Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1639 E. 2023/1485 K. 22.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/1639 – 2023/1485
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1639
KARAR NO : 2023/1485
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI : 2020/271 E. – 2021/166 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/04/2021 tarih ve 2020/271 Esas – 2021/166 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin … nezdinde 09 / 35 / 38 / 41 / 42. sınıftaki mal ve hizmetlerde tescil edilmesi için 2019/42910 sayılı “…+ şekil” ibareli marka başvurusunun, … Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 25.10.2019 tarihli kararı ile SMK m.5/1-(b) ve (c) bentleri uyarınca kısmi olarak reddedilerek, başvurunun kapsamından 09, 35, 41 ve 42. sınıfların çıkarıldığını, verilen kısmi ret kararına karşı müvekkili şirket tarafından yeniden itiraz edilmişse de bu itirazın, … Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nun 17.07.2020 tarih ve 2020-M-5577 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa müvekkilinin başvurusunun 6769 Sayılı SMK m.5/1-(b) kapsamında ayırt edici niteliği haiz olduğunu, İngilizce’de “…” kelimesinin kısaltması olan “…” ibaresinin “sanal gerçeklik” olarak dilimize çevrilen ve bilgisayar simülasyonu gerçekliği sunan bir teknolojinin adı olduğunu, davalı Kurum tarafından tutulan marka sicili incelendiğinde sicilde; 2012/48804 sayılı ”… + şekil” ibareli 09. sınıfta, 2016/24770 sayılı ”… + şekil” ibareli 41. sınıfta, 2014/29234 sayılı ‘… + şekil” ibareli 42. sınıfta tescilli markaların yer aldığını, söz konusu markalar kapsamındaki mal ve hizmetlerin, ilgili kanun m.5/1-(b) ve (c) kapsamında müvekkili başvurusundan çıkarılan mal ve hizmetler ile aynı olduğunu, bu durumun, işbu dava ile iptali talep edilen YİDK kararının, kurumun daha önce vermiş olduğu kararlarla çeliştiğini gösterdiğini ileri sürerek … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 17.07.2020 tarih ve 2020-M-5577 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Feri Müdahil …. vekili, davacının “…” (sanal gerçeklik) anlamına gelen “…+” ibaresini tescil ettirmek istediğini, işbu ibarenin tüm mal ve hizmetler açısından tanımlayıcı bir ibare olması nedeniyle SMK 5/l-(b) ve (c) hükümleri uyarınca tümden reddedilmesinin gerektiğini, davacı ile aynı alanlarda faaliyet gösteren müvekkilinin dava konusu başvurunun tescil edilmesi halinde zarara uğrayacağını, ayrıca davacının jenerik bir ibare üzerinde hak sahibi olacağını ve hem müvekkilinin hem de sektördeki diğer aktörlerin bu ibarenin kullanımından mahrum kalacaklarını, davanın davalı … lehine sonuçlanmasında müvekkilinin menfaatinin olduğunu ileri sürerek, davaya davalı yanında fer’i müdahil olarak katılma taleplerinin kabulüne, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davaya konu marka başvurusu “…+” ibaresinden oluştuğu, marka başvurusu kapsamında başka bir unsurun bulunmadığı, gerçek fiziksel dünyadan bağımsız olarak kullanıcılarına suni bir ortamda deneyim imkanı sunan platformlara “sanal gerçeklik” denildiği, aynı kavram için kullanılan İngilizce’deki “…” teriminin dilimize “Sanal Gerçeklik” olarak geçtiği ve bu şekilde genel kabul görerek kullanıldığı, sanal gerçekliğin; eğitim, endüstri, sağlık, seyahat, oyun, savunma sanayii, kültür ve turizm ve eğlence ile bunlarla sınırlı olmayan çok sayıda alanda uygulama imkanının bulunduğu, dava konusu “…+” terimindeki “…” ibaresinin “sanal gerçekliğin” İngilizce karşılığındaki “…” ve “…” kelimelerinin baş harflerinden oluşturulduğu, “+” kelimesinin ise teknoloji dünyasında pekiştirme ve sınıflandırma amacıyla kullanıldığı gibi, eklendiği terimin ileri seviyesini tanımlama amacıyla da kullandığı, dava konusu marka başvurusunun davaya konu edilen mal ve hizmetleri bakımından somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, dava konusu “…+” ibaresi ile karşılaşan tüketicilerin aklına ilk anda, sanal gerçeklik gözlükleri ile bu gözlüklerin en çok kullanıldığı oyun ve sinema uygulamalarının geldiği, bu nedenle “…+” ibaresinin kimsenin tekeline bırakılamayacak, herkesin kullanımına açık bir kelime öbeği olduğu sonucuna varıldığı, herhangi bir ürünü veya firmayı ayırt etme imkanını sunmadığı, dolayısıyla “…+” ibaresinin kısmi redde konu edilen 09, 41, 42 ve 35. sınıf emtiaları yönünden tanımlayıcı nitelikte olduğu, soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın konusunun, soyut ayırt edicilik tespiti olmadığını, zira eldeki davada uyuşmazlık konusunun, başvuru markasının 6769 sayılı Kanun m.5/1-(b) ve (c) maddeleri anlamında ayırt ediciliği haiz niteliği olup olmadığı, tanımlayıcı ve vasıf bildirici olup olmadığı noktasında toplandığı, dolayısıyla öncelikle kararda yer alan soyut ayırt edicilik ifadesinin düzeltilmesinin gerektiğini, davacı müvekkilin başvurusunun 6769 sayılı SMK m.5/1-(b) kapsamında ayırt edici niteliği haiz bulunduğunu, müvekkiline ait “…+” ibaresinin, tescil edilmek istenen 09, 35, 38, 41, 42. sınıftaki mal ve hizmetlerde piyasada genel olarak kullanılan bir ifade olmamakla birlikte, bahsi geçen mal ve hizmetlerin özelliklerini de içermediğini, dolayısıyla “…+” ibaresinin bu mal ve hizmetlerde tanımlayıcı veya vasıf bildirici olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve müvekkilinin başvurusunun SMK m.5/1-(c) kapsamında tanımlayıcı veya vasıf bildirici nitelikte bulunmadığı, ayrıca hüküm kurulurken kısmi redde mesnet emtiaların tamamı yönünden davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber 09, 35. sınıf emtialar yönünden başvuru markasının somut ayırt edici nitelikte ve tanımlayıcı olduğu düşünülse dahi, geri kalan diğer emtialar yönünden böyle bir durumun söz konusu olamayacağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davaya konu marka başvurusu “…+” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin “sanal gerçeklik” anlamına gelen İngilizce “…” ve “…” kelimelerinin baş harflerinden oluşturulduğu, “+” kelimesinin ise teknoloji dünyasında “plus” anlamına gelip pekiştirme, sınıflandırma ve eklendiği terimin ileri seviyesini tanımlama amacıyla kullandığı, bu durumda başvuru markasının 6769 sayılı Kanununun 5/1-(b) ve (c) maddeleri anlamında ayırt ediciliği niteliği haiz olmadığı gibi, reddedilen emtialar yönünden tanımlayıcı ve vasıf bildirici nitelikte olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22.03.2005 tarih ve 2004/4734 Esas- 2005/2590 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, mutlak ret nedenlerinin gerek … gerekse de mahkemelerce re’sen gözetilmesinin gerektiği, zira mutlak ret nedenlerinin toplumun ortak menfaatleri gereği olup, kişilerin menfaatinden önde geldiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/06/2020 tarih, 2019/5206 Esas- 2020/3041 Karar sayılı ilamının da aynı yönde olduğu, eldeki davaya konu YİDK kararının da her ne kadar 6769 sayılı Kanununun 5/1-(b) ve (c) maddelerine ilişkin ise de aynı maddenin diğer bentlerindeki mutlak ret nedenlerinin de işbu davada mahkemece değerlendirilmesinin zorunlu bulunduğu, bu durumda mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/11/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.