Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/163 E. 2022/1659 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/163 – 2022/1659
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/163
KARAR NO : 2022/1659
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2020
NUMARASI : 2020/118 E. – 2020/281 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/10/2020 tarih ve 2020/118 Esas – 2020/281 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin … sayılı ve “…”, “…”, “…” ibareli tanınmış markanın sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı…’e başvurduğunu, … kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1970 yılından bu yana sektörde ticari faaliyetlerde bulunduğunu, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde onlarca marka ve tasarım tesciline sahip basiretli bir tacir olduğunu, Avrupa Birliği ülkeleri, ABD, Kanada, Japonya gibi pazarlara ürün sunduğunu, müvekkilinin ticari faaliyetlerini, … kod numaralı “…” ibareli 21. sınıfta tescilli marka, … kod numaralı “…” ibareli 21. Sınıfta tescilli marka ve … kod numaralı “…” ibareli 11, 19 ve 21. Sınıfta tescilli markalar üzerinden yürüttüğünü, dava konusu “… …” markasının, SMK’nın 5. ve 6. maddeleri gereğince müvekkili tarafından ihdas edilen … ve … ibareli markalar ile iltibas tehlikesi oluşturduğunu, davalı yanın müvekkili adına 2000 yılından beri tescilli logosuna birebir benzer marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin markalarının hakim ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkili markalarında yer alan “…” ibaresinin seri marka niteliği taşıdığını, dava konusu markanın müvekkilinin 25 yılı aşkın süredir tescilli markası olduğunu, 1991 yılından beri kullandığını, … ibaresinin müvekkili tarafında meşhur ve maruf hale getirildiğini, dava konusu başvuru ile müvekkili markalarının görsel, fonetik ve anlamsal olarak benzediğini, müvekkilinin tescilli markası ile iltibas teşkil eden marka başvurusunda bulunulmasının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-355 sayılı kararın iptaline, dava konusu … başvuru numaralı “… …+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “… …” ibareli marka tescil başvurusunu gerçekleştirirken bağlı olduğu …’un genel markası olan “olam” markasından hareketle “…” ibaresini tercih ettiğini, davacı markaları ile başvuru markası arasında görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının özellikle … tescil numaralı markası ile davalı marka başvurusunun görsel, işitsel ve kavramsal yönden ayırt edilemeyecek kadar benzer olsa dahi benzerlik için yasal düzenlemede aranan şartlardan sınıfsal yönden karıştırılma/benzerlik şartının gerçekleşmediği, bu sebeple davacının redde gerekçe sunduğu markalar ile başvuru markası arasında benzerlik/karıştırılma ihtimalinin mümkün olmadığı, davacı markalarının tanınmışlığını ispata yönelik dosya içerisinde delile rastlanılmadığı, davalı şirketin başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin kötü niyetli bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hem davalı Şirketin hem de müvekkilinin mallarının aynı marketlerde biri züccaciye biri yiyecek-içecek reyonunda aralarında bazen birkaç metre bazen bir kaç adım mesafe ile sergilenirken “hızlı karar verme sürecine konu olabilecek, günlük alışverişlerin gerçekleştirildiği alanlarda satışa konu olabilen gıda ürünleri” ile züccaciye ürünlerinin aynı markayı taşıdığı ve fakat farklı işletmelere ait olduğu hususlarının kimsenin aklına gelmeyeceğini, davalı yanın yalnızca müvekkili seri markalarına benzer marka müracaatı gerçekleştirmek ile kalmayıp bir de işbu müracaat ile müvekkil firma adına 2000 senesinden beri tescilli logoya da birebir benzer marka müracaatı gerçekleştirdiğini, müvekkili firmanın mesnet markalarının hakim ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkil firmanın ihtiva ettiği “…” ibaresinin “seri markası” bulunduğunu, davalı firmanın tescil müracaatına konu edilen bu markanın müvekkil firmanın 25 seneyi aşkın süredir tescilli markası olduğunu, iltibasa yol açacağının da izahtan vareste bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar taraf marka işaretleri arasında benzerlik mevcut ise de dava konusu başvurunun kapsamında yer alan 30. sınıf mallarla aynı ya da benzer mal ve hizmetlerin, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer almadıkları, emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının somut olayda bulunmadığı, dosya kapsamı ile davacı markalarının tanınmış olduklarının ispat edilemediği, bunun dışında dava konusu başvurunun kötü niyetli de bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 26,30 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.