Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1663 – 2023/1572
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1663
KARAR NO : 2023/1572
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2020
NUMARASI : 2020/143 E. – 2020/357 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/12/2020 tarih ve 2020/143 Esas – 2020/357 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2019/33800 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin “… …” ve “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kabulü ile müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, ret kararına karşı müvekkilinin yeniden inceleme talebinin de YİDK tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığını, müvekkili başvurusunu oluşturan “…” markasının özgün bir ibare olduğunu, bu ibarenin parçalarına ayrıldığını ve içerisinden “…” kelimesinin seçilerek hukuka aykırı bir iltibas değerlendirmesi yapıldığını, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında kavramsal, işitsel ve görsel intiba olarak bir benzerlik bulunmadığını, bu nedenle müşteri kitlesi tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması, karıştırılması ihtimalinin mevcut olmadığını, “…” ibaresinin tek başına zayıf marka olduğunu ve 29. sınıf mallarda kimse adına tescilli bulunmadığını, 29. ve 30. sınıf mallarda farklı firmalar adına tescil edilen markaların olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-1337 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili tarafından önceki tarihlerden beri kullanılan “…” ibareli markaların bulunduğunu, bu markaların uzun süredir kesintisiz ve fasılasız olarak kullanılarak maruf ve meşhur hale getirildiğini, dava konusu başvurunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca iltibasın mevcut bulunduğunu, davalı markasının, müvekkili şirket markasının ayırt edici niteliğini zedelediğini, marka tecavüzü suretiyle tüketici zihninde karışıklık yarattığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamındaki 29. sınıf malların, davacı markalarının kapsamlarında yer aldığı, dava konusu başvuruda yer verilen ibareler bakımından davacı markalarından uzaklaşacak şekilde farklılık yaratılmadığı, marka işaretlerinde yer alan “…” ibarelerinden kaynaklanan benzerliğin ön planda olduğu, dava konusu başvuruda da “…” ibaresine vurgu yapıldığı, gıda ürünlerinin her yaşta ve eğitimdeki alıcı kitlesine hitap ettiği ve hızlı tüketilen ürünler olması nedeni ile bu durumun da karıştırılma ihtimalini arttıracağı, tüketici nezdinde taraf markaları arasında ticari, ekonomik ve idari bağlantı bulunduğu yönünde yanılgı oluşabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalının itirazına mesnet markalar ile müvekkili başvurusu arasında iltibas riski yaratacak nitelikte bir benzerliğin kesinlikle bulunmadığını, müvekkili başvurusunu oluşturan “…” markasının parçalarına ayrılarak içerisinden “…” sözcüğünün seçilmesi suretiyle hukuka aykırı bir iltibas değerlendirilmesi yapıldığını, hatalı ve hukuka aykırı iltibas değerlendirmesi yöntemini kabul anlamına gelmemekle beraber “…” ibaresinin tek başına zayıf marka niteliğinde olduğunu, davalı Şirketin bu zayıf markanın üçüncü kişiler tarafından kullanımına katlanmak zorunda bulunduğunu, “…” ibaresinin kimsenin tekeline bırakılamayacağını, zaten söz konusu vasıf bildirir ibarenin tek başına 29. sınıfta kimse adına tescilli de olmadığını, marka görselleri de gözetildiğinde taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırılmayacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.06.2018 tarih, 2016/13363 Esas, 2018/4227 Karar sayılı ilamında da kabul edildiği üzere redde mesnet markaların asli unsurunu oluşturan ve başvuru kapsamında yer alan ürünler yönünden ayırt edici nitelik taşıyan “…” ibaresinin, dava konusu başvuruda da aynen kullanıldığı, bunun dışında başvuruda yer alan “…” ibaresinin de “…” ibaresini nitelediği, bu nedenle ayırt ediciliği sağlamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/12/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.