 tarih ve 2016/186 Esas – 2019/419 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda bir kalite sembolü olduğunu, müvekkilinin … ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve bu marka üzerinde yatırımlar yaparak markalarını artırdığını, aynı zamanda … ibareli markalara da sahip olduğunu, …” ibareli markaların da sahibi olduğunu, davalı Şirketin … sayılı “…… & …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin “…” ve “…” ibareli markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerliğin bulunduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu yönündeki değerlendirmenin doğru olmadığı gibi yerleşik yargı kararlarına da aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu “… … & …” markasının, davalının müvekkiline ait … ve … markalarını kullanarak yarattığı tek marka olmadığını, davalının basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davalının tescil başvurusunun, başından beri kötü niyetli olup müvekkilinin markalarının tanınmışlığından yararlanmak amacına yönelik bulunduğunu ileri sürerek, 2016-M-2492 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… … & …” ibareli başvuru markası ile davacı markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşmadığı, taraf markaları benzemediği gibi davalının marka başvurusunda, davacının tanınmış olduğu iddia edilen markasından haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hususları da somut delillerle kanıtlanmadığından, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların da bulunmadığı, diğer yönden davalı marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu markalar arasında sınıfsal ayniyet olduğunun mahkeme kararında da tespit edildiğini, mahkemece verilmiş olan kararda, dava konusu markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzer olmadıkları belirtilmiş ise de bu tespitin hatalı olduğunu, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin, davalı şirketin lider markası olduğu için benzerlik incelemesinde hiçbir şekilde dikkate alınamayacağını, buna göre işbu dava konusu marka ile müvekkil şirket markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek derecede benzerlik taşıdıklarını, ortalama tüketicinin, işbu dava konusu “…&…” ibareli markanın doğrudan müvekkil şirkete ait “…” ve “…” ibareli markaları aynen ihtiva etmesi ve aynı emtia listesinde tescilli olması sebebiyle müvekkil şirkete ait seri markalardan biri olarak algılayabileceğini, mahkeme tarafından verilmiş olan işbu kararda hiçbir şekilde seri marka incelemesi yapılmadığını ve hiçbir gerekçeye yer verilmeden markalar arasında benzerlik olmadığının belirtildiğini, mahkemece işbu dava konusu markalara konu olan emtianın ucuz emtia olduğu, bunun da karıştırılma ihtimalini arttırdığı hususlarının dikkate alınmadığını ve yanlış tespitler yapıldığını, müvekkili şirketin “…” ibareli markasının zayıf/tanımlayıcı marka olarak kabul edilebilmesinin yerleşik yüksek mahkeme içtihatları çerçevesinde mümkün olmadığını, “…” ibaresinin zayıf/tanımlayıcı marka statüsünde olmadığını, aksine bu ibarenin doğrudan müvekkil şirketi işaret ettiğine ilişkin pek çok yargı kararı bulunduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının çok uzun sürelerden beri piyasada olması sebebiyle ayırt edici niteliğinin yükseldiğini ve bahse konu markanın yüksek ayırt edici marka statüsüne ulaştığını, müvekkili şirket markalarının halihazırda tescilli olması sebebiyle kanunun kendisine tanıdığı yasal korumadan yararlanması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… …&…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” ibareli markalar arasında 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi olmadığı, zira tertip tarzı itibariyle dava konusu başvurunun asli unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, başvuruda geri planda kalan ve tali unsur olarak yer verilen “…&…” ibarelerinin, markanın üzerinde kullanılacağı malların özelliklerine işaret ettiği, bu itibarla markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, kaldı ki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/09/2022 tarih, 2021/1685 E., 2022/6319 K. Sayılı bozma ilamında da vurgulandığı üzere davacının itirazına mesnet markalarındaki “…” ibaresinin, sağlıklı, zinde, formda, uygun anlamlarına geldiği ve dava konusu başvurunun kapsamında yer alan gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde olduğu, dava konusu başvurunun açıklanan nedenlerle davacının seri markalarından biri olarak da algılanmayacağı, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.