Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/1632 E. 2023/1551 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/1632
KARAR NO : 2023/1551
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2021
NUMARASI : 2020/325 E. – 2021/189 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :

DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/05/2021 tarih ve 2020/325 Esas – 2021/189 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…”, “…’, “…”’ ibareli markalarının bulunduğunu, davalı gerçek kişinin “… …” ibareli marka başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin tescili talep edilen 38 ve 41 sınıf hizmetler yönünden ayırt edici olmadığını ya da ayırt ediciliğinin son derece düşük bulunduğunu, dava konusu başvurunun, müvekkiline ait markalardaki “Z” harfinin çıkartılarak yerine İngilizce dilinde okunuş olarak çok benzer şekilde telaffuz edilen “S” harfinin eklenmesi suretiyle oluşturulduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, aynı ticari alanda faaliyet gösteren başvuru sahibi davalının müvekkilinin “…/…” esas unsurlu markalarını bilmemesinin mümkün olmadığını, ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-8263 sayılı kararının iptaline, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının “…” ve “…” asıl unsurlu markaları arasında, başvuru kapsamında 38 ve 41 sınıf hizmetler yönünden SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluştuğu, dava konusu markanın davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu seri marklarının arasına sızabileceği, bu hâlin öteden beri kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptali ile dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından iltibas ihtimali olmadığını,, markaların işitsel, görsel ve anlamsal olarak farklı bulunduklarını, markalar ile karşı karşıya gelen ortalama tüketicinin markaları kolaylıkla ayırt edebileceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı gerçek kişinin, 19.06.2019 tarihinde 2019/58612 sayılı “şekil+… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, marka kapsamında 38. ve 41 sınıf hizmetlerin yer aldığı, davacının adına tescilli “…” ve “…” ibareli markalarına dayalı olarak başvuruya itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığınca davacı itirazının reddine karar verildiği, davacının bu karara karşı itirazının da YİDK’in 2020-M-8263 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın 08.10.2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 23.10.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı dava dilekçesinde davalı Kurum nezdinde ileri sürdüğü itirazlarında dayanak olarak gösterdiği markalar yanında 2015/40486 sayılı ve “…” ibareli markasına da dayanmış olup, ilk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile davacının “…” ve “…” ibareli markaları arasında iltibas koşullarının oluştuğu gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemenin bu kabul gerekçesi ve karara karşı sadece davalı Kurumun istinaf kanun yoluna başvurduğu gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, davacının itirazına mesnet “…” ibareli markası ile dava konusu başvuru arasında iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde bulunup bulunmadığı noktasındadır. Zira ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararından, davacının Kurum nezdindeki itirazlarında ileri sürdüğü “…” ibareli markaları yönünden, herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı anlaşıyor ise de, az önce de açıklandığı gibi kararı sadece davalı Kurum istinaf ettiğinden, davacının “…” ibareli markaları inceleme konusu yapılamayacağı gibi, yukarıda açıklandığı üzere incelemenin YİDK kararının yerinde olup olmadığı ile sınırlı olarak yapılması gerektiğinden, bu talep bakımından davacının davalı Kurum nezdinde ileri sürmediği 2015/40486 sayılı ve “…” ibareli markasının iltibas değerlendirmesinde nazara alınması da mümkün değildir.
6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru kapsamında 38 ve 41. sınıf hizmetler bulunmaktadır. Davacının itirazına mesnet “…” ibareli tek markası 2015/40488 sayılı marka olup, anılan marka kapsamında başvurunun tescil edilmek istendiği 38 ve 41 sınıf hizmetler aynen yer aldığından, dava konusu başvuru ile davacının 2015/40488 sayılı markası arasında emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince, dava konusu başvuru, altın sarısı renginde, standart büyük harf karakteri ile yazılan “… …” ibareleri ile bu ibarelerin üst satırına oldukça büyük bir daire içine yerleştirilmiş, özel yazım karakteri ile yazılan V harflerinden oluşmaktadır. Davacının 2015/40488 sayılı markası da, özel yazım karakteri ile oluşturulan “…” ibaresi ve anılan ibarenin sonunda bulunan “OO” harflerinin altına gülen yüz şeklini andıracak şekilde yerleştirilen yatay bir çizgiden oluşmaktadır. Bu haliyle, taraf markalarında yer alan şekil unsurları ile dava konusu başvuruda yer alan ve İngilizce “bir” anlamına gelip uyuşmazlık konusu hizmetlerin tüketicisi tarafından anlamı bilinebilecek olan “…” ibaresi ayırt edicilikte geri planda kalan tali unsuru niteliğinde olduklarından, dava konusu başvurunun asli unsuru “…”, davacının itirazına mesnet markasının asli unsuru da “…” ibaresinden oluşmaktadır. Bu durma göre yapılan değerlendirmede, İngilizce bir kelime olan başvuru konusu “…” ibaresinin İngilizce bilen tüketicilerce “…”, bilmeyen tüketiciler tarafında da “…” şeklinde, anlamı bulunmayan davacı markasının da “…” şeklinde teleaffuz edileceği, her ne kadar taraf marklarının ilk sesleri aynı olsa da dava konusu başvurunun bitişinin farklı olduğu, bu farklığın dava konusu başvuruya hem görsel hem de işitsel olarak yeterli ayırt ediciliği sağladığı, markalar arasında görsel olarak da markalar arasında, tertip tarzı ve yer verilen şekil unsurları itibariyle ciddi farklılıklar bulunduğu ve mahkemece alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu 38. ve 41. sınıf hizmetlerin hitap ettiği tüketicilerinin bilinç düzeylerinin yüksek olduğu gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 2015/40488 ve “…” sayılı markası arasında, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporundaki çoğunluk görüşte de aynı tespitlere yer verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden mahkemece alınan bilirkişi raporundaki çoğunluk ve karşı görüş arasındaki çelişkinin giderilmesi yoluna gidilmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlığın niteliği ve istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde, bir başka hususun daha tartışılması gereklidir. Zira somut uyuşmazlıkta davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde, gerçekte ayrı davaların konusunu oluşturan iki faklı talep birleştirilmiş ve YİDK kararının iptali ile diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi birlikte talep edilmiştir. Mahkemece her iki talebin de kabulüne karar verildiği halde, yerel mahkeme kararı, davalı gerçek kişi tarafından istinaf edilmemiştir. Davalı …’in yukarıda belirtilen istinaf itirazları ile YİDK kararının iptali davası yönünden oluşacak hukuki sonucun, diğer davalıyı ilgilendiren hükümsüzlük davasına yansıması düşünülemez. Dolayısıyla Dairemizce, YİDK kararının iptali davası yönünden ulaşılan sonucun, yerel mahkemece verilen hükümsüzlük kararına yansıtılması mümkün olmamış, hükümsüzlük davası yönünden ilk derece mahkemesi kararı gibi karar verilmiştir.
Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile davacının 2015/40488 sayılı itirazına mesnet marka işaretleri arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, bu bağlamda dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle YİDK kararının iptali istemli davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse” düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş, diğer davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmadığından, hükümsüzlük davası yönünden ilk derece mahkemesi kararı gibi karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/05/2021 gün ve 2020/325 Esas – 2021/189 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-YİDK kararının iptali istemli davanın REDDİNE,
3-Marka hükümsüzlüğü istemli davanın KABULÜ ile dava konusu 2019/5861 sayılı markanın markanın tüm mal ve hizmetler yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45‬-TL karar ve ilam harcının davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve hükümsüzlük davası yönünden Dairemizce bir istinaf incelemesi yapılmadığından ilk derece mahkemesi kararında hükmedilen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan ve YİDK kararının iptaline ilişkin dava reddedildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 25.500,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,

7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.250,00-TL bilirkişi ücreti, 116,50-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 35,50-TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.402,00 TL yargılama giderinin takdiren 1/2’sinin hükümsüzlük davası yönünden yapıldığının kabulü ile bu orana tekabül eden 1.201.00 TL’ye 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harcı eklenerek oluşan toplam 1309,80-TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
8-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 45,00-TL posta masrafı ile 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 207,1‬0-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı kuruma verilmesine,
9-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf yargılamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davalı … peşin olarak alınan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 01/12/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip