Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1635
KARAR NO : 2023/1553
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2020
NUMARASI : 2019/237 E. – 2020/107 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü.
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2020 Tarih ve 2019/237 Esas – 2020/107 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ile …. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tescilli markaların sahibi olduğunu, anılan ibarenin müvekkilinin ticaret unvanının da asli unsurunu oluşturduğunu, davalı Şirketin” …” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibas bulunduğunu, SMK’nın 6/6 maddesindeki koşulların da bulunduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davalının müvekkilinden haberdar olduğunu, daha önce “…” ibareli marka başvurularının müvekkilinin itirazı üzerine reddedildiğini ileri sürerek, YİDK’ın 2019-M-3172 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, davacının itiraz gerekçesi markalarını kullandığını ispatlaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/65099 sayılı “…” ibareli marka ile davacıya ait “…” ibareli markaları arasında, başvuru kapsamında yer alan 37. sınıf hizmetler yönünden, iltibas koşullarının oluştuğu, davacının SMK’nın 6/6 ve 6/9 maddelerine dayalı iddialarının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 2019-M-3172 sayılı YİDK kararının iptali ile dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, iltibas koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin markası ile davacının marka işaretleri arasında iltibasa neden olacak bir benzerliğin bulunmadığını, davacının markalarını kullandığını ispatlaması gerektiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını, tanıkları dinlenmeden alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı Şirketin, “şekil+…” ibaresinin marka olarak tescili için 11.07.2018 tarihinde davalı Kuruma başvurduğu, başvuru kapsamında 37. sınıf hizmetlerin yer aldığı, davacı Şirketin 99/015302, 2011/43430 sayılı ve “… …” ve “…” markalarına dayalı olarak, SMK’nın 6/1,6,9 maddeleri uyarınca başvuruya itiraz ettiği, davacı itirazının YİDK’in 2019-M-3172 sayılı kararıyla nihai olarak reddedildiği, anılan kararın davacı tarafa 26.04.2020 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın 2 aylık hak düşürücü süre içerisinde 24.06.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı Kurum nezdinde ileri sürdüğü 99/015302, 2011/43430 sayılı markaları yanında 2018/112477 sayılı markasına da dayanmıştır. İlk derece mahkemesince de davacıya ait markalar ile dava konusu başvuru arasında iltibas koşullarının oluştuğu, davacının SMK’nın 6/6 ve 6/9 maddelerine dayalı iddialarının yerinde olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, karara karşı sadece davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu ve davalıların istinaf itirazları gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık davadaki YİDK kararının iptali istemi bakımından, dava konusu başvuru ile 99/015302, 2011/43430 sayılı davacı markaları arasında, hükümsüzlük istemi bakımından da, bahsi geçen davacı markaları ve 2018/112477 sayılı davacı markası ile dava konusu arasında iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, yukarıda da açıklandığı üzere davacının davadaki hükümsüzlük istemi bakımından ileri sürdüğü 2018/112477 sayılı marka başvurusu, dava konusu başvurunun yapıldığı tarihten sonra 10.12.2018 tarihinde yapıldığı için davacının bu markasının iltibas değerlendirmesinde dikkate alınması mümkün değildir. Bu itibarla ilk derece mahkemesince davacının 2018/112477 sayılı markası nazara alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru, 37. sınıf hizmetleri kapsamaktadır. Davacının itirazına mesnet 99/015302 ve 2011/43430 sayılı markaları da 37. sınıf hizmetlerde tescilli olup mahkemece alınan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 37. sınıf hizmetler yönünden, başvuru ile davacının anılan markaları arasında emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince, dava konusu başvuru, karakteristik olmayan büyük, gri harflerle “…” ibaresi ile bu ibarelerin soluna konumlandırılan mavi renkli “G” harfi kullanılarak meydana getirilen şekil unsurundan oluşmaktadır. Davacının itirazına mesnet 99/015302 sayılı markası ise beyaz zemin üzerine karakteristik olmayan, siyah, büyük harflerle “…” ibaresi ile bu ibarenin sol tarafında yer alan “G” harfli şekli unsurundan, 2011/43430 sayılı markası da küçük harflerle yazılan, “…” kelimesinin lacivert, “…” kelimesinin mavi renkte olmak üzere, “…” ibaresi ve bu ibarenin altına gri renkte yazılan “…” ibaresinden oluşmaktadır. Görüldüğü üzere dava konusu başvurunun asli unsurunu “…” ibaresi, davacının bahsi geçen itirazına mesnet markalarının asli unsurunu ise “…” ibareleri oluşturmaktadır. Zira dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresi, 37. sınıf hizmetler yönünden tanımlayıcı nitelikte olduğu gibi hem dava konusu başvuruda hem de davacının 99/015302 sayılı markasında yer alan şekil unsurları ile davacının 2011/43430 sayılı markasında yer alan “”…” ibaresi ayırt ediciliğe etkisi olmayan tali nitelikte unsurlardır. Buna göre, “…” asıl unsurlu davacı markaları ile “…” asıl unsurlu dava konusu başvurusu arasında iltibas tehlikesi olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.”…” ibaresinin bir anlamı bulunmadığından, marka işaretleri arasında anlamsal bir benzerlik yoktur. Dava konusu başvurunun “… ” şeklinde telaffuz edileceği gözetildiğinde, işitsel bir benzerlikten de söz edilemez. Son olarak, taraf markalarının asli unsurlarının üç ve beş harften oluşan kısa işaretler olmaları, başvuruda yer verilen şekil unsuru ile birlikte işaretler arasındaki farklılık da gözetildiğinde, marka işaretleri arasında görsel bir benzerlik de bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, bir bütün halinde ve tertip tarzları itibariyle değerlendirildiğinde, dava konusu başvuruya yeterli ayırt edicilik sağlanmıştır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/13203 Esas, 2013/10499 Karar sayılı ilamında da, “…” markası ile “…” markası karşılaştırılırken benzer değerlendirmeler yapılarak benzer sonuçlara ulaşılmış, yine 2019/5140 Esas, 2020/3130 Karar ve 2021/2066 Esas 2022/6673 Kara sayılı ilamlarında da “…” ibaresi ile “…” ibaresinin, “…” ibaresi ile “…” ibaresinin benzer olmadığı kabul edilmiştir. O halde, her ne kadar dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 99/015302 ve 2011/43430 sayılı marka kapsamları arasında benzerlik bulunmakta ise de marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 99/015302 ve 2011/43430 sayılı markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davan kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 … ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davalı taraf süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile davacının itirazına mesnet markaları yönünden kullanmama def’i ileri sürmüşse de yukarıda açıklanan gerekçelerle, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı kabul edildiğinden, davalının kullanmama def’i yönünden bir incelme yapılmasına gerek görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun, yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile …. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2020 … ve 2019/237 Esas – 2020/107 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile kalan 225,45-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 25.500,00.-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece ve istinaf yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalı Kuruma verilmesine,
7-Davalı Şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 45,00-TL posta masrafından oluşan toplam 207,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalı Şirkete verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalılardan istinaf başvurusunda ayrı ayrı peşin olarak alınan 59,30’ar-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…