Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1662 E. 2023/1415 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1662
KARAR NO : 2023/1415
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2021
NUMARASI : 2020/106 E. – 2021/48 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/02/2021 tarih ve 2020/106 Esas – 2021/48 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı şirket vekili ile davalı… vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacılar vekili, müvekkillerinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduklarını, bu markaları uzun süre kesintisiz bir şekilde kullanarak meşhur ve maruf hale getirdiklerini, davalı Şirketin 2018/118998 sayılı “… süt ve süt ürünleri” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkillerince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerli bulunduğunu, başvuruda vurgunun “…” ibaresi üzerinde toplandığını, “…” ibaresinin markaları uzaklaştırmaya yetmediğini, ortalama tüketicilerin taraf markalarını benzer olarak algılayarak yanılgıya düşebileceklerini, öte yandan müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, buna ilişkin mahkeme kararlarının bulunduğunu, dava konusu başvurunun tescili halinde müvekkili markalarının tanınmışlığından haksız avantaj sağlanacağını, bu nedenle de başvurunun reddinin gerektiğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde önceye dayalı kullanımları nedeniyle üstün hak sahibi olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-1059 sayılı kararının iptaline, dava konusu başvuru tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacılar markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, davacıların diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, dava konusu başvuru kapsamındaki 29. sınıf malların hitap ettiği tüketici ortalama algı seviyesine sahip ise de makul bir tüketicinin, et ve süt ürünlerini satın almada ve kullanmada diğer ürünlere nispeten çok daha dikkatli ve özenli davrandığını, “…” isminin Erzincan’ın Merkez ilçesine bağlı bir mahalle olduğunu, müvekkilinin de bu mahallede üretim tesisi bulunduğunu, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, “… süt ve süt ürünleri” markasının ve davacıların markalarının dizaynı, biçimi, renkleri, oluşturdukları ilk intiba ve ayrıca “…” kelimesiyle birleşik “…” kelimesinin “has”, “öz” veya “yeni” gibi taklit veya iltibasa yol açabilecek bir ön ek olmadığı dikkate alındığında, ortalama ve makul et ve süt ürünleri tüketicisinin söz konusu bu markaları karıştırması ve dahi davacıların markalarının bir serisi veya devamı olarak düşünmesinin mümkün olmadığını, “…” ibaresinin, müvekkili şirketin kurulu olduğu mahallenin adı olması nedeniyle davacıların bu işaretin kullanımına katlanmakla yükümlü olduklarını, “…” ibaresinin, yalnızca davacılara ait, özgün ve yaratıcı bir kelime olmayıp birçok gerçek ve tüzel kişilikçe kullanıldığını, davacıların anılan ibare üzerine tekel yaratma amacıyla hareket ettiklerini, bunun kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaya konu 2018/118998 sayılı “…” ibareli marka başvurusu kapsamında yer alan 29. sınıf malların tamamının, davacılara ait önceki tarihli markaların kapsamında yer aldığı, davacılara ait markaların tamamının esas unsurunun münhasıran veya birtakım ek unsurlar ile birlikte “…” ibaresi olduğu, dava konusu markada ise esas unsurun “…” ibaresinden oluştuğu, anılan işaret ile davacı markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak bıraktıkları bütünsel algı itibariyle sahip oldukları benzerlik düzeyinin, “…” markaları ile ilgili dosya kapsamına da emsal olarak sunulan çok sayıda mahkeme kararının varlığı da göz önüne alındığında iltibasa neden olabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’in 20/02/2020 tarih ve 2020-M-1059 sayılı kararının tescile konu tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline, davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, karşılaştırılan ibarelerin karıştırılma ihtimaline yol açacak düzeyde benzer olmadığını, “…” ibaresinin ortak olması nedeniyle markalar arasında karıştırılma ihtimali oluşacağı yönündeki mahkeme kabulünün yerinde bulunmadığını, başvuru markasında geçen “…” ibaresinin bütüncül bir algı yarattığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, yerel mahkemenin, inceleme sınırlarının açıkça aşıldığı bilirkişi raporunda bulunulan tespitleri aynen hükmüne gerekçe olarak almasının hukuka aykırı olduğunu, başvuru konusu “… süt ve süt ürünleri” markası ile davacıların markalarının dizaynı, biçimi, renkleri, oluşturdukları ilk intiba ve ayrıca “…” kelimesiyle birleşik “…” kelimesinin, “has”, “öz” veya “yeni” gibi taklit veya iltibasa yol açabilecek bir ön ek olmadığı hususları dikkate alındığında, ortalama ve makul et ve süt ürünleri tüketicisinin söz konusu bu markaları karıştırmasının ve dahi davacıların markalarının bir serisi veya devamı olarak düşünmesinin mümkün olmadığını, yalnızca önceki bir markada kullanılan kelimenin diğer bir markanın içerisinde geçmesinin benzerliğe karine oluşturmayacağını, iltibas değerlendirmenin çok daha kapsamlı yapılmasının ve gerek markanın yazılı unsurunda kullanılan diğer kelimelerin gerekse görsel unsurların dikkate alınarak sonraki markanın tüm bu unsurları ile özgün ve ayırt edici niteliğine sahip olup olmadığının belirlenmesinin gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… süt ve süt ürünleri” ibareli başvuru ile davacıların itirazlarına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamındaki 29. sınıf mallar yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin olduğu, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/10373 Esas, 2008/13740 Karar ve 02.12.2008 tarihli kararında da, “…” markası ile davacıların … ibareli markalarının benzer bulunduğu, aynı şekilde davacıların … markası ile … vs. markaları arasında iltibas olduğunun da kabul edildiği tespitlerine yer verildiği anlaşılmakla, davalı şirket vekili ile davalı… vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı şirket vekili ile davalı… vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı şirket vekili ile davalı… tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davalı şirket ile davalı … ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı şirket ile davalı… tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip