Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1642 E. 2023/1484 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1642 – 2023/1484
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1642
KARAR NO : 2023/1484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2020/339 E. – 2021/234 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU :YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2021 tarih ve 2020/339 Esas – 2021/234 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin 2014/46770, 2015/101205, 2016/60219 sayılı ve “…”, “… …”, “…” ibareli tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalının 2019/109871 numaralı “… …” ibareli marka tescil başvurusuna yaptıkları itirazların YİDK’nun 2020-M-7615 sayılı kararıyla nihai olarak reddedilmiş olduğunu, oysa “…” ibaresinin gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında davacı adına tescilli marka olarak korunduğunu, bu markanın davacı tarafından halihazırda su ve maden suyu üretiminde kullanıldığını, dava konusu markanın da 35. sınıf altında, davacının markalarının tescilli olduğu 30, 32 ve 33. sınıflara giren emtiaların satışı hizmetleri için tescil edilmek istendiğini, dava konusu markanın “…” ibaresine sadece bir unsur eklenmek suretiyle oluşturulmuş bir marka olduğunu, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, davalının markasında esas unsur bulunduğunu ve markanın başında yer almasının bu ibarenin baskınlığını arttırdığını, davalının “…” markasının tanınmışlığından haksız bir yarar elde edeceğinin açık olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-7615 sayılı kararın iptali ile dava konusu 2019/109871 numaralı “… …+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının görünüş, renk, okunuş ve telaffuz açılarından benzer olmadığını, ayrıca taraf markalarında ortak olan bu ibarenin bir coğrafi yer adı olduğundan markasal anlamda kimsenin tekeline verilemeyeceğini, taraf markalarının farklı mal ve hizmetlerde kullanılacağını, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacının “…” markasının tanınmış marka olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 35 ve 43. sınıflardaki hizmetler açısından somut olayda tarafların markaları arasında emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliğinin gerçekleştiği, davacının dava konusu markalarında ortak ve esas unsurun “…” ibaresi olduğu, davalının tescil ettirmek istediği markanın ise renk, şekil ve kelime unsurlarını bir arada ihtiva eden ve özel bir yazı karakteriyle yazılmış “… …” kelime unsurundan oluştuğu ve şekil unsurlarının, kelime unsuruyla bütünleşik bir biçimde algılandığı, “…” ibaresinin isim tamlamasının içinde geçtiği, bu sebeple esas unsurun “… …” tamlaması olarak değerlendirilmesinin gerektiği ve “…” ibaresinin tek başına markaları görsel veya işitsel olarak benzer kılmadığı, “…” ibaresinin toplumdaki genel anlamı gözetildiğinde bu tür zayıf ibareleri marka olarak seçen kişilerin bunun sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu, yine davacının “…” ibaresine kullanım sonucunda belirli bir ayırt edicilik kazandırmış olduğunun ispatlanamadığı,
davalının başvurusunun, davacı markaları açısından tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği ve markanın itibarına zarar verebileceği kanaatine varılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkeme kararındaki vekalet ücretine ilişkin belirsizliğin giderilmesinin gerektiğini, “… …” isim tamlamasında “…” sözcük grubunun tamlayan olduğunu, tamlanan kelimenin bir manasının olmadığını, dava konusu “…” markasının tanınmış marka olduğunu, görsel, işitsel ve anlamsal açıdan dava konusu markalar arasında benzerlik bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali, hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve Yargıtay 11. HD.’nin 26.11.1999 tarih ve 1999/5790 E.-9590 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, şehir isimlerinin hangi ürünün markası olarak kullanılacak ise onunla birlikte tesciline imkan verilmesinin ve bu suretle tescil engelinin aşılmasının, 556 sayılı KHK.’nın yasal düzenlemesinin amacına ve markayı kullanmak isteyenlerin menfaatler dengesine uygun bulunduğu, bu anlamda anılan kararda verilen örnekler olan “…” ibareli marka başvurusunun tescilinin de mümkün olduğu, bu durumda başvurunun asli ve yardımcı unsurları ile bir bütün halinde ayırt edici niteliğe sahip olduğunun ve ileride tescili gerçekleştiği taktirde, koruma sınırının da ayrı ayrı sözcükler üzerinde olmayıp, işaretin bütününü oluşturan izlenim üzerinde gerçekleşeceğinin kabulünün gerektiği, davalının “…” ibaresi ile başvuru markasına davacı markalarına nazaran yeterli derecede ayırt edicilik kazandırdığı, dolayısıyla mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.