Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1660 E. 2023/57 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1660
KARAR NO : 2023/57
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2019
NUMARASI : 2019/74 E. – 2019/280 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/06/2019 tarih ve 2019/74 E. – 2019/280 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, asıl ve birleşen davalarda müvekkilinin … sayılı marka tescil başvurularının YİDK tarafından 7/1-a ve c bentleri uyarınca reddedildiğini, oysa marka tescilleri için önce Resmi Marka Bülteni’nde yayın kararı verilmesi sonucu tescil kararı verilerek eksik ücretin yatırılmasının talep edilmesinin ardından, Kurum tarafından resen yeniden inceleme yapılarak 556 sayılı KHK’nın 7. maddesinin ilgili alt fıkraları gereğince marka başvurularının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira tescilin kesinleştiğini, tescil belgesi verilmemiş olsa bile tescili kesinleşmiş markalar üzerinde yeniden inceleme yapılarak karar verilmesinin marka hukukuna aykırı olduğunu, esas yönünden de il ve ilçe isimlerine “emlak” ve “restaurant” ibareleri ilave edilerek oluşturulan tüm bileşke markaların, ayırt edici nitelikte olduğunu ve tescil edilmek istenilen mal/hizmetler bakımından doğrudan tasviri işaret niteliğinde olmadığını, dava konusu markaların İstanbul’un ilçe isimlerinin yanı sıra kendi başına anlamlarının olduğunu, telaffuz edildiğinde hemen akla ilçe isimlerini getirmediğini ileri sürerek, asıl davada… sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararlarının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu olan… sayılı YİDK kararları yönünden açılan davaların 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi kapsamında reddine, dava konusu olan … sayılı YİDK kararları yönünden açılan davaların 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve 7/1-c maddeleri gereğince davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, usul yönünden yapılan hiçbir itirazın dikkate alınmadığını, yüksek mahkemece verilen “ortadan kaldırma kararına uyulmuştur” beyanına yer verildiğini ancak esasında bu karara uyulmadığını, dosya kapsamında yanlı rapor veren bilirkişilere tüm itirazlarımıza rağmen dosyanın tekrar tevdi edildiğini, bilirkişiler tarafından kolaya kaçılmak suretiyle önceki tarihli raporun kopyalandığını, kısa karar ile uzun karar arasındaki çelişki oluştuğunu, hem asıl davanın hem de birleşen davanın hükümleri ayrı ayrı kurulması gerekirken hükümlerin ayrı kurulmadığını, objektif olmaktan uzak, eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme alınmasının kabul edilemez nitelikte olduğunu, davaya konu YİDK kararlarının 39 adet markaya ilişkin olup, söz konusu başvuruların tamamının hukuka aykırı bir şekilde 556 sayılı khk’ nin 7/1 (a) ve/veya ( c ) maddeleri hükmü gerekçe gösterilerek reddedildiğini, dava konusu markaların tümünün özel stilize edilmiş yazı karakterleri, coğrafi yer işareti ve ilave işin nevi (“amasya emlak”, “izmir emlak”, “istanbul restaurant” vb. gibi) ibarelerle oluşturulmuş karma niteliğinde markalardan oluştuğunu, müvekkilinin Anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, dava dilekçesinde belirtilen YİDK kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere dava 39 adet marka başvurusunun reddine dair … YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, davacı tarafça bu marka başvurularının reddine dair kararlara yönelik işbu davalar birleştirilerek açılmıştır.
Ancak davacı vekilinin istinaf itirazlarının içeriğinden de anlaşılacağı üzere, esasen 39 ayrı davanın konusunu oluşturacak olan uyuşmazlıkların tek bir dava dosyasında çözülmesi mümkün bulunmadığı gibi, usul ekonomisinden beklenilen faydanın da bu şekilde gerçekleşmeyeceği açıktır. Diğer yandan her birisi ayrı bir marka başvurusuna ilişkin olarak verilen ayrı YİDK kararının iptali istemine ilişkin bulunan davalar arasında, Kanunun öngördüğü anlamda birlikte görülmesini gerektirecek bir bağlantı da bulunmamaktadır. HMK’nın 167. maddesinde de, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için mahkemenin, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebileceği hükmüne yer verilmiştir.
Bu kapsamda mahkemece, aralarında kanunun aradığı anlamda bir bağlantı bulunmayan, 39 tane ayrı davanın konusunu oluşturması gereken, … YİDK kararının iptaline ilişkin talepler hakkındaki tahkikatın, aynı davada birlikte yürütülmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle tefrik kararı verilmesi gerekirken, aralarında kanunun öngördüğü anlamda bir bağlantı bulunmayan 39 tane davayı birlikte görülüp sonuçlandırılması hatalı olmuştur. Yargıtayın emsal uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2007/6754 Esas, 2009/1810 Karar ve 17.02.2009 Tarih).
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere, dava konusunu oluşturan YİDK kararlarının iptaline ilişkin davaların her birinin ayrı dava konusunu oluşturması nedeniyle ayrılmasına karar verilip, uyuşmazlıkların esasının bu husustan sonra incelenmesi gerekirken, işin esasının incelemesine girişilerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/06/2019 tarih ve 2019/74 E. – 2019/280 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/01/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/02//2023

Başkan

Üye

Üye

Katip