Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1641 E. 2023/1486 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1641
KARAR NO : 2023/1486
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2021
NUMARASI : 2020/375 E. – 2021/274 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/07/2021 tarih ve 2020/375 Esas – 2021/274 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin ilk olarak 1973 tarihinde üretime başladığını, hububat, bakliyat, tohum ve yağlı tohum ailesinde yer alan kuru sebzelerin hasat esnasında ve hemen sonrasında ürüne karışan toz, taş, toprak, saman, cam ve bunun gibi ürün harici maddeleri ile ortalama üründen küçük, az yetişmiş, kırılmış, yabani tohum, zedelenmiş tohum veya başka mahsul tohumu gibi maddeleri ayıran makinelerin üretimini gerçekleştirdiğini, Türk Patent Marka Kurumu nezdinde tescilli 2019/547540, 2017/48866, 2017/48865, 2017/48863, 2017/48857, 2016/03958, 2015/88557, 2015/111615, 2014/106592, 2014/106586, 2010/47415, 2007/15248, 2003/1572 sayılı markalarının bulunduğunu, davalı şahsın 2019/54740 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusuna müvekkili şirket tarafından benzerlik, karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve kötü niyet gerekçeleriyle itiraz edildiğini, itirazın YİDK’nun 15.10.2020 tarih ve 2020-M-8450 sayılı kararıyla nihai olarak reddedildiğini, ancak müvekkili şirketin “…” ibareli kullanımlarını tescilli bir şekilde “… TECNOLOGY+ŞEKİL” logosu ile gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin “www.akyurekltd.com” ibareli alan adı üzerinden de 24.09.2004 tarihinden bu yana ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı şahsın müvekkili şirketin eski hissedarlarından Sabahattin …’in kızı ve müvekkili şirketin eski çalışanı …’in kardeşi olduğunu, davalının babasının şirkette bulunan hisselerini devrederek şirket bünyesinden ayrıldığını, davalının kardeşi ve babasının … Teknoloji Makine Reklamcılık Sanayi Ticaret ve Ltd. Şti.’ni kurarak faaliyetlerini gerçekleştirdiğini, davalının ağabeyi … ile müvekkili şirket arasında şirketin ticaret unvanına, tescilli alan adına ve tescilli markalarına tecavüz teşkil eder kullanımlarda bulunulduğuna yönelik açılmış birçok dava dosyası olduğunu, ayrıca müvekkili firma markaları ile iltibas teşkil eden birçok marka başvurusu ve savcılık soruşturması gibi hukuki ihtilafların bulunduğunu, davalı şahsın bahsedilen husumetten haberdar olmasına rağmen, dava konusu marka başvurusunda bulunulmasının kötü niyetli olduğunu, dava konusu marka başvurusu ile müvekkili şirkete ait markaların aynı sınıfları kapsadığını, davalı şahsın müvekkili şirkete ait markadaki hakim unsurun ilk üç harfi olan “…” ibaresini, müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği emtia ve hizmetler bakımından müracaata konu ettiğini, “…” ve “…” ibarelerinin nihai tüketici nezdinde müvekkili şirket kullanımları neticesinde meşhur ve maruf hale geldiğini, müvekkili şirkete ait logoda “…” ibaresinin altının çizili olduğunu ve markada dikkat çektiğini, davalı şahsın babası ile müvekkili şirket arasında imzalanan centilmenlik anlaşmasında, davalı tarafın markaları ve benzerlerini kullanma ihtimalinin olmadığının açıkça bildirildiğini ileri sürerek, Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın 2020-M-8450 sayılı kararının iptaline, tescili halinde 2019/54740 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şahıs vekili, müvekkiline ait “…” ibareli marka ile davacının itiraza gerekçe gösterdiği “…” ibareli markaların görünüş, renk, okunuş ve telaffuz açısından hiçbir benzerlik içermediğini, dolayısıyla markalar arasında iltibastan bahsedilemeyeceğini, “…” harf grubunun dava dışı bir firmaya ait marka ve ayrıca ticaret unvanı olduğunu, davacının “…” harf grubunun kendilerine ait olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın sunulan İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/268 E. sayılı dosyasında “…” markası ile “…” ibaresinin benzer olmadığından iltibasa sebebiyet vermeyeceğine, “…” markasının esas ve ayırt edici unsurunun “…” olmadığına hükmedildiğini, müvekkili ile davacı şirket arasında derdest hiçbir dava ve husumetin bulunmadığını, müvekkilinin “…” marka başvurusunun 07. sınıftaki emtialarda tescil müracaatının tamamen iştigal alanını genişletmeye yönelik olduğunu ve davacıya ait “…” markalarının varlığı ile ilintili olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu markanın kapsamında yer alan 07. Sınıf emtianın tamamının, davacıya ait önceki tarihli markalarda (2014/106592 sayılı marka hariç) aynen yer aldığı, dolayısıyla dava konusu mal ve hizmetlerin tamamı yönünden “emtiaların aynı veya benzer olması” şartının sağlandığı, dava konusu markanın herhangi bir şekil ya da renk unsuru barındırmayan 6 harften oluşan siyah renk ile yazılmış, sadece ilk harfi büyük diğer harfleri küçük olarak oluşturulmuş “…” ibaresini içeren bir kelime markası olduğu, “…” ibaresinin herhangi bir anlam içermediği, markanın “a-ki-tek” ya da “a-ke-ye-tek” şeklinde okunacağı, dava konusu markanın esaslı ve tek unsurunun bir bütün olarak “…” ibaresi olduğu, davacıya ait tüm markalarda “…” ibaresinin, büyük harflerle ve siyah renk ile yazıldığı, davacıya ait bir kısım markalarda, “…” kelimesinin altında bir çizgi ve çizginin sonunda “tobacco”, “technology” gibi ibarelerin yer aldığı, davacı tarafın bu çizginin “…” markasının başında yer alan “…” harflerine vurgu yaptığını ifade etmiş olsa da, altında çizgi yer alan markaları incelendiğinde, bu çizginin sadece “…” harflerinin altında olmadığı, “…” ibaresindeki harfleri vurgulamaktan ziyade, kelimenin başında yer alan “çark/dişli” şeklinin altından başladığı, “Ü” harfinin altına kadar ve çizginin sonunda yer alan “tobacco”, “technology” ibarelerine kadar devam ettiğinin tespit edildiği, bu nedenle davacı markalarında “…” ibaresine vurgu yapan herhangi bir detayın bulunmadığı, dava konusu markada yer alan 7. sınıf emtianın, davacıya ait gerekçe olarak gösterilen markalarda yer alan 7. sınıf mallar ile ayniyet taşıdığı, fakat taraf markalarının görsel, işitsel, kavramsal ve bütünsel değerlendirmede benzer olmadığı, taraf markalarında ortak olarak bulunan emtiaların bilinçli tüketiciye hitap ettiği, ilgili tüketicinin taraf markalarını dava konusu edilen 7. sınıf emtia üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olduğu, davacı vekilinin kötü niyet iddiası bakımından inceleme yapıldığında, davacı şirketin, dava dışı Görkem … ve … Şirketi ile arasında uyuşmazlık bulunduğu aşikâr ise de işbu davanın davalısı olan … ile aralarında herhangi bir uyuşmazlık olmadığı, davalı marka sahibinin babası veya ağabeyi ile davacı şirket arasında yaşanan uyuşmazlıkların, davalı …’in kötü niyetli olduğunu göstermeyeceği, kötüniyet iddiası yönünden kanaat oluşturmaya yeterli olacak bilgi ve belgelerin, gerek marka işlem dosyasında gerek dava dosyasında mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, kötü niyet iddialarına yönelik sunulan delil ve beyanlarının değerlendirilmediğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da eksik inceleme yapıldığını ve ilk derece mahkemesince de bu raporun hükme esas alınarak hatalı karar verildiğini, davalının babasının müvekkili firmanın eski hissedarı olduğunu ve hisselerini devrederek şirket bünyesinden ayrıldığını, davalının ağabeyi … ile müvekkili şirket arasında hukuki ihtilafların bulunduğunu, davalı yanın kardeşi … ve babası tarafından kurulan … Şirketi ile müvekkil firmanın tescilli ticaret unvanına, tescilli alan adına, tescilli markalarına vaki tecavüz teşkil eden kullanımlarda bulunduğunu, müvekkil firma ile iltibas teşkil eden birçok marka başvurularının olduğunu, dolayısıyla kötü niyetin yokluğunu düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olacağını, davalı tarafından tescil müracaatı gerçekleştirilen dava konusu marka ile müvekkil firma markalarının aynı sınıf içerisinde yer aldığını, davalının, müvekkil firmanın tescilli markalarının, tescilli ticaret unvanının ve 2004 senesinden beri kayıtlı alan adının hakim unsuru olan “…” ibaresinin ilk üç harfi olan “…” ibaresini müvekkil firma markalarına benzeterek tescil müracaatına konu ettiğini, markalar arasında açıkça iltibasın var olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ile hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalının başvurusuna konu “…” ibaresi ile davacının “…” ibareli itirazına mesnet markaları arasında işitsel, görsel, kavramsal ve genel izlenim itibariyle bir benzerlik olmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davalının marka kullanımının başvuru şeklinden farklı olduğu iddiasının iş bu davanın konusunu oluşturmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığının kanıtlanamadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin … … Ltd. Şti. ile … …. Şti. arasında görülen benzer bir davada verdiği 2021/7239 Esas, 2023/1372 Karar ve 07.03.2023 tarihli kararı ile 2020/1835 Esas, 2021/1721 Karar ve 25.02.2021 tarihli kararının da aynı yönde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip